Halkların Demokratik Partisi (HDP) MErkez Yürütme Kurulu'nun binaya girişlerin engellenmesi nedeniyle HDP Genel Merkezi’nde düzenleyeceği basın toplantısı, Meclis’te parti grup odasında yapıldı.
HDP'li vekillere yönelik operasyona karşı yapılan açıklamaya Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Urfa Milletvekili Osman Baydemir ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy katıldı.
Açıklamalarda HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin gözaltına alınmasının "hukuki değil siyasi bir operasyon", "darbe" olduğunu söylediler.
Demokrasiden, barıştan yana olan herkesi demokratik imkanlarını kullanarak ses çıkarmaya çağırdılar.
Bilgen: Siyasi operasyon
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Genel Merkez binasına kimsenin girmesine izin verilmediğini, Melis’teki parti grup odasına da çeşitli temaslar sağlandıktan sonra girdiklerini söyledi.
“Bugünkü tablonun hukuki hiçbir izahı yoktur. Bu açık biçimde siyasi bir operasyondur.
“Bu Meclis’te milletvekillerinin yargılanmasıyla ilgili düzenleme yapılır, anayasa suçu işlenirken söyledik; hiçbirimiz yargılanmaktan korkmuyor, hukuktan kaçmıyoruz.
“Tam tersine hırsızlık yolsuzluk ya da başka suçlar hangi nedenle olursa olsun biz dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili kendimiz girişimde bulunduk. Komisyonumuz anayasa teklifini yaptı. Bu tablo bizim açımızdan ifade verip vermeme meselesiyle izah edilebilecek husus değildir.
"1 Kasım'da başaramadıklarını yargı sopasıyla deniyorlar"
“15 Temmuz öncesinde başlayan milletvekilleri ile ilgili alınan karar, askerlerin yargılanmamasına dönük alınana karar nasıl ülkeyi 15 Temmuz’a götürdüyse, nasıl 15 Temmuz birileri tarafından Allah’ın lütfu olarak tarif edilebildiyse bugün Allah’ın lütfundan neyin kastedildiğini net biçimde görüyoruz.
“Darbe dönemlerinde bile görevden alınan personel, kamu görevlisi, akademisyen sayısından daha fazla insan görevden alındı. Darbe dönemlerinde tutuklanan gazeteci sayısından daha fazla gazeteci tutuklandı.
“Belediye başkanlarımıza yapılan ve nihayet dün gece yaşanan tabloyu kimse yargı süreci olarak tarif edemez. Dört ilin savcılığının aynı dakikalarda evleri basma kararı net bir siyasi operasyondur. 7 Haziran’da engelleyemediklerini, 1 Kasım’da başaramadıkları Meclis’ten atma sürecini yargı sopasıyla, gözaltı, tutuklama furyasıyla denemeye çalışıyorlar.
"Mesele HDP meselesi değil"
“Mesele bugün artık HDP milletvekilleri, HDP meselesi değildir. Mesele Türkiye’nin iç savaşa sürüklenme provokasyonunun hedefine ulaşıp ulaşmaması meselesidir.
“Ya bunu püskürteceğiz, bu darbe girişimini boşa çıkararak kararlılıkla mücadele edeceğiz, demokrasiden barıştan yana net tutum göstereceğiz, hep birlikte kazanacağız, bu ülkede insanca, onurluca özgür, demokratik yaşamanın yolunu kuracağız; ya da bu operasyon, bu baskı ülkeyi çok daha büyük krizin, kaosun içine sürükleyecek k, bu başkanlığı dikensiz gül bahçesinde elde etme hesabının parçasına dönüşecek.
"Biz dünkü olağanüstü görüşme dahil bu platformalardı gece yapılan operasyonun planlandığını düşünüyoruz. Nasıl birileri siyasete tahammülsüzlüğü bir yol olarak hayata geçirmeye çalışıyorsa bu ülkede demokrasiden, barıştan, özgürlükten yana olan herkesin de bugün söyleyeceği sözü söylemesi gerektiğini düşünüyoruz.
