Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış-Beştaş, Meclis Genel Kurulunda, Bakanlar Kurulu’na Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi verilmesini öngören tasarıyla ilgili konuştu.
“Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı”, muhalefetin tepkisine rağmen dün akşam Meclis Genel Kurulunda kabul edildi.
Buna göre, kanun ve KHK’larda yer alan tüzük, Bakanlar Kurulu, Başbakan, Başbakanlık, kanun tasarısı gibi bazı ibareler yeni hükümet sisteminde olmayacağından, bu ibarelerin ilgili kanun ve KHK’lardan çıkarılabilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gerektirdiği düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verildi.
HDP tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerini protesto ederek toplantıyı terk etmişti. AKP milletvekillerinin oylarıyla komisyonda kabul edilen tasarı, dün de Genel Kurul’da kabul edildi.
“Niye bu kadar acele ediyoruz?”
Tasarı üzerine söz alan Meral Danış-Beştaş, şunları söyledi:
“Bu tasarının buraya geliş sürecine bakalım: 8 Mayıs’ta gece yarısı verildi söz konusu tasarı, 10 Mayıs saat 10:00’da Plan Bütçe Komisyonu’na geldi. Tasarı komisyon üyeleri tarafından kopyalanamayacağı için bu sabaha bırakıldı. O kadar aceleydi ki. Bunu iç tüzüğe aykırı olduğunu defalarca ifade etmemize rağmen sözlerimiz dikkate alınmış gibi yapıldı, karşılık bulmadı.
“Bu acele neden? Bu [dün] sabah sınırlı sürede partiler görüşlerini ifade ettiler. Muhalefet şerhi için 10 dakika verildi. Niye bu kadar acele ediyoruz? Ne götürecek, ne getirecek? Türkiye’den saklanan ne ve neden bugün?”
“Bu, Anayasa’yı ihlal suçu”
“Cumhurbaşkanlığı sistemine uyum adı altında Parlamento'nun çıkarması gereken kanunlar neden Bakanlar Kurulu’na devrediliyor? Bu, iktidarın ne kadar panik atak halinde olduğunun göstergesi. Panik seçim dedik ama bu kadar olduğunu biz bile öngöremedik.
“Bu aslında bir suç. Anayasa’da açık hüküm var. Yeni ifadeyle Anayasa’yı ihlal suçu. 309. madde ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler hapis cezasına çaptırılır’ der.
“Biz yasama organının üyeleriyiz. Bizim yapmamız gereken kanunlar hükümete veriliyor. Bu suça neden ortak olalım?”
“Şu anda cebir yok mu?”
“309. madde, ‘cebir ve şiddet içeren’ de der. Cebir ve şiddete de takılmayın. Hukukta çok geniş yorumlanır. İlla fiziki şiddete gerek yoktur. Menderes dönemini hatırlatırım.
“Şu anda cebir yok mu? Parlamento'nun 10 milletvekili hapishanede değil mi? Anayasa değiştirip sonra erken seçim yapıp, seçim döneminde Cumhurbaşkanı adayını cezaevinde tutup eşit yarış koşullarını ortadan kaldırmak cebir değil mi?
“Dün Ankara Cumhuriyet Başsavcısı istifa etmiş, milletvekili aday adayı olmuş sonra konuşmuş; özetle şunu söylüyor: ‘Hitler hakimlere şu talimatı vermişti: benim size birebir talimat vermeme gerek yok, siz konu hakkında ne düşündüğümü tahmin edin ona göre yorumlayın.’ Diyor ki Başsavcı, ‘şu anda yargı aynen bunu yapıyor. İktidar, Cumhurbaşkanı’nın rahatsız olmayacağı kararlar veriyor.’
“Tablo bu kadar vahim, bu kadar korkunç.”
“Bize ‘yetkinizi Bakanlar Kurulu’na devredin’ deniyor”
“24 Haziran seçimlerinden önce hala yürürlükte olan KHK sistemi son kez kullanılıyor. Bu düzenleme Cumhurbaşkanı seçilip yemin ettiği tarihe kadar yürürlükte kalacak.
“Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi veriliyor. Niye şimdi yapıyoruz? Niye Bakanlar Kurulu’na veriyoruz?
“Yasa koyucu bu yetkiyi Meclis’e vermiş. ‘Anayasa değişikliğinin yayımı tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde TBMM kanuni düzenlemeleri yapar’ demiş. Yani Anayasa değişikliğinde demiş ki ‘sen yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine göre 6 ay içinde uyum yasalarını çıkarmak zorundasın’.”
“Güvenmemiz için hiçbir sebep yok”
“Anayasa devletin, hükümetin hepimizin görevinin kaynağını aldığı dayanak. Eğer biz ya da hükümet meşruiyetimizi Anayasa’dan almazsak çeteden farkımız olmaz. Biz Anayasa’ya uymak zorundayız.
“Anayasal düzenin getirdiği şartları kabul ederek vekillik yapıyoruz. Ama şu anda bu tasarıyla bize diyorsunuz ki, ‘6 ay içinde yapamam, gereken süreyi kaçırdım, Meclis’e getiremem, erken seçim kararı da aldım, gelin oy verin, yetkinizi Bakanlar Kurulu’na devredin’.
“Nerede kaldı kuvvetler ayrılığı? Kuvvetler ayrılığı ilkesi o kadar hayatidir ki denge ve denetleme olmazsa, kuvvetler ayrılığı olmazsa demokrasi yoktur. Bu nedenle şu anda demokrasi kavramını kullanma lüksüne sahip değiliz.
“Yetki neden Cumhurbaşkanı’nın yemin ettiği güne kadar geçerli olacak? O boşlukta ne olacak? Diyelim ki 23 Haziran gecesi ‘seçimleri iptal ettim’ dedi. Ya da seçim olur, ‘yeterli oy çoğunluğu sağlayamadım, iptal ettim’ diyebilir. ‘Seçim sonuçlarını beğenmedim’ diyebilir. 7 Haziran’da bunu yaptı.
“Bizim güvenmemiz için iktidar yetkilileri tek bir gerekçe versin bize. Biz neden güvenelim. Arkadaşlarımızın cezaevinde olmasına mı güvenelim, kayyum atamalarına mı güvenelim. Sistematik işkencelere mi güvenelim? Güvenmemiz için hiçbir sebep yok. Güvenmiyoruz.” (AS)