Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yöneticileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına “Hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” gerekçeleriyle suç duyurusu yaptı.
Dilekçede MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bahçeli’nin siyasi danışmanı MHP Antalya Milletvekili Metin Özkan ve MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. Maddesi uyarınca “hakaret” ve TCK’nın 216. Maddesindeki “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlarından yargılanmaları istendi.
Önce Bahçeli sonra Genel Sekreter
HDP Hukuk Komisyonu’nun bugün savcılığa ilettiği dilekçede, Bahçeli’nin 3 Ağustos’ta partisinin genişletilmiş il istişare toplantısında yaptığı şu konuşma kanıt gösterildi:
“İzmir’de Marmaris’te yazlıklarında yatıp AKP’nin olmasın diye oyunu MHP’ye vermeyen, ama HDP’yi Meclis’e taşıyan zavallılar, Türkiye’nin kaymağını yiyenler, Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu HDP’ye veren şerefsizler…”
Bir gün sonra da MHP Genel Sekreteri Büyükataman yapmış olduğu yazılı açıklamada “Selo bilmelisin ki; 46 yıllık şerefli mazisiyle MHP şerefsize şerefsiz, namussuza namussuz der” demişti.
“3 bin kişilik fişleme listesi”
Son olarak da Bahçeli’nin siyasi danışmanı Özkan Habertürk’te katıldığı programda Bahçeli’nin “boğazda viskisini yudumlayıp, oyunu HDP'ye veren şerefsizler” çıkışının “doğru bir tabir olduğunu” söyledi ve “viski içip oyunu HDP'ye veren şerefsizlerin” bir de listesi olduğunu da açıkladı.
Özkan, “İsterseniz çantamda listesi var ama; 3 bin kişi açıp burada saymayayım zamanımız kalmayabilir” dedi. Dilekçede Özkan’ın bu sözleriyle, HDP’ye oy veren seçmenlerin fişlendiğini beyan ettiği ifade edildi.
“Hakaret, tehdit, aşağılama”
“Tüm bu açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde gerek HDP’ye gerekse genel seçimlerde partiye oy veren yaklaşık 6 milyonluk seçmene açık ve net bir şekilde hakaret edildiği, seçmenlerin fişlenmek kaydı ile tehdit edilip hedef gösterildiği, halkın kin ve düşmanlığa kışkırtıldığı ve aşağılandığı aşikârdır.”
“Devlet Bahçeli’nin ve diğer şüphelilerin belirtilen bu beyanları düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemez. Şüphelilerin siyasi kimliği, etki alanı, sosyal kişiliği dikkate alındığında halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği, şüphelilerin fiili ile halkın bir kesimini aşağılamak suçunu işlediği açıktır.”
“Tüm bu nedenlerle şüphelilerin tavır ve tutumundaki ölçüsüzlüğün cezalandırılması aynı zamanda toplumda meydana gelebilecek kırılmanın önlenmesi adına da önem arz etmektedir. Aksi halde, ırkçı söylemlerin artması ve bunun yaratacağı tehlikenin vebali, önlemini almayan iradenin boynunda olacaktır.” (AS)