Cumartesi Anneleri / İnsanları, 1031. hafta buluşmasında, bugün Galatasaray Meydanı’nda, 44 yıl önce gözaltında kaybedilen Mahmut Kaya’nın akıbetini sordu.
Kaya'nın 44 yıl önce gözaltında işkenceye maruz kalarak öldürülmesine ve bedeninin kaybedilmesine tanıklık eden birçok insanın ifadesine ve suç duyurusuna rağmen faillerin cezasızlıkla korunmaya devam ettiğini vurgulayan Cumartesi Anneleri / İnsanları "inkara son verilerek adaletin sağlanması talebimizi tekrarlıyoruz" dedi.
Haftanın açıklamasını Sebla Arcan okudu.
Kayıp yakınlarının, sevdiklerinin akıbetine ve nerede olduklarına dair gerçeği öğrenme hakkı, herhangi bir sınırlamaya tabi olmayan mutlak bir haktır. Devlet, kaybedilen kişinin akıbeti ve yeri hakkındaki gerçeği saklayamaz. Bu hakkın engellenmesi, kayıp yakınlarının yaşadığı ıstırabı daha da artırdığı gibi yeni ihlallere de yol açar.
21 yaşındaki Mahmut Kaya, 23 Aralık 1980 tarihinde Kars’ta, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle “Maraş Katliamı’nın hesabı sorulacaktır” yazılı bir pankart asarken yakalandı. Gözaltına alındıktan sonra, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından siyasi şube müdürlüğüne götürüldü. Birçok tanık beyanına göre, Mahmut Kaya, on gün süren ağır işkencenin ardından, 3 Ocak 1981 tarihinde öldürüldü. Bedeni kaybedilen Mahmut Kaya’dan bir daha haber alınamadı.
Kaya Ailesi’nin Erzurum’daki evini telefonla arayan bir kişi, Mahmut’un emniyette olduğu bilgisini verdi. Bunun üzerine Kars’a gelen Sebahattin Kaya, ilgili kurumlara başvurdu. Kars Valisi ile görüştü. Ancak Mahmut’un gözaltına alındığı inkâr edildi.
Mahmut ile birlikte gözaltında tutulan diğer kişiler mahkemeye çıkarıldıklarında, Mahmut Kaya’nın işkence sonucunda öldürüldüğünü detaylı bir biçimde anlatarak suç duyurusunda bulundu.
Israrla başvurularını sürdüren Selahattin Kaya’ya 9 Ekim 1982 tarihinde Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan “Mahmut Kaya adlı şahsın gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı ve ildeki cezaevinde bu isimde bir hükümlü ve tutuklu bulunmadığı” cevabı verildi ve ardından dosya kapatıldı.
2011 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun Cemil Kırbayır ile ilgili yaptığı araştırma sonucu hazırladığı 350 sayfalık raporda Mahmut Kaya’nın gözaltında öldürülmesi de detaylı bir biçimde yer aldı. Dönemin yetkilileri ve tanıkları ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan kapsamlı raporda, Mahmut Kaya’nın gözaltında öldürülmesine karışan görevlilerin ve bu olaya göz yuman yetkililerin isimleri yer aldı.
TBMM Komisyonu’na da konuşan tanıklardan Davut Aksu şunları söyledi: “Mahmut Kaya diye bir insanı getirdiler. Yılbaşı da olabilirdi, yılbaşını bir gün geçmiş de olabilirdi, o süre zarfında yoğun bir işkence yapıldı. Yan yana bağlandık, belden aşağısı simsiyah olmuştu. Sanıyorum saat üç sıralarıydı, ‘Bitlis'te beş minare’ diye bir türküyü okudu, ağzından su geldi ve yanımda bu insan öldü. Bizi yandaki odaya aldılar. Mahmut Kaya’nın nabzını kontrol ettim, öldüğünü anladım.”
Bu ve benzeri çok sayıda tanık beyanlarına rağmen, Mahmut’un akıbeti hala karanlıkta bırakılmaya, failleri cezasızlıkla korunmaya devam etti.
Devlet suçlarına maruz kalanların ve suça tanıklık edenlerin ifadeleri uluslararası hukukta birinci dereceden kanıt olarak kabul edilmektedir. Mahmut Kaya’nın gözaltında kaybedilişinin 44.yılında, inkara son verilerek adaletin sağlanması talebimizi tekrarlıyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Mahmut Kaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
(EC)