Halkların Demokratik Partisi (HDP), Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda “Durmayalım, Dur diyelim” sloganıyla düzenlediği mitingde, “Ortak mücadeleye çağırıyoruz” başlıklı dokuz maddeden oluşan “Demokratik Çözüm Deklarasyonu”nu açıkladı.
Faşizmin giderek kurumsallaştığına ve Meclisin işlevsizleştirildiğine dikkat çekilen deklarasyonda, toplumsal alanda demokratikleşmenin tek yolu olarak ortak mücadele ifade edildi.
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve Parti Sözcüsü Osman Baydemir'in birlikte açıkladığı Demokratik Çözüm Deklarasyonu’nda özetle şu ifadelere yer verildi:
“Faşizm kurumsallaşıyor”
“Bugün Türkiye’de faşizm kurumsallaşmaktadır. Devlet partileşmekte ve her türlü karar tek bir kişi tarafından verilmektedir. Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmakta, İç Tüzük değişiklikleri ile Meclis de işlevsiz hale getirilmektedir.
“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yoktur. Evrensel insan hakları ve özgürlükleri artık çok uzağımızdadır. İktidar, OHAL ve KHK’ler yoluyla ülkeyi yönetmektedir.
“Demokratik muhalefet ve siyaset ağır baskı ve tehdit altındadır. Farklı ses çıkaranlar cezaevlerine atılmakta, insanların yaşam tarzlarına müdahaleler artmakta, emekçilerin hakları gasp edilmektedir.
“Haberleşme ve iletişim özgürlüğü çiğnenmektedir. Kadınların özgürlük mücadeleleri zor ve şiddetle engellenmeye çalışılmaktadır. Kürt halkına yönelik ağır saldırı ve yıkım politikaları sürdürülmekte; kültürel ve siyasal bir soykırım uygulanmaktadır.
“Faşizan kural ve uygulamalar egemen”
“AKP, hem içerde hem dışarda savaş, çatışma ve düşmanlaştırıcı üslupla iktidarını ayakta tutma, sürdürme peşindedir.
“AKP, tahakkümünü derinleştirmek için toplumu kutuplaştırmakta; komşuyu komşuya, kardeşi kardeşe düşman etmektedir.
“Siyasal arenada görüşme, diyalog, müzakere, diplomasi, hukuk, adalet, insan hakları gibi kavramların askıya alındığı, çıplak faşizan kural ve uygulamaların egemen olduğu bir dönem yaşanmaktadır.
“Demokratikleşme için birlikte mücadele ruhu”
“Bütün bu gelişmeler Türkiye’de siyasal ve toplumsal alanda demokratikleşmenin, birlikte mücadele ruhundan geçtiğini ortaya koymaktadır.
“Bu rejime karşı siyasal ve toplumsal mücadele yelpazesini genişletip güçlendirmek tüm muhalif kesimler açısından kaçınılmaz bir görev olarak karşımızda durmaktadır.
“Hep birlikte kazanabiliriz”
“Faşizmin en temel hedefi; direniş ruhunu ve kazanma umudunu yok etmektir. Bu anlayışa karşı ‘Mutlaka Kazanacağız’ şiarıyla toplumun tüm kesimlerini adalet, demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesine çağırıyoruz…
“Hep birlikte kazanabiliriz, var olan mücadeleleri yükseltebiliriz, ortak ve eşit geleceğimizi kurmak için birlikte güçlü adımlar atabiliriz.
Deklarasyonda yer alan 9 madde
1. Demokratik siyaset tasfiye edilemez
- Demokratik siyaset üzerindeki baskılara, cezalar yoluyla siyasetçilerin tasfiye edilmesine,
- Eş Genel Başkanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının tutuklanarak rehin tutulmalarına,
- Halk iradesi yok sayılarak seçilmiş belediyelere kayyum atanmasına,
- İktidarı eleştirenlerin ve muhalif düşünenlerin düşman, hain veya terörist olarak etiketlenmesine dur diyelim.
2. Evrensel insan hak ve özgürlüklerinden vazgeçilemez
- Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde yoğunlaşan baskılara ve sansüre,
- Toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünün kullanılmasını engelleyen keyfi uygulamalara,
- Cezaevlerinde tecrit, işkence ve kötü muamele gibi insanlık suçlarına,
- Farklı düşünce, yaşam tarzı ve cinsel yönelime sahip olanların nefret söylemi ile hedef haline getirilmelerine,
- Herkes için kutsal olan yaşam hakkının ihlal edilmesine dur diyelim.
