Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınması ve halen 8 Merkez Konseyi üyesinin gözaltında tutulması Türkiye’nin farklı illerinden Ankara’ya gelen hekimlerce protesto edildi.
TTB Merkez Konseyi binasında biraraya gelen tabip odaları başkan ve üyeleri hekimler, ortak bir basın açıklaması düzenleyerek, gözaltında bulunan TTB Merkez Konseyi üyelerinin serbest bırakılmasını istedi.
Açıklamaya gözaltına alınıp serbest bırakılan üç Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Dr. Ayfer Horasan ve Dr. Şeyhmus Gökalp da katıldı.
Tabip Odası Başkanları adına Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan tarafından okunan açıklamada, Türk Tabipleri Birliği’nin kurumsal kimliğini temsil eden Merkez Konseyi yöneticilerinin gözaltına alınması ve binasında yapılan aramanın TTB’ye yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.
Açıklamanın ardından, Dr. Feride Aksu Tanık tarafından okunan Hekimlik Andı basın açıklamasına katılan tüm hekimlerce yüksek sesle tekrar edildi.
"Gözaltılar TTB'ye yönelik saldırı"
TTB’nin kuruluşundan bu yana ilk defa böyle bir durum yaşandığı belirtilirken, Merkez Konsey üyelerinin acilen serbest bırakılması istendi ve şu ifadelere yer verildi:
“Bugün bizleri olağandışı olarak burada buluşturan; TTB’nin kurumsal kimliğini temsil eden Merkez Konseyi yöneticilerimizin 30 Ocak 2018 günü sabahın 6’sından başlayarak Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Van, Eskişehir, İzmir ve Adana’da göz altına alınmasıdır. Eş zamanlı olarak Merkez Konseyi binasında başlatılan arama faaliyetidir.
“Uzatmaya gerek yok: Türk Tabipleri Birliği’nin kurumsal kimliğini temsil eden Merkez Konseyi yöneticilerinin gözaltına alınması ve binasında yapılan arama TTB’ye yönelik bir saldırıdır. Oysaki yöneticilerimize yönelik bir soruşturma açıldığının duyulması üzerine TTB avukatları Başsavcılık ile görüşmüş, Merkez Konseyi adına randevu istemiş ve gerektiğinde bilgilendirme için gelebileceklerini, istedikleri bilgi ve belgeleri vermeye hazır olduğumuzu bildirmişlerdir.
“Birçok uygulama, görüş ve düşüncede farklılıkları olabilen tabip odaları olarak hiçbir gerekçeyle Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik hukuk dışı uygulamaları, hürmetsiz tutum ve davranışları asla kabul etmediğimizi ve etmeyeceğimizi en üst seviyeden bütün muhataplarımıza ilan ederiz.
“Bizlerin, hekimlerin bugünkü gibi biraradalığı; kurumsal kimliğimizin güvencesi, TTB zemininin harcıdır ve tarafımızdan korunacaktır.
“Türk Tabipleri Birliği, hekimlerin tek çatı örgütü olarak vardır. Adil ve hukuka uygun seçimlerle gelen yönetimler değişse de bu çatı varlığını sürdürecek ve bu tür hukuk dışı uygulamalara karşı ortak duruşumuzla savunulacaktır.”
Ne olmuştu?
TTB’nin Afrin harekatına karşı "Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur" başlıklı bildiri yayınlamasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 26 Ocak Cuma günü, “Bu beyefendiler, bugüne kadar hiçbir zaman yerli ve milli olmadılar” dedi ve “terörist seviciler” ifadesini kullandı.
TIKLAYIN - Erdoğan TTB’ye “Terörist Seviciler” Dedi
Erdoğan’ın “terörist seviciler” dediği TTB, 7 maddelik bir açıklama yayımladı, “TTB Merkez Konseyi bu süreçte bir hekim birliği tutumu ve sorumluluğuyla görüşlerini ifade etmiştir” dedi.
28 Ocak Pazar günü de İçişleri Bakanlığı, TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulacağını açıkladı.
TIKLAYIN - İçişleri Bakanlığı, TTB Hakkında Suç Duyurusunda Bulunacak
29 Ocak'ta İçişleri Bakanlığı'nın suç duyurusu sonrası soruşturma başlatıldı. 30 Ocak'ta da doktorlar ev baskınlarıyla gözaltın alındı.
2 Şubat'ta Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Dr. Ayfer Horasan ve Dr. Şeyhmus Gökalp serbest bırakıldı.
TTB'nin 24 Ocak'taki açıklamasıBiz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi! |
(ÇT)