Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ankara’da düzenlenen İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Kurulu’na katıldı.
Gündeme dair değerlendirme yapan Temelli2nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* İnsan Hakları Derneği’nin özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bu kararlı yürüyüşü, bu genel kurulda da bize güç katacak, bize öncülük edecek. Geride bıraktığımız 32 yıla baktığımızda, İHD büyük bir umut, büyük bir yol göstericiydi. Öyle de kalacak.
Demokratikleşme
* 12 Eylül rejimi her iktidarla birlikte kendisini yeniden var etti. 12 Eylül açık faşizmine karşı mücadele ederken, 12 Eylül rejiminden kurtulmaya çalışırken bu rejimin nasıl kendisini yeniden ürettiğine tanıklık ettik. Ta ki AKP’ye kadar. 15 Temmuz darbe kalkışması “Allah’ın lütfu” olarak görüldü ve 20 Temmuz darbesiyle bu örtü kalktı ve faşizmin gerçek yüzüyle karşılaştık. 12 Eylül rejimi devam ediyor.
* Galatasaray Meydanı hafızadır. Bu şiddete, bu zulme karşı sinecek miyiz, başımızı öne mi eğeceğiz? Hayır. Biraz önce olduğu gibi, Barış Anneleri’nin, Cumartesi Anneleri’nin yaptığı gibi buna karşı mücadele edeceğiz. Galatasaray Meydanı bir hakikat, yüzleşme ve canlı hafıza meydanıdır. Ne o meydandan ne de bu mücadeleden vazgeçeceğiz.
* Bugün yaşanan açık faşizmdir. 24 Haziran’da hayali kurulan açık faşizmin, açık anayasal diktatörlüğe dönüşmesiydi. Buna hep birlikte engel olduk. Bu süreçte yan yana gelmek, asgari müşterekleri yitirecek noktaya geldiğimiz bu durumda buluşmak bir zarurettir. Artık birbirimize karşı muhalefet edecek zaman değildir. Tüm muhalefet güçlerinin bu iktidara karşı yan yana gelme zamanıdır. Şimdi bu büyük buluşmayı gerçekleştirme zamanıdır.
Tutuklu Siyasetçiler
* 4 Kasım, yarın. 4 Kasım darbesi, siyasete yönelik en büyük darbeydi. 4 Kasım günü Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, milletvekillerimiz gözaltına alındığında aslında siyasete çok büyük bir darbe vuruldu. Öncesinde parlamenterlerin eliyle bir Anayasa suçu işlendi; kürsü dokunulmazlığı, Anayasa’ya rağmen toptancı bir anlayışla ortadan kaldırıldı ve arkadaşlarımız cezaevine konuldu. Bugün karşı karşıya olduğumuz bir hukuk ihlalinin ötesinde tıpkı arkadaşlarımıza uygulanan muamelede olduğu gibi intikamcı bir anlayış, bir rehine hukukudur. Arkadaşlarımız iki yıldır ne ile suçlandıkları bile belli olmadan rehin tutuluyor .
* Bu arkadaşlarımızın tutuklanma nedenlerinin başında sosyal medya paylaşımları geliyor. İfade özgürlüğünün nasıl gasp edildiğini bu davalardan görmemiz lazım. Otoriter rejim, anayasal diktatörlüğe ulaşmak adına bütün özgürlük alanlarını ortadan kaldırıyor. Bunu yaparken en önemli fay hattını sürekli canlı tutuyor. Savaş ve şiddet ortamında bütün bu hak gasplarını meşru kılmaya çalışıyor. Bu meselenin adı Kürt meselesidir. Kürt meselesi bugün Türkiye’deki bütün meselelerin ortak temelidir.
Yere seçimler
* Şimdi yine seçim yaklaşıyor. Her seçimde olduğu gibi kendi siyasi ikbali uğruna insanları düşmanlaştırmak için her türlü yöntemi deneyen bir iktidar var karşımızda. Yine saldırılara başladılar. Her türlü hak ihlalini meşru görerek saldırıyorlar. Kürt sorununu çözümsüzlük girdabına hapsederek siyasi iktidarlarını uzatmaya çalışıyorlar. (EMK)