“Milletvekilleri ile ilgili dokunulmazlık düzenlemesi Meclis’ten geçerken geçerken bir kısmı muhalefet milletvekilleri şöyle ikna edildi; ‘Hiçbir milletvekilini Meclis’ten vermeyeceğiz, 90’lardaki manzara oluşmayacak’. Soruyoruz, size bu telkini yapanlar neredeler? Tavrınızı net ortaya koymazsanız, Meclis Başkanı 15 Temmuz’daki duyarlılığı göstermez, parlamentoya, siyasi partilere sahip çıkmazsa, ana muhalefet partisi faşizmden yana mı demokrasiden yana mı konusunda net tavrı ortaya koymazsa, yarın herkes için geç olabilir.
"Dayanışma sergilemeli"
“Biz bombaların patladığı ülkede yaşamak istemiyoruz. Kimsenin hayatının bu kadar ucuz olduğu ortamda yaşam istemiyoruz. Patlatılan bombalarda dün geceki operasyonun üstünün örtülmesini doğru bulmuyoruz.
“Demokrasi mücadelemizde kararlılıkla, net biçimde devam edeceğiz. Barıştan, demokrasiden yana tercihimizi net biçimde yaptık. Demokrasi bedel ister, demokrasiyi hak etmek her ülkenin layık olduğu sınavı vermesiyle mümkündür. Bu ülkede sendikalar, siyasi partiler, her yurttaş, bize oy veren 6 milyon seçmen, bize oy vermeyen ama demokrasiden, barıştan, birlikte yaşamdan yana olan herkes sesini yükseltmeli, tavrını ortaya koymalıdır.
“Bugünlerin de geçeceğini biliyoruz. Ama bu operasyon, bu darbe bir karar leke olarak da Türkiye tarihine geçecektir.
“Herkesi sivil demokratik duyarlılığı göstermeye çağırıyoruz. Avrupa Parlamentosu eğer Türkiye’de demokratik kazanımları önemsiyorsa, bunu sadece kendilerinin değil ama tüm dünyanın barışı için önemsiyorlarsa, şimdi ses vermelidir; Avrupa Konseyi şimdi tavrını ortaya koymalı, uluslararası kamuoyu şimdi dayanışma sergilemelidir.
“Bizimle birlikte olan bizim yanımızda olmasa bile demokrasiden yana tavrı amasız ancaksız olan herkesi ses vermeye çağırıyoruz. Bu ülke bu günlere nasıl ağır bedellerle geldiyse bu zor sınavdan da geçecektir. Bugün tutuklama, gözaltı ile teslim alacağını sananlar yarın kaybedecek, yarın onlar da hukuka insan haklarına ihtiyaç duyacak ama ne yazık ki hepimiz için geç olacak.”
Sancar: Darbe süreci
“Ortada hukuki süreç yok. Gözaltıların hukuki gerekçesi nedir, süreç yargısal açıdan işlediği sorularının anlamı yok. Bu bir hukuk süreci değil. Bu bir darbe sürecidir. Siyasi darbe operasyonudur.
“Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalarda bunun darbe sürecinde yeni dönem olacağının altını ısrarla çizmiştik. Maalesef farklı hesaplarla bu çağrımıza Meclis içinden destek gelmedi. Burada yapılan şey 1 Kasım’da denen şeydi. Darbe ile Meclis’in dışında bırakmaktı.
“Darbelerin ilk yaptığı şey zaten demokratik siyaseti askıya almak değil midir? 12 Eylül’de bile bu olmadı. 15 Temmuz’da bu Meclis’e atılan bombalarla partimize bugün yapılan operasyon arasında fark yoktur.
