İçimiz Buruk, Gelecekten Kaygılıyız
"Üç yıl sonra yine içimiz buruk, yine gelecekten kaygılıyız" diyerek bir basın açıklaması yapan JMO, hastanelerin halen geçici yapılarda hizmet verdiğini, Bayındırlık İl Müdürlüğü'nün henüz onarılamadığını, deprem tehlikesindeki kentlerde önlem alınmadığını, gerekli yasal düzenlemelerin tamamlanmadığını hatırlattı.
Depremini bekleyen İstanbul
"İstanbul'da da, 1999'da İzmit ve Düzce'de art arda yaşadığımız gibi yıkıcı deprem(ler) olacak. Bunu önlemek ve bundan kaçınmak olanağımız yok" denilen açıklamada, depremin yaratacağı yıkımları azaltmak, can ve mal kayıplarını önlemek için merkezi ve yerel yönetimlerin önlem alması istendi.
JMO, deprem zararının en aza indirilmesi için taleplerini şöyle sıraladı:
* İstanbul için depremle savaşma uğruna yapılan çalışmaları yönetecek, özerk, iyi denetlenen, katılımcı ve saydam bir örgüt, hemen kurulmalıdır;
* Kentlerimizdeki konut ve kamu yapılarının onarım ve güçlendirilmesinin önündeki yasal engeller hemen ortadan kaldırılmalıdır;
* Deprem Vergileri ve Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) fonları hemen depreme karşı savaş çalışmalarına tahsis edilmelidir;
* Depreme karşı alınacak önlemler konusunda projeler hazırlanmalı ve bu hazırlığa yurttaşların, sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin de katılımı sağlanmalıdır;
* İstanbul'da sürdürülen İmar Plan değişiklikleri hemen durdurulmalı ve deprem riski ve acil müdahale planları hazırlanana kadar yeniden başlatılmamalıdır;
* Depreme karşı çalışmalar ticaret konusu yapılmamalı, Fuarlar düzenlenmesine izin verilmemeli ve bu konu "Sosyal Devlet"in olmazsa olmaz bir sorumluluk alanı olarak sınırlanmalıdır.
JMO açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
* Düzce depreminin üçüncü yıldönümünde, mülk sahiplerinin bazı beklentileri karşılansa da, mülkü olmayanların sorunları çözümsüz kaldı. İşsiz kalanlar sahipsiz. Öksüz ve yetimler, sakat kalanlar, yakını kaybolanlar umutsuz. Hastaneler halen geçici yapılarda hizmet veriyor. Bayındırlık İl Müdürlüğü bile henüz onarılamadı.
* Deprem vurgununun izlerini silmeyi beceremeyen "Sosyal Devlet", depremini bekleyen kentlerde ise hemen hiçbir şey yapmadı.
* Başta İstanbul ve batı Marmara yerleşimlerinde yaşayanlar ve ülkemizin öteki deprem bekleyen kentlerinde deprem yıkımlarını azaltacak ciddi hiçbir önlem alınmadı.
* Kamu yapılarında yaygın bir onarım ve güçlendirme uygulaması yok. Hastaneler elden geçmedi. Konutların onarım ve güçlendirilmesi için bir yol bulunamadı. Buna engel olan mevzuat düzeltilemedi. İstanbul ve öteki kentler 3 yıl önce depreme ne denli hazırlıksız idi ise, şimdi de durumları aynı.
* "Sosyal Devlet" toplumsal görev ve sorumluluklarını savsakladı; ama, ticari bir deprem sektörü oluştu. Deprem Fuarlarının ikincisi açılmaya hazırlanıyor.
* Devletin yapmadığını ise, nedense başka ülkeler ve yabancı kurumlar yapıyor. İstanbul'un deprem senaryosunu Japonlar yaptı(!).
* Marmara'daki bilimsel araştırmalar Avrupa ülkelerinden sağlanan kaynak ve olanaklarla yürütülüyor. Hastanelerimizin deprem riskini Kızılhaç'ın sağladığı olanakla araştırabildik. Köprü ve Viyadüklerimizin onarım ve güçlendirilmesi için Japonya'nın zorla verdiği bir kredi tüketilecek. (BB/NK)