3. Hukukun üstünlüğü ve evrensel demokratik hukuk ilkeleri çiğnenemez
- Her türlü denetimden uzak OHAL ve KHK Rejimi’ne,
- KHK’lerle yapılan ihraçlara, soruşturmalara ve dernek, vakıf ve kitle örgütlerinin kapatılmasına,
- Radyo, tv, gazete, dergi, dijital ve sosyal medya araçlarının kapatılmasına, gazetecilerin tutuklanmasına,
- Uluslararası demokratik sözleşmelere uymayan yargı sistemine ve iktidarın emriyle yapılan yargılamalara dur diyelim.
4. Barıştan vazgeçilemez
- İktidardaki savaş blokunun içerde ve dışardaki saldırganlığına; komşu halkların topraklarına işgalci bir zihniyetle asker gönderilmesine,
- Barışın inşasında kilit role sahip olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde süren tecrit uygulamasına,
- Tekçi anlayışla farklı kültür, kimlik, inanç ve anadillere sahip olanların düşman ilan edilmesine,
- Başta Kürt halkı ve Alevi toplumu olmak üzere halkların ve inançların ötekileştirilmesine,
- Sur-Cizre-Hasankeyf gibi Kürt halkının siyasi, tarihsel ve kültürel değerlerinin tahrip edilmesine dur diyelim.
5. Emekçilerin sosyal ve ekonomik hakları gasp edilemez
- İş cinayetlerine, grev yasaklamalarına ve ertelemelerine,
- Zorunlu BES, Varlık Fonu, Kıdem Tazminatı ve İşsizlik Fonu’na bağlı hak gasplarına,
- Mevsimlik, kiralık, göçmen işçilerin ve mültecilerin güvencesiz ve ağır koşullarda çalıştırılmasına,
- Emeklilerin, engellilerin, emekçilerin ve tüm toplumsal emeğin nitelikli ve parasız eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarının gasp edilmesine dur diyelim.
6. Doğal ve kültürel varlıklar talan edilemez
- Tarihsel ve kültürel hafıza ve doğal dokunun tahrip edilmesine,
- Tarım alanları, zeytinlikler, kıyılar ve su havzalarının sermayenin talanına terk edilmesine,
- Kentsel dönüşüm adı altında şehirlerin betonlaştırılmasına, insanların yerinden edilmesine,
- Yeraltı ve yerüstü varlıklarının kullanılması hakkında yerel halka söz ve karar hakkı tanımayanlara dur diyelim.
7. Gençlerin bugünü ve geleceği karartılamaz
- Gençlerin her geçen gün daha fazla işsizliğe mahkum edilmesine, geleceğe olan inançlarının yok edilmesine,
- Üniversiteler üzerindeki her tür baskıya ve öğrencilere söz hakkı tanımayan üniversite yönetimlerine,
- Öğrencilerin niteliksiz ve sağlıksız yurtlara mecbur edilmesine,
- Gençler arasında devlet ve çeteler eliyle teşvik edilen uyuşturucu kullanımına dur diyelim.
8. Kadınların kazanımları yok edilemez
- Kadınların sosyal, siyasal ve çalışma yaşamından dışlanmasına
- Kimliğine, bedenine, yaşam ve giyimine yapılan saldırılara, kadın katliamlarına
- Kadın emeğinin işyerinde ve evde sınırsızca sömürülmesine,
- Erkek şiddeti ve çocuk istismarı davalarındaki cezasızlık uygulamalarına dur diyelim.
9. Yeni toplumsal sözleşme ihtiyaçtır
- Anayasal yurttaşlığa dayanan demokratik, eşitlikçi, sosyal, kadın özgürlükçü, laik, ekolojist, çoğulcu bir anayasa yapabiliriz.
- Farklı kültürlerin, kimliklerin, anadillerin ve inançların anayasal güvence altına alındığı bir yeni toplumsal sözleşme hazırlayabiliriz.
- Anadilinde eğitim ve öğretimi herkes için gerçekleştirebiliriz. (EKN)
* Fotoğraf: Ahmet Yıldırım / Twitter