Eylül 2006'da Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı "Agos" gazetesinin 21 Temmuz 2006 tarihli sayısında verilen "301'e Karşı 1 İmza" başlıklı haber ve "Ermeni Soykrımı"na inandığını söylemesi nedeniyle gazeteci Hrant Dink hakkında, "Türklüğü aşağılamak" iddiasıyla dava açtı.
Dink'in yanı sıra gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan ve sorumlu yazı işleri müdürü Arat Dink da yargılanacaktı.
Dink, 14 Temmuz'da Reuters Ajansı'na verdiği ve Ermeni soykırımını savunduğu demecinde "Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten tanımlıyor ve adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın bu olaylarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz. Bu zaten kendini anlatıyor" demişti.
18 Eylül'de Yargıtay Ceza Genel Kurulu, gazeteci Dink'in "Ermeni Kimliği" bağlıklı dizi yazısından ertelemeli 6 ay hapis cezasına mahkum edilmesiyle ilgili davada, kurumlar eleştirilirken görüş açıklama niteliğinde olmayan küçültücü ve aşağılayıcı sözlerin ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti.
Karara katılmayan Yargıtay Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin ile üye Muvaffak Tatar ise ifade özgürlüğünün Türkiye'de evrensel bakışa uygun korumaya kavuşturulamadığını belirtti.
Eylül 2005'te Osmanlı Ermenileri Konferansı'nın durdurulmasına ilişkin mahkeme kararının ardından yazılan yazılar nedeniyle Hukukçular Birliği'ne bağlı avukatların, gazeteciler Dink ve Aydın Engin ile "Agos" gazetesi yazarları Seropyan ve Arat Dink hakkında açılan davaya 4 Temmuz'da yine gergin bir ortamda devam edildi.
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi Başkanı Hilmi Aslan, "Ermeni Kinliği" yazı dizinden ertelemeli 6 ay hapse mahkum olan gazeteci Dink ile ilgili dosyanın Yargıtay'dan döndükten sonra dosyaya konmasına karar verdi.
Üç gazetecinin Ceza Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca 4,5 yıl hapislerinin istendiği yargılamaya 12 Aralık'ta devam kararı verildi.
Eylül sonunda Düşünce Suçuna Karşı Girişim tarafından Reuters Haber Ajansı'na verdiği röportajda Ermeni soykırımına inandığını açıkladığı için "Türklüğü aşağıladığı" gerekçesiyle dava açılan Dink'e destek veren bir "sivil itaatsizlik" kampanyası açıldı.
26 Eylül'de Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), gazeteci Hrant Dink'e açılan üçüncü "Türklüğü aşağılama" davasının ifade özgürlüğünü kullanmaya karşı hukuki yıldırma taktiğinin bir parçası olduğunu açıkladı; Türkiye'yi bir kez daha TCK'nin 301. maddesini kaldırmaya ve belirsizlik içeren maddenin getirdiği keyfi uygulamalara son vermeye çağırdı: "UAÖ, yazarın muhalif fikirlerini barışçıl bir şekilde ifade etmesine karşı bir 'hukuksal yıldırma örüntüsü' oluşturduğu için bu davayla ilgili kaygı duyuyor."
Başbakan Erdoğan'ın "301. maddeyi muhalefetle oturur, konuşuruz" şeklindeki sözlerine, Cumhuriyet Halk Partisi lideri Deniz Baykal, "Başbakan, Türkiye'de Türk kimliğine hakaret etmeyi serbest bırakmanın ayıbına ortak arıyor. Benim cevabım ise başka kapıya" karşılığını verdi. "301 Ayıbına artık son verilsin" açıklaması yapan ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, 27 Eylül'de yaptığı açıklamada, "CHP, AKP ile milliyetçilikte değil demokraside yarışmalıdır" dedi. Yazar Elif Şafak'ın 301'den beraat etmesinin sorunu çözmediğini, bu maddenin her gazeteci ve yazar için tehdit oluşturduğunu savunan Abakay, "Dink'in yargılanmasına neden olan açıklamasına katılmıyorum. Ancak Dink'in düşüncelerini özgür şekilde açıklayabilmesini sonuna kadar destekliyorum" dedi.
