Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Afrin operasyonu, HDP yöneticilerine ve gazetecilere yönelik gözaltılara dair konuştu.
Bilgen, “Akşam televizyon kanallarını açtıklarında hala demokrasiden umudu olanlar HDP tartışılırken ekranlarda hiçbir HDP'linin olmamasından rahatsız olmasınlar. Çünkü onlar konuştukça biz kazanacağız. Onlar savaşın ne kadar iyi olduğunu birlikte anlatsınlar. Barışa dair talep bastırılsa da mutlaka karşılığını bulacaktır” dedi.
“Yangını söndürmeye çalışanlara saldırıyor”
Bilgen’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Ortada bir yangın var ve biz yangın alarmı veriyoruz. Yangını söndürelim diyoruz. Birileri yangını çıkartana kızacağına, yangın var diyenlere yangını söndürmeye çalışanlara saldırıyor.
“Bu sürecin, bu saldırının, bu operasyonun gerçek amacı nedir? Biz anlamakta zorlanıyoruz. Asıl amaç ÖSO’yu korumak, ÖSO’nun alan hakimiyetini sağlamak mı, yoksa Türkiye’ye yönelik bir tehdit var da ÖSO mu Türkiye’ye yardımcı oluyor? Açıklamalar son derece çelişkili.
“Saldırının hedefi ile ilgili de ciddi çelişkiler var. Örneğin Genelkurmay Başkanlığı saldırının hedefinin IŞİD olduğunu söylüyor. Efrîn neresinde IŞİD var, açıklama yapılırsa kamuoyu da öğrenmiş olur.
“Görünen o ki TSK, ÖSO’nun her yaptığına kefil. Oysa ÖSO’ya verilen silahların başkalarına satıldığına, ÖSO’nun yaptığı hak ihlallerine ilişkin ciddi tartışmalar var.
“Çelişkilerden birisi de Kilis ve Reyhanlı’ya atılan roketlerle ilgili. Bu silahların mesafeleri nedir, nereden atıldığında buralara yetişebilir? Reyhanlı ve Kilis’e yakın bölgelerde kimin bulunduğuna dair sorular bir gün mutlaka cevaplanacaktır.
“Barışın savunulmasından çok korkuluyor”
“Özellikle son gözaltılar dolayısıyla neyi savunmanın serbest, neyi savunmanın yasak olduğuna dair algıyla da yüzleşmemiz gerekiyor. Hukuk, bilmektir; neyin suç olduğunu bilirseniz ondan uzak durursunuz. Ama bugün artık hukuk o kadar öngörülemez bir hale gelmiş ki, o kadar bilgi ve veriyi aşan bir ön yargı içine sürüklenmiş ki; Türkiye’de birilerinin nelerin serbest olduğunu sayması gerekiyor. Ne yazabiliriz, ne paylaşabiliriz, ne söyleyebilirizin kurallarını ortaya koysa hükümet; gazeteciler, siyasiler, kamuoyu ona göre yazsa, konuşsa.
“Anayasa hala yürürlükte. OHAL ile ilgili sınırlara ilişkin anayasa hükmü de yürürlükte. Ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler de iç hukukun parçası. 2003 yılında Türkiye’nin taraf olduğu sözleşme savaş propagandası ve düşmanlığı savunma yasağını içeriyor. Madde, ‘her türlü savaş propagandası hukuk tarafından yasaklanır’ diyor. Barışı savunmayı yasaklamıyor.
“Ama herhalde barışın savunulmasından çok korkuluyor ki barışı savunanlar, evleri sanki içeride ordu varmış gibi kapıları kırılarak basılıyor, gözaltına alınıyor. Gazetecilerin sadece kalemleri, klavyeleri vardır. Bu yöntem, kalemden nasıl korkulduğunu ortaya koyuyor. Nurcan Baysal, Hayri Demir, Sibel Hürtaş ve sosyal medyada yurttaş gazeteciliği yapan pek çok insan bu yöntemle gözaltına alındı. “
“Tarih barıştan yana olanların kazandığını hep gösterdi”
"Bir uyarıda bulunmak istiyorum. Akşam televizyon kanallarını açtıklarında hala demokrasiden umudu olanlar HDP tartışılırken ekranlarda hiçbir HDP’linin olmamasından rahatsız olmasınlar. Çünkü onlar konuştukça biz kazanacağız. Onlar savaşın ne kadar iyi olduğunu birlikte anlatsınlar. Barışa dair talep bastırılsa da mutlaka karşılığını bulacaktır.
"Biz barışa inananlara televizyon ekranlarındaki manipülasyonlar karşısında ekranlarını kapatmalarını, bu çılgınlığa ortak olmak yerine, komşularını ziyaret etmelerini, çocuklarıyla Tolstoy okumalarını tavsiye ediyoruz. Tarih barıştan yana olanların kazandığını hep gösterdi, gösterecek.
“Hukuk ayaklar altına alınarak tutuklama kararı çıkarıldı”
“Partimize yönelik gözaltı uygulamaları da devam ediyor. Siirt ve Bismil’de parti binalarımız basıldı. İzmir, Aydın’da İl Eş Başkanlarımız gözaltına alındı. Ankara’da Parti Meclisi üyelerimiz gözaltına allındı. Milletvekillerimiz ile ilgili de hukuk ayaklar altına alınarak tutuklama kararı çıkarıldı.
“Nadir Yıldırım daha önce KCK dosyasından zaten beş yıl tutukluydu. O dosyadan bir isim seçip, Afrin için diye farklı bilgilendirme yapıp farklı nedenle tutuklama kararı çıkarmanın Türkiye’de hukukun geldiği hali göstermesinden başka anlamı yoktur.
Bu süreci atlatacağız. HDP bu süreci aşmayı başaracak. İktidar bütün gündemini Cumhurbaşkanı’nı gazi ilan etmek üzerine kurmuş olabilir. Bunun için Meclis’i toplamanıza gerek yok. Meclis’i kar tatiline göndererek Efrîn’in tartışılmasını engellediniz. Meclis’i hiç açmadan bir KHK ile gazi ilan edebilirsiniz.
“Muhalefet partilerinin bazı temsilcileri”
"Bir yanlış yapıldığında karşısında onu eleştirecek bir muhalefet yoksa demokrasiden bahsedilebilir mi? Görünen o ki muhalefet partilerinin bazı temsilcileri iktidardan geri durmama konusunda yarışa girmişler, geçmişte düştükleri pozisyondan da geri durmuyorlar.
"Bize ‘sokağa çıkmayın’ ayarı vermek isteyenler Kobanî eylemlerini hatırlatıyorlar. Ben de hatırlatıyorum, Kobanî eylemleri 7 Haziran seçimlerinden bir yıl önceydi. Biz 7 Haziran başarısından şımarıp halkı sokağa dökmedik. Ama sadece iktidar değil, muhalefet de tarihleri karıştırıyor. CHP lideri de Yenikapı buluşması ile OHAL ilanının tarihlerini karıştırıyor. Diyor ki ‘biz Yenikapı’ya gittik sizinle birlikteydik, ama siz OHAL’i ilan ettiniz’ öyle olmadı. Siz OHAL ilan edildikten sonra Yenikapı’ya gittiniz.
“11 Şubat barış buluşması olacak”
"Ortadoğu’da barışa ilişkin yeni yol haritaları açıklamak, Türkiye’de barışa ilişkin sürece kafa yormak için kongre çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Göreceksiniz ki 11 Şubat bir büyük barış buluşması olacak." (BK)