Bir başka kimileri (mesela ben) 1980'li yılların sonunda 180 bin Kürdün katline sebep olan Saddam'ın "Enfal katliamından yargılanması"nı merak ediyor. O günlerde ve Halepçe katliamı sonrasında Arap (Baas) Birliği adına Saddam'la el sıkışan (Arafat dahil) Arap liderlerini düşünüyor. Enfal'de katledilen 180 bin, Halepçe'de katledilen 5 bin Kürdün hiç mi anılası değeri yoktu demek istiyorum.
Yine de künyesinde insan yazıyorsa insan tekinin ölümlere hayır demesi gerek demekten de geri duramıyorum.
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğunu dert edinmiş kendine. Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş.
Başkalarına sormaya karar vermiş.
Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Her aldığı yanıttan sonra mutlaka bir başka cevabı daha olmalı diyormuş..
Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. Köy, kasaba, ülkeler dolaşmış. Bu arada zaman da durmamış tabii ki!
Tam umudunu yitirmişken köyün birinde konuştuğu kimi insanlar ona "Şu karşıki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar. İstersen ona git belki o sana sorduğun sorunun yanıtını verebilir" demişler.
Çok zorlu bir yolculuğun sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam.
Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye "Hayatın anlamının ne olduğunu" sormuş.
Bilge "Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor" demiş.
Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. "Şimdi çık ve bahçede biraz dolaş, tekrar buraya gel... Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin.."
Adam, gözü çay kaşığında bahçeyi güzelce dolaşıp gelmiş.
Bilge bakmış "Evet kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı(!)." diye sormuş.
Adam şaşkın..
"Ama" demiş "ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki!"
Bilge, "şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel," demiş.
Adam tekrar bahçeye çıkmış; gördüğü güzellikler büyülemiş kendisini, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü.
Geri geldiğinde bilge ,adama bahçe "nasıldı!" diye sormuş...
Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış..
Bilge gülümsemiş, "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış" demiş ve eklemiş;
"İşte hayat da böyledir.
Hayat senin bakışınla anlam kazanır.
Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın..
Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır ...
"Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli"
Sahi ne kadarımız, ya da kaçımız, veya hangimiz hayatın anlamını bakışlarımızın gizinde arıyoruz! (ŞD/EÖ)