Hollanda’daki üniversite çalışanları, okullarındaki Gazze protestosu düzenleyen öğrencilerine destek verdiklerini açıklayan açık mektup yazdı.
Mektuplarında, Hollanda üniversitelerinin, İsrail ile ilişkilerini derhal kesmelerini talep ettiler.
Serdar M. Değirmencioğlu’nun Türkçeye çevirdiği mektubun tamamı şöyle:
Hollanda’daki üniversite çalışanlarından açık mektup
Bizler, Hollanda’daki üniversitelerin çalışanları olarak, son üç haftadır kampüslerimizde protesto gösterileri düzenleyen öğrencilere tam desteğimizi ifade etmek istiyoruz. Öğrencilerin talebi, Gazze’de sürmekte olan soykırıma ve İsrail’in Filistin halkına karşı yıllardır sürdürdüğü işgal, apartheid ve etnik temizlik siyasetine üniversitelerimizin suç ortaklığı yapmasına son verilmesidir.
Kampüslerimizi dönüştüren ve hepimizi Gazze’de devam etmekte olan soykırımla ve bu soykırımın desteklenmesindeki rolümüzle yüzleşmeye zorlayanlar öğrencilerimizdir. Üniversiteliler olarak artık bu konuyla ilgilenmeye zorunlu olduğumuza göre, bizleri acilen eyleme geçmekten uzaklaştırmak için tasarlandığına inandığımız son derece endişe verici iki eğilime dikkat çekmek istiyoruz.
Sürmekte olan tartışmalar protestoların niteliğine odaklanmakta; özellikle Amsterdam ve Utrecht’teki öğrencilerimiz şiddet yanlısı ve özellikle Yahudi öğrenciler için güvenli olmayan ortamlar yaratan eylemciler olarak karalanmaktadır. Ancak bu, hem güvenlik söyleminin hem de antisemitizmin silah olarak kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca eylemlere katılanların önemli bir kısmının Yahudi personel ve öğrenciler olduğu gerçeğini de göz ardı etmektedir. Eylemcilere karşı çıkanlar ise “barışçıl” kaldıkları için övülmektedir. Bu iki söylem, üniversite yönetimlerinin protestocuları görmezden gelmesinin ve onlarla ilişki kurmayı reddetmesinin bir aracı olarak kullanılmaktadır. Öğrencilerin bina işgali gibi taktiklere başvurmaları, görmezden gelinmelerine verdikleri bir tepki olarak görülmelidir.
Öte yandan bu tartışma, dikkatleri gerçekte yaşanan şiddet olaylarından uzaklaştırmaktadır. Pek çok protestoda öğrencilerimize ve personelimize uygulanan aşırı polis şiddeti, - inanılmaz bir şekilde hem de müzakereler sürerken – üniversite yönetimleri tarafından onaylanmıştır. Çok sayıda öğrenci, haksız yere polis tarafından gözaltında tutulmakta ve haklarında dava açılmaktadır. Dahası, Hollanda medyası barikatlar ve duvar yazılarıyla takılıp kalmışken, Amsterdam’da ilk kampın kurulduğu 6 Mayıs’tan bu yana Gazze’de binden fazla Filistinli daha öldürüldü. Odaklanmamız gereken şiddet aslında budur.
Sürmekte olan protestoları durdurmanın yolu, öğrencilerin taleplerini tam olarak kabul etmek, suç ortağı İsrailli ve uluslararası kurum ve şirketleri derhal boykot etmek ve onlarla tüm işbirliğini kesmektir.
Bu da bizi ikinci endişe verici eğilime götürüyor. Birlikte hareket eden üniversite yönetimleri, daha fazla diyalog için alan yaratacak, hem İsrail hem de dünyadaki diğer üniversitelerle bağları değerlendirecek “etik komisyonları” önermekteler. Öğrenciler ise bunu bir çözüm olarak kabul etmeyeceklerini açıkça beyan etmişlerdir.
Hiçbir karar alma ya da hukuki gücü olmayan etik komisyonları, daha önce fosil yakıt endüstrisiyle ilişkilerin kesilmesi taleplerine yanıt olarak kullanılmış ve hiçbir sonuç vermemişti. Dolayısıyla bu komisyonların üniversite yönetimlerinin oyalama ve öfkeyi dağıtma taktiği olduğunu biliyoruz.
İsrail üniversitelerinin Gazze’de sürmekte olan soykırımın yanı sıra, yasadışı işgal ve apartheid rejiminin de büyük ölçüde suç ortağı olduğu bir bilimsel olgudur. Konuyla ilgili kitabının tanıtımı için Hollanda’ya gelen Maya Wind’in de vurguladığı üzere, üniversiteler Filistinlilere yönelik devam eden baskı ve unutturma siyasetine maddi destek sağlamanın yanı sıra, Siyonist yerleşimci-sömürgecilik için gerekli düşünsel iklimi yaratmaktadır. Üniversite yönetimleri bu konuyla ilgili tüm bilimsel bilgilere sahipler. Hem personel hem de öğrenciler olarak tüm kanıtları kendilerine defalarca sunduk, ancak diyalog çabamızı reddettiler.
Üniversite yönetimlerinin bu konuda acilen bir karar alınmasının doğru olmayacağı yönündeki erteleme önerileri, Filistinliler her gün katledilmeye devam ederken durumun aciliyetini kabul etmemektir. Üniversiteler, Ukrayna’nın işgalinden sadece 7 gün sonra Rus kurumlarıyla ilişkilerini kestiklerinde yaptıkları gibi acil bir tepki verebilirler. Dünyanın her yerinde üniversiteler İsrail kurumlarıyla olan anlaşmalarını derhal sonlandırma kararı alıyorlar. Bu nedenle, öğrenciler gibi bizler de Hollanda üniversitelerinin var olan ilişkilerini derhal kesmelerini talep ediyoruz. İleride söz konusu ilişkileri değerlendirmek için oluşturulacak herhangi bir etik komisyon, sömürgecilik ve ırkçılık karşıtlığı temelinde kurulmalı ve karar alma sürecini etkileyecek kurumsal güce sahip olmalıdır.
Geçtiğimiz 7 ay içerisinde resmi rakamlara göre İsrail 36 bin Filistinliyi öldürdü. Enkaz altında kalan, açlık ve hastalıktan ölen insanlar da hesaba katıldığında bazı tahminlere göre bu rakam 100 binin üzerine çıkıyor. İsrail hastaneleri, camileri, kiliseleri, çadırları ve yardım kamyonlarını bombalamanın yanı sıra tüm üniversiteleri yerle bir etti; yüzden fazla akademisyeni ve binlerce öğrenciyi öldürdü. Hedef ortadadır: Gazze’yi yaşanmaz hale getirmek ve Filistinlileri vatanlarından sürmeye yönelik yıllardır yürürlükte olan planların sürdürülmesi. Üniversitelerimiz bu hedefin gerçekleştirilmesine olanak sağlamaya devam edemez.
Bu nedenle, Hollanda üniversitelerinin çalışanları olarak bizler, üniversitelerimizin yönetim kurullarını tarihin doğru tarafında durmaya, suç ortağı olan İsrailli ve uluslararası kurum ve şirketleri derhal boykot etmeye ve yatırımlardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Ayrıca kampüslerimize polis göndermeyi durdurmaları ve protestolara katılan öğrencilere yönelik suçlamaları derhal geri çekmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Özgün metin ve imzacılar için tıklayınız.
(SD/AS)