“Meclis’e demokratik siyasete ülkenin kalbine bombalar atılıyor. Bu bombalara sessiz kalrısak yarın öbür gün diktatörlük rejimi kurumsallaşacaktır, itiraza etmek gerektiğine kani olanlar da çok geç olduğunu anlayacaklardır.
“Bizi yıldıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. HDP’de hiçbir milletvekilinin parti görevlisinin boyun eğmesi söz konusu olmaz. Bir kişi kalana kadar demokratik siyaseti, özgürlük ve barış için siyaseti sürdüreceğiz.
"Uygulamayı yapanların yüzleri kararacak"
“Şu anda dört milletvekiliyiz belki birkaç saat sonra burada hiçbirimiz olmayabiliriz ama burada kim kalırsa kalsın son noktaya kadar aynı kararlılıkla bu ilkeleri savunmaya devam edeceğiz. Sadece burada değil bizi içeri alırlarsa içeride savunacağız. Hapishanelerde de aynı ilkeleri yüksek sesle dile getireceğiz.
“Şu anda ifadesi alınan eş genel başkanlarımız milletvekili arkadaşlarımız bu ilkelerden başka hiçbir sözü dile getirmediler. Sorguda bu sürecin darbe süreci olduğunu belirtmişlerdir. Bu süreci yargı süreci olarak kabul etme aldatmacasına pirim vermeyeceklerini vurguladılar. Demokrasi, özgürlük ve barıştan yana dik duruşlarından taviz vermemişlerdir.
“Süreci hep birlikte göreceğiz. Nasıl 1994’te Orhan Doğan’ın ve diğer arkadaşlarımızın gözaltına alınmaları ülke tarihine kara leke, onu yapanların alnına ayıp olarak sürülmüşse bugün bu uygulamaları yaptıranların da yüzleri kararacaktır.
“Bu utanca ortak olmak istemeyenlerin demokratik tüm imkanları kullanarak ses çıkarmaktan başka çaresi yoktur. Dayanışmayı bize yönelik destek olarak görmüyoruz. Dayanışma çağrımız bize destek çağrısı değil, ülkede iç savaşı önleme demokrasiyi kurtarma özgürlüklere yürüme çağrısı olarak dile getiriyoruz.”
Baydemir: Özgürlük talebinden vazgeçmeyeceğiz
"Alnımız aktır. Vicdanımız rahattır. Eş başkanlarımız, milletvekillerimiz ve bugüne dek gözaltına alınıp tutuklanan belediye başkanlarımız, partili arkadaşlarımız hırsızlıktan, insan hayatına son verdikleri için tutuklanmadılar, gözaltına alınmadılar. Bu operasyonu planlayanlar, uygulayanlar demokrasiyi darbeleyenler, esas onlar utanılacak suçları işlediler. Tarih bir gün en objektif şekliyle yargılayacaktır.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrım var; Bizi değil gözaltına almak, tutuklamak mengeneye koysan, lime lime doğrasan özgürlük talebinden ve bu halk ve halkın neferleri olarak bizler vazgeçmeyeceğiz.
"Milletin iradesine kim darbe yaparsa yapsın o alçaktır, faşisttir. 15 Temmuz darbesi nasıl alçaktıysa, faşistlikse bugün gerçekleştirilen darbe de o orandadır. Biat etmeyeceğiz.
"Teslim olmak köleliğe götürür. HDP’nin teslim olması demek Kürt’ün, farklılıkların tüm toplumun köle olması demektir. Asla köleliğe evet demeyeceğiz. Köleleştirme politikalarına boyun eğmeyeceğiz. Direneceğiz.
"Bizde iki emanet var; biri Allah’ın verdiği can emaneti. Takdiridir kendi alır. Bir diğeri halkımızın verdiği temsil emanetidir, halk dilediğinde temsil emantini alır. Bu iki emaneti başka kimsenin almaya hakkı yoktur. Kurmak istediğin baskı rejimine de sana da boyun eğmeyeceğiz." (BK)
* Fotoğraf: Raşit Aydoğan / AA