Gazeteci Dink'in, "Türklüğü aşağılama" iddiasıyla mahkum olmasından sonra harekete geçen insan hakları örgütleri, meslek kuruluşları ve muhalif siyasi partiler 301. maddenin yürürlükten kaldırılması için sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz'da milletvekillerine karşı "Toplu Telefon Eylemi" düzenlediler.
Türkiye'nin bir çok yerinde gerçekleşen eylemle, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olan 301. maddenin acilen kaldırılması istendi.
13 Temmuz'da Düşünce Suçuna Karşı Girişim, daha önce 20'nin üzerinde aydınla birlikte başlattığı sivil itaatsizlik eylemini "Agos" gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink'in Düşünceye Özgürlük Kitapçığı'nda yer alan yazısından mahkum edilmesi üzerine yayma kararı aldı.
Dink için genişleyen eylemin metninde, "Hrant Dink'in, yeni Ceza Yasası'nın 301. maddesine dayandırılarak suç sayılan yazısını fikir özgürlüğü adına savunduğumuzu ve bu "suç"a iştirak ettiğimizi açıklıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğüne engel olduğu, bu uygulamayla bir kez daha kanıtlanmış olan 301. maddenin acilen kaldırılmasını talep ediyoruz" deniyordu.
Eylül 2005'te Osmanlı Ermenileri Konferansı 'nın durdurulmasına ilişkin mahkeme kararının ardından yazılan yazılardan dolayı Hukukçular Birliği'nin şikayetiyle "Agos" gazetesinden Dink, Aydın Engin, Seropyan ve Arat Dink'e açılan ceza davasının görülmesine 12 Aralık'da devam edildi.
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, müşteki sıfatıyla davaya katılıp müdahil olmak isteyen şikayetçi avukatların talebini ve dosyanın bilirkişiye gönderilmesi yönündeki ayrı ayrı ilettikleri talepleri reddetti.
Yargılamaya 18 Nisan 2007'de, saat 9.30'da devam edilecekti. Son duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklar katılmamışlardı.
Duruşmada söz alan sanık avukatlarından Erdal Doğan, iddianamenin eksik ve hukuki gerekçe ve delillerden yoksun olduğunu, sanıkların yargılandıkları Ceza Yasası'nın (TCK) 288. maddenin yine sanıkları koruduğunu belirterek, "Sanıkların ebetteki yargılandıkları davayı etkileme, hakkında görüş belirtme hakları mevcuttur" dedi.
Hem sanıkların ve hem vekillilerinin bu yargılamadan mağdur olduklarını ifade eden Av. Doğan, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 223. maddesine göre yargılamanın hemen bitirilerek sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
Doğan, Hrant Dink'in aynı mahkemede yargılanarak ceza aldığı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun (YCGK) onayladığı "Ermeni Kimliği" dizi yazıyla ilgili davanın bu dava ile ilgisi bulunmadığını, söz konusu dosyanın getirilmesi yönünde alınan ara karardan vazgeçilmesini istedi.
Ancak Hakim, daha önce "Türklüğe hakaret" iddiasıyla verilen ve onanan cezaya ilişkin kararın dosyaya konulmasının beklenmesini kararlaştırdı.
Bu arada adliye önünde toplanan grup, "Hrant Dink! Taşnak, Hınçak, Asala ve Devşirmeler Seninle Gurur Duyuyor!" yazılı "Büyük Türk Milleti" imzalı pankart açtı.
Hukukçular Birliği üyesi Avukat Kemal Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu 10 kişinin şikayetiyle açılan davada dört sanık, Ceza Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca 4,5 yıl hapis istemiyle yargılanıyorlardı.
Gazetecilere dava, gazetenin 14 Ekim 2005 tarihli nüshasında yayımlanan "Bu ceza maddesiyle mi demokrasi sağlanacak?" başlıklı bir yazıda, daha önce verilen ertelemeli hapis cezasıyla ilgili Dink'in yaptığı basın açıklaması ile ve bu konuyla ilgili "Dink'e hemen her kesimden geniş destek yağıyor" başlıklı bir haberden açıldı. (EZÖ/TK)