Fotoğraf: Pixabay
Bir romantik ilişkisi olmayanlar da mutlu ve huzurlu olabilirler mi? Bağlanma ihtiyacımız sadece romantik ilişkilerle mi giderilebilir? Bir insan romantik bir ilişki kurmak istemiyorsa bu onda bir sorun olduğu anlamına mı gelir?
Bu sorular sizin de kafanızı kurcalıyorsa sizi “seçilmiş bekarlık” kavramıyla tanıştırmak istiyoruz. Kendi tercihiyle bir romantik ilişkiden uzak dururken bağlanma ihtiyaçlarını aileyle ve arkadaşlarla kurulan yakınlıkla tatmin edebilmeyi içeren bu kavram günümüz ilişki tercihlerinde önemli bir yer oynuyor. Hayatlarına bu şekilde yön veren kişilerin bu tercihlerinden tatmin duydukları, kendilerini gerçekleştirmek konusuna önem verdikleri ve kişisel özerkliklerine de düşkün oldukları bulunuyor.
Eğer siz de uzun süreli bir romantik ilişki içerisinde değilseniz ve böyle bir tercihiniz yoksa yalnız değilsiniz! Batı ülkelerinde uzun süreli romantik ilişki içerisinde olmayan kişilerin sayısı son zamanlarda hiç olmadığı kadar yüksek. Türkiye’de de durum çok farklı değil. TÜİK’in 2021 yılındaki araştırmasında 2014’te tek kişilik hane oranı yüzde 13.9 iken 2020’de bu oranın yğzde 17.9’a yükseldiği belirtiliyor.
Neden bir ilişki içerisinde olmamayı tercih edebiliyoruz? Kişilik özelliklerimiz, ekonomik nedenler, hayattaki önceliklerimiz (tamamen kariyere odaklanmak, çocuk sahibi olmayı düşünmemek gibi), içsel değerlerimiz bu tercihte bir rol oynayabiliyor. Kimi zaman da geçmiş ilişki deneyimlerimiz, bizi bugün ilişki kurmak konusunda daha temkinli yapabiliyor. Kendi başımızdan geçmiş olumsuz ilişkiler ya da ailemizde gözlemlediğimiz çatışmalar bizi ilişkilerden uzak tutabiliyor.
Peki ya bağlanma stillerimiz? Seçilmiş bekarlık, güvenli bağlanan insanların da tercih ettiği bir kavram olsa da güvensiz bağlananlarımız seçilmiş bekarlığa daha yatkın oluyorlar. Kaygılı bağlanan insanlar genel ilişki kaygısından, kaçıngan bağlanan insanlar ise ilişkinin getirdiği yakınlıktan duydukları rahatsızlıktan dolayı ilişkisiz olmayı tercih edebiliyorlar.
Uzun süreli ilişkilerin ve evliliklerin idealize edildiği bir toplumda, ilişkisiz olmayı tercih etmek zor bir karar mı? Bazen bu tercihimizin çevremiz tarafından onaylanmadığını hissedebiliyoruz. Hatta, bu tercihimiz sebebiyle dışarda bırakıldığımızı, sosyal destek hissedemediğimizi ve belki de etiketlendiğimizi düşünüyoruz. Peki bu, bizi tercihimizden döndürmeli mi?
Uzun süreli bir ilişki kurmamız gerektiği düşüncesi bizi mutsuz olduğumuz ilişkiler içerisine sürükleyebiliyor. Bu ilişkileri tatmin olmamamıza rağmen sürdürmemize yol açabiliyor. Kendimizi iyi hissetmediğimiz ilişkileri ısrarla sürdürdüğümüzde bu durum, öz saygımızı da olumsuz etkileyerek uzun vadede psikolojik ve fiziksel iyilik halimizi de zedeleyebiliyor. Bununla birlikte, uzun süreli ilişkilerde bir türlü dikiş tutturamadığımızda da bizde bir “sorun” varmış gibi hissedebiliyoruz. Eğer ömür boyu süren aşk hikayeleri en ideal olansa biz hep kısa süren ilişkilerimizle bir başarısızlık hikayesi mi yazıyoruz? Bu suçluluk hissi de bizi yine mutsuz olduğumuz ilişkilere mahkum edebiliyor.
Bu mutsuzluk ihtimallerinden uzak durmamızı sağlamanın yanı sıra seçilmiş bekarlık, bizim yalnızken de halimizden memnun olmamıza fırsat verebiliyor. Uzun süre yalnız olabileceğim fikriyle barışık olmak, bize doğru nedenler için biriyle olmayı tercih etme özgürlüğünü sağlıyor. Bu şekilde karşımızdakinin sahip olduğu özellikleri daha açık bir şekilde görebiliyor ve bu özelliklere göre onunla olup olmamaya karar verebiliyoruz. Böylece seçimlerimizde daha özgür oluyor ve yalnız kalma korkusundan değil de kendi ihtiyaçlarımız ve duygularımız doğrultusunda seçim yapabiliyoruz. İlişki durumumuz ne olursa olsun kendimizden memnun olmaya ve mutlu bir hayat sürdürmeye öncelik verdiğimizde daha ihtiyatlı bir tutum sergileme fırsatımız oluyor.
Bu bilgiler ışığında, ister tercih edilmiş ister kişinin kendini uygun bir ilişki içinde bulmamasına bağlı bir durum olsun; uzun süreli bir romantik ilişki içerisinde olmamanın oldukça olağan ve yaygın bir durum olduğunu söyleyebiliyoruz. Bize iyi gelen, derinlikli yakın ilişkileri sadece romantik ilişkiler bağlamında deneyimlememiz “gerektiği” konusunda fazlasıyla romantize edilmiş mesajların farkına varmak bizi daha sağlıklı tercihler yapmaya yönlendiriyor.
Kaynaklar
İstatistiklerle Aile, 2021.(2021). TÜİK.
Pepping, C. A., MacDonald, G., & Davis, P. J. (2018). Toward a psychology of singlehood: An attachment-theory perspective on long-term singlehood. Current Directions in Psychological Science, 27(5), 324-331.
Travers, M. (August 18, 2022). 3 Signs Your Personality May Prefer Singlehood. Psychology Today.
The School of Life. (2016, March 21). Reasons to Remain Single [Video file].
The School of Life. (2017, March 27). Why Only the Happily Single Find True Love [Video file].
Yazı ilk olarak Yakın İlişkiler sitesinde, Tuğba Naz Ayyıldız imzası ve Gizem Sürenkök düzenlemesiyle “İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu” başlığıyla yayınlandı.
(TNA/AS)