Şili'deki ılımlılar ve muhafazakarlar, 1973 seçimlerinde parlamentoda çoğunluğu ele geçirerek Allende'den kurtulmayı umuyorlardı. Ancak Allende'nin siyasi koalisyonunun seçimlerde önemli bir zafer kazanması karşıtlarını çok şaşırttı. Allende hükümeti birçok sorun yaşıyordu. Dizginlerinden çıkmış olan enflasyonu bir türlü kontrol altına alamıyordu. Komünizm karşıtları, hükümetin, belli sanayi dallarını kamulaştırarak ve temel ihtiyaçları için yoksullara para yardımı yaparak, ekonomiyi mahvedeceğini düşünüyorlardı. İşçi grevleri, muhafazakarların, Allende'nin ülkede kontrolü kaybettiği yönündeki korkularını alevlendirdi.
Sonuçta, Şili'nin tutucu silahlı kuvvetleri harekete geçmeye karar verdi. 11 Eylül 1973 günü sabah 10'da, Şili 2. Zırhlı Tümeni devlet başkanlığı sarayını kuşattı. Başkanın çoğu personeli saraydan ayrılırken, Allende ve en yakın yardımcıları binada kaldılar.
Allende, Magellanes Radyosu'ndan son kez Şili halkına seslenerek, istifa etmek yerine hayatını feda etmeyi tercih ettiğini söyledi. Saat 11:52'de Şili askeri kuvvetleri sarayı bombalamaya başladı. Allende iki saat içinde ölmüştü. Binlerce Şilili tutuklandı. Askeri darbenin liderlerinden General Augusto Pinochet, kendisini Şili'nin yeni devlet başkanı ilan etti.
Allende'nin son konuşması şöyleydi:
Bu size son seslenişim. Hava Kuvvetleri, Portales ve Corporacion Radyolarının kulelerini bombaladı.
Sözlerimde acının değil, ihanete uğramışlığın izi var. Umarım bu sözlerim Şili askeri olarak ettikleri yemine ihanet edenler, kendisini donanma komutanı tayin eden Amiral Merino, ve daha dün, hükümete sadakatini beyan ederek Emniyet Genel Müdürlüğüne getirilen kalpsiz Bay Mendoza için ahlaki bir ceza olur.
Bu gerçekler karşısında, emekçilere söyleyecek bir tek şeyim kaldı: İstifa etmeyeceğim! Bu tarihi anda, insanların bağlılığını hayatımla ödeyeceğim. Eminim ki şu anda binlerce Şilili'nin asil vicdanına ektiğimiz tohum sonsuza kadar yaşayacak.
Güçleri var, bizi ezebilirler. Ancak, toplumsal süreçler ne suç işleyerek, ne de güç kullanarak durdurulabilir. Tarih bizimdir, ve tarihi insanlar yaratacak.
Ülkemin emekçileri: Adalete beslenen yüce arzuya sadece tercüman olmuş, anayasaya ve kanunlara saygı duyacağına söz vermiş bir adama gösterdiğiniz sadakat ve beslediğiniz güven için size teşekkür etmek istiyorum. Sözlerimi tuttum.
Şu an size söyleyebileceğim son şey şudur: Yabancı sermaye ve emperyalizm, gerici unsurlarla birleşerek, varlık ve ayrıcalıklarını korumak uğruna Silahlı Kuvvetlerin geleneklerini bozmalarına neden oldu. General Schneider ve aynı güçlerin elinde oyuncak olan Komutan Araya şu anda evlerinde yönetimi ele geçirmeyi bekliyorlar.
Herkesten önce ülkemin alçakgönüllü kadınlarına sesleniyorum. Bize inanmış olan, herkesten çok çalışan kadınlara, çocuklarına verdiğimiz değerin farkında olan annelere.
Ülkemizin meslek sahiplerine sesleniyorum, vatanını seven meslek sahiplerine, kapitalist çevrelerin kendilerine sunduğu avantajları savunarak, sosyal sınıf ayırımı gözeterek okullarda kışkırtmalara girişenlere karşı mücadele veren meslek sahiplerine.
Gençlere sesleniyorum. Şarkı söyleyen, mücadelemize neşe ve ruh katan gençlere. Şilili erkeklere sesleniyorum: emekçilere, köylülere, aydınlara, faşizmin ülkemize el koymasıyla zulme uğrayacak olanlara: Teröristler, sesini yükseltmekle yükümlü olanların sessizlikleri karşısında köprüleri havaya uçurdu, tren raylarını kesti, petrol ve mazot borularını mahvetti.
Tarih onları yargılayacak.
Magallanes Radyosu büyük ihtimalle susturulacak ve durgun sesim size ulaşamayacak: Bu önemli değil. Siz beni duymaya devam edeceksiniz. