Ancak bunlar başka, henüz 30'larının başlarında bir kadının üç dört gündür yaşadığı, üstelik de ayrıldığı eşinin başlattığı neredeyse toplumsal linç haline gelen durum başka.
İclal Aydın bence gereksiz bir hareket yaptı, hafta başında bir röportajında "genç kuşağın sıkı kalemlerinden" yazar Tuna Kiremitçi'yle birlikte olduğunu açıkladı.
Küçük notlar
Aydın bundan bir süre önce yönetmen Kemal Başbuğ'dan ayrılmıştı. Kiremitçi ise ya ben çok takip edemediğim için ya da belki kendisi çok fazla manşetlerde olmaktan hoşlanmadığı için aslında şimdiye kadar evli olduğu kadınla ilgili çok konuşmamıştı.
Bendeniz iyi magazin takipçisi olduğum halde Kiremitçi'nin eşinden Ercan Arıklı kitabı vesilesiyle haberdar oldum mesela ki bunun konumuzla hiç alakası yok. (Meraklısına not: Tuna Kiremitçi'nin ayrıldığı eşi Ercan Arıklı'nın üvey kızıydı, söz konusu durumla ilgili olarak bir süre de manşetleri meşgul etmişti)
İclal Aydın ise alışık olduğumuz magazin ünlüleri gibi olmasa da eşiyle ilgili sık sık konuşmaktan çekinmeyenler grubuna dâhildi. Zaten eşinden sonraki ilişkisini bizimle paylaşmasındaki azminden de söz konusu tavırdan hoşnut olduğunu gördük hep birlikte.
Derse konu açıklamalar
Bütün bu ifşaatlar gereksiz olsa da aslında kimseye yargı hakkı vermiyor elbette. Ancak söz konusu ilişkinin ardında kalan birileri varsa onlar konuşuyor. Bu taptaze aşk hikayesinin arkasından konuşanı da ilk olarak "eski eş" sıfatıyla Kemal Başbuğ oldu.
Başbuğ Milliyet'ten Birsen Altuntaş'a konuşmuş, söz konusu ilişkiyi öğrenince. Toplam 15 satırlık röportaj tam bir ders aslında. Toplumsal cinsiyet eşitliğine giriş, kadın hakları, çocuk hakları, politik doğruculuk... Pek çok alanda pek çok derse konu olabilecek 15 satırlık bir örnek olay...
Başbuğ belli ki söz konusu ilişkiyi aynen bizim gibi gazete haberlerinden öğrenmiş. Röportajın ilk saniyelerinde belli ki aslında olması gerektiği gibi davranıyor. "Bekâr, istediği insanla beraber olabilir." diyor.
Eski eşler ve çocuklar
Ancak bir iki saniye sonra "düşündükçe sinirlenen insan" oluyor, Tuna Kiremitçi'yi tanıyor musunuz" sorusuna "O kişiyi tanımıyorum. Beni ilgilendiren tek şey kızım. Kızımla o kişiyi yüz göz edeceğini düşünmüyorum" diye yanıt veriyor.
Bu cevabın üzerine birkaç soru sormak mümkün elbette, mesela insanlar bekar annelerle birlikte olunca o annenin çocuklarıyla görüşmemeli midir? Her kim olursa olsun sırf eski karınızla birlikte diye kötü müdür?
Karınız sizden sonra böyle kötü biriyle birlikte olduysa acaba aslında siz de mi kötüsünüz? Eski karınızın seçimlerine bu kadar güvenmiyorsanız neden onunla zamanında evlendiniz?
Sorular böyle uzayıp giderken röportajın devamındaki asıl incileri kaçırmak olası elbet.
Aydın'dan ilk ve son yazı
İclal Aydın ilişkisini "Tencere kapak gibi birbirimizi bulduk. İki kemoterapi hastasının el ele tutuşup birbirine iyi gelmesi durumunu yaşıyoruz. İkimizin de gamzeleri var, ne güzel değil mi?" diye basına açıklamıştı.
Burada bir temel gazetecilik olayı çıkıyor karşımıza. Aydın, Vatan gazetesinin Gülümse ekindeki köşesindeki "İkinci 'Gamze' vakası" başlıklı yazısında olayın nasıl vuku bulduğunu anlatıyor:
"Sevdiğim ve güvendiğim bir arkadaşımın telefonda sorduğu sorulara ayaküstü, telaşla, esprilerle, heyecanla anlattığım bir gerçeğin, açık bir beyanat olarak sunulması sonucu son günlerde bir kaç kişinin sıkıntıya girmesine sebep olduğum için, son derece basitleştirilmiş bir resmin içine sokularak ve gündemi istemeyerek işgal ettiğim için; önce bana sevgiyle beraber sonsuz bir güven duyan okurlarımdan, sonra anne ve babamdan ve günlerdir telefonları acımasızca çalan, sinirleri harap olan eski hayat arkadaşlarımızdan ve de bu köşeyi bu sefer gerçekten çok özel bir meseleyle doldurduğum için bütün çalışma arkadaşlarımdan özür diliyorum..."
Sahiden ayrılmak doğru kararmış
Röportajı yapan Altuntaş da bunu Başbuğ'a sormuş.
"Bir anneye böyle konuşmak yakışmıyor. Allah onları gamzeleriyle birlikte mutlu etsin. İclal, çocuğuyla, 'Aile hayatı güzeldir' diyen bir insan. 'Kuşları, böcekleri, herkesi seviyorum' der hep. 'Madem sen böyle bir kadındın, neden eşinden ayrıldın, neden elindeki adamı tutamadın?' derler insana. Bunun doğrusu hiçbir şey konuşmamak. İclal'in durumu çok zor."
Başbuğ'un bu sözleri üzerine aslında aklıma gelen ilk şey Aydın'ın hangi sebeple olursa olsun bu adamdan ayrılmakla fevkalade doğru bir karar verdiği oldu.
Bir kadının eşinden ayrıldıktan sonra hele bir de çocuğu varsa başka birisiyle birlikte olması bu toplumda ezelden beri hoş karşılanan bir şey olamadı zaten. Zira bu toplum kadınların evinin kadını, çocuğunun annesi olmasına alışık, erkeklerin ise ellerinin kiri çapkınlıklarına.
Kadının "adamı elinde tutamama" vurgusuna söylenecek hiçbir söz yok zaten. Benim merak ettiğim "İclal'in durumunun neden çok zor olduğu"...
Oklar Kiremitçi'yi de ihmal etmiyor
Ama Başbuğ'un Aydın'a saldırmasının ardından bu kez de eleştiri okları Kiremitçi'yi vurdu. Bundan bir süre önce baba olan, eşinin hamileliği sırasında Ayşe Arman'a verdiği röportajda da "biz hamileyiz" diyen, böylece kentli, okumuş, aydın baba profilini tamamen karşılayan, hatta belki babalık kursuna bile giden Kiremitçi nasıl olmuştu da çocuğu daha bir yaşına gelmeden annesini bırakmıştı?
Bütün bunlar artık bu ülke popüler kültürünün ne kadar ucuzladığını da gösteriyor aslında. Tamamı sahte bir takım ailevi değerler üzerine kurulmuş bir topluluk kendi çalıp kendi oynuyor.
O evlilikleri yıkmadan, etrafa mutluluk pozları verip, kapalı kapılar ardında elinden geleni ardına koymadan yaşananlar mutluluğu, kutsal aile değerlerini koruyor sananlar ne denli yanıldıklarını bir gün olsun fark ediyorlar mı acaba?
Peki, Başbuğ'dan ne haber!
Ortalıkta özgür aşk, özgür yaşam nutukları çekenler, bir gün aşık olup her şeyi bırakıp çekip gitmeye cesaret edenler başkalarının hayatına ne de kolay saldırıyorlar...
Bütün bunlar bana kadının her koşulda ve her yerde şiddete maruz kalabileceğini bir kez daha kanıtladı aslında. İsminin başında sıfat olarak edebiyatçıyı kullanabilsen bile, asli görevin annelikse kendine yakışanı yapmalısın...
Sahi, Başbuğ Aydın'dan ayrıldığı zaman gazetelerde çıkan ufak tefek "Başbuğ bilmem kim için Aydın'ı terk etti" haberlerine ne oldu? (ÇM/BA)