Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ülke genelinde yaşanan kuraklığın İstanbul’a etkilerinin masaya yatırılacağı toplantı öncesinde, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Bazı projelere ihtiyaç var”
“Haftaya, İSKİ kurumumuzla başlıyoruz. Genel Müdürümüz ve su politikaları ile ilgili hangi arkadaşımız varsa, bugün burada. Çünkü, ne yazık ki ülkemiz kurak bir sezon geçiriyor. Aslında bu kuraklığın neredeyse 2’nci yılı diyebiliriz.
“Geçen yıl da benzer bir kuraklığı yaşadık. Şehirlerimiz, bu anlamda ciddi bir su sorunuyla karşı karşıya. İstanbul da bunlardan birisi. Tabi üzülerek ifade ediyorum ki; seçimden önce, ‘2040 yılına kadar İstanbul’un su sorununu çözdük’ diye yapılan açıklamalar, ne yazık ki gerçeği ifade etmiyor. Hem acil konuların çözümü nasıl olacak; onlarla ilgili bir eylem planı çalışacağız bugün -tabi bu, bugün sonuçlanmayabilir- hem de kısa, orta ve uzun vadede hangi çözümlerle çalışmalıyız.
“Bazı projeler geliştirmeliyiz, onların bir kısım ön kararlarını vereceğiz. İnşallah bu sorunu da çözeceğiz. Nasıl 20-25 yıldır İstanbul’un metroyla ilgili birikmiş sorunlarını çözmek bize nasip oldu, alt yapı sorunlarını çözüyoruz, çözmeye devam ediyoruz; İstanbul’un su sorununu da inşallah en hızlı şekliyle çözüme kavuşturup, İstanbul’u en azından kısa, orta, uzun vadede ne yapacağını bilen bir kent haline getireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.”
“İstanbul’u Kanal İstanbul gibi vahşi problemler beklemektedir”
- Barajların su toplama sorunu var yağmur yağmadığı için. İstanbul’un ne kadarlık suyu var? Bir de tavsiyeleriniz olacak mı?
“Barajların su toplama sorunu yok, kuraklık sorunu var. Tabii yakın zamanda, ‘İstanbulluların su sorunu vardır’ demiyoruz. Arkadaşlarımızla hem süreci konuşacağız hem de İstanbullulara kısa ve orta vadeli bilgiler aktaracağız. Ama şunu da söyleyelim: İstanbulluların elbette dikkat etmeleri lazım. Yani suyu, en tasarruflu biçimde kullanmaları lazım.
"Musluktan gereksiz yere suyu akıtmamak gibi aslında birçok prensibi var. Biz, bir nevi spotlar şeklinde yayınlamaya devam ediyoruz, yayınlamaya da devam edeceğiz, bilgilendireceğiz. Şu anda yoğun bir şekilde aileler evlerinde; bunu da görüyoruz. Bu bağlamda dikkat etmelerini özenle istirham ediyoruz. Bütün İstanbul halkının, şehrin su sorunu, 2019 Şubat’ında sahada söylendiği gibi, 2040 yılına kadar çözülmemiştir. Başta Melen Barajı bitmemiştir. Şu anda ne yazıktır ki, Kanal İstanbul gibi vahşi problemler beklemektedir. Bu problemleri aşmak için de en üst seviyede kararlı bir tanıtım ve propaganda faaliyetlerine devam edeceğiz.”
“Saçma sapan bir soruşturmaydı”
- İçişleri Bakanlığı’nın Kanal İstanbul ile ilgili başlattığı bir soruşturma vardı. Soruşturmaya gerek görülmeyerek, dosya kapatıldı. Bu konuyla ilgili değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?
“Zaten saçma sapan bir soruşturmaydı; mesnetsiz, anlamsız. Böyle gerekli gereksiz, açıklama yapan kim varsa, onları kendi açıklamalarıyla baş başa bırakıyorum. Ben haklarında suç duyurusunda bulunacaktım; ama bu kadar lüzumsuz işlerle uğraştıkları için ben vazgeçiyorum. Umarım düzgün işlerle uğraşırlar bundan sonra.”
“Yoksulluk sorunu var”
- Sayıştay’ın 2019 yılı denetim raporları çıktı belediyelerle ilgili. İBB raporunda da annelere verilen ücretsiz ulaşım kartı, üniversite öğrencilerine yönelik eğitim yardımı ve Halk Süt’ün doğrudan alım yoluyla ihalesiz bir şekilde dağıtılması mevzuata aykırı bulundu. Bu uygulamalar sona mı erecek?
“Kesinlikle sona ermeyecek. Biz, şu anda İstanbul halkının sorunlarına çözüm bulmakla mesul yöneticileriz. Çünkü, Anayasa’da böyle tariflenir. ‘Belde halkının sağlık ve yoksulluk gibi sorunlarına çözüm bulan, iyi koşullarda yaşamasına mecburdur’ diye tanım var belediye başkanları için. Sosyal devlet anlayışı açısından da Anayasa’nın temel maddeleri var; ülkemizin sosyal devlet olduğuna dair. Bu bağlamda biz, kesinlikle bu konulardan vazgeçmeyeceğiz.
"Uygulamalara devam edeceğiz. Sayıştay, kadim bir kurumdur. 158 yıldır ülkemize hizmet eden saygın bir kuruluştur. Ama bazen, bazı mevzuatlarla ilgili düşünceleri de güncellemelidirler. Çünkü, güncel sorunlar var. Ülkemizde yoksulluk sorunu var. Biz, şu anda bir anneye, çocuğuyla beraber bu şehirde ücretsiz dolaşma fırsatı tanıyorsak, bu bir yoksulluğun karşılığıdır. İstanbul’da, 0-4 yaş arası milyonu aşan çocuk var. Anneleri ve çocuklar, ne yazık ki aynı oranda bu yoksulluğun en üst seviyede olduğu mahallelerde yaşıyorlar. Biz, mecburuz onlara bu imkanı sunmaya. Çünkü, seyahat edemiyorlar. Yani bir anne, çocuğuyla beraber doktora gidemiyor ya da bir anne kendi ihtiyacı için gideceği zaman çocuğunu bir yere bırakamıyor, yanında götürüyor. Biz, aslında güncel sorunlara çözüm buluyoruz, bir anneye ücretsiz ulaşım hakkını vererek. Bu bağlamda, bu sorunu çözmeye devam edeceğiz. Tabii benzer konular var. Süt konusu var. Neymiş; sütün ihale biçimi.
"Biz, 4734 nolu maddeye göre hareket ediyoruz ve şehrimizdeki süt üreticisinden süt alıyoruz. Nereden? Çatalca’dan, Silivri’den süt alıyoruz. Doğrudur, şöyle bir tanımlama var: ‘UHT endüstriyeldir’ tanımlaması var içerisinde, doğru. Biz, 961 mahallenin çocuğuna süt dağıtımını yapıyoruz. UHT işlemi olmadan sütün dayanma şansı yoktur.
"Dolayısıyla bu sorunu da bu şekliyle çözüyoruz. Temelinde sütü, bu şehrin üreticisinden almak vardır. Dolayısıyla bu işleme de devam edeceğiz. Kanuni bir sıkıntı olduğunu asla düşünmüyoruz. Üniversite gençliğine eğitim desteğiyle ilgili ‘Burs veremez’ deniyor. Bu zaten tartışılacak bir konu değil. Biz, yine bu kentin geçim sıkıntısı olan ailelerin, üniversite eğitimi alan gençlerine de destek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.” (EMK)