Fotoğraf: Ruken Tuncel/bianet
Maraş merkezli iki büyük deprem sonrasında yükseltilmeye çalışılan mültecilere yönelik nefrete dair açıklama yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göçmen ve Mülteciler Komisyonu ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Göç ve Mülteciler Meclisi, linç girişimlerine karşı uyardı.
"Ambargo yüzünden Suriye'ye yardımlar geç gitti"
“Mültecileri hedef göstermeyin” çağrısı yapan açıklama özetle şöyle:
“Depremi yaşayan 10 il aynı zamanda göçmen ve mültecilerin yoğun yaşadığı iller arasında. Göçmen ve mülteciler bir yandan ağır yoksulluk koşullarında yaşarken, bir yandan da nefret politikalarından kaynaklanan ırkçılıkla mücadele etmek zorunda kalmaktadır.
“Yıllardır AKP-MHP bloku mülteci sorununu doğru bir şekilde yönetmediği ve zaman zaman hem iç hem dış politikada araçsallaştırdığı için milyonlarca insan temel haklarına ulaşamamış, sömürülmüş ve şiddete uğramıştır. Bu vesileyle göçmenlerin tutulduğu Geri Gönderme Merkezleri’nin ve Geçici Barınma Merkezleri’nin durumlarının ve buralardaki ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığına dair bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini hatırlatmak isteriz.
“Yoksulluğun, kaosun, depremin sonuçlarının sorumlusu mülteciler değildir. Tersine bu süreçlerin sonucunda insanlar mülteci olur. Devletlerin uyguladığı anti-demokratik ve insancıl olmayan politikalar küresel göçlere ve beraberinde birçok soruna yol açar. İktidarların açtığı sorunların sonuçlarını halklar ağır bedeller ödeyerek yaşar. Deprem sadece Türkiye’yi değil bilindiği gibi Suriye’yi de vurdu.
“Ancak savaş politikalarının sonucunda ağır bir yıkımla başbaşa kalan Suriye önce işgal sonra depremle yeniden sarsılırken, Suriye’ye uygulanan ambargo yardımların zamanında ulaşmamasına neden oldu.
“Türkiye’nin işgali altında olan yerlerde durumun kötü olduğu ve gerçek anlamda arama kurtarma çalışmalarının yapılmadığı belirtiliyor. Buradaki duruma dair uluslararası kamuoyunun daha çok sorumluluk alması ve yardımların hızlıca ulaştırılması gerekmektedir.
“Depremin açtığı yaraları sarmak için devletin de enkaz altında kaldığı bu 10 ilde dayanışma ile insanları hayata döndürmek, enkazlardan sağ çıkanların ihtiyaçlarını karşılamak yine deprem bölgesi dışında bulunan halkların sorumluğuna kalmıştır. Bu sorumluluk duygusuyla ve hayatını kaybeden ve yaralanan herkesin sadece insan olduğu gerçeğiyle büyük bir dayanışmayı örgütlemeye çalışıyoruz.
“Bu süreçte ırkçılığı körükleyen kişi ve kurumlar bu yaklaşımlarına derhal son vermelidir. Ağır bir insanlık dramını yaşadığımız bir dönemde, bir yandan da göçmen ve mültecilere karşı örgütlenmeye çalışılan nefret atmosferine karşı da mücadele ediyoruz. Bu tür çabaların linçlere zemin yaratabileceğinin farkındalığıyla, herkesin gerekli sorumluluğu alması yönünde çağrı yapıyoruz.”
(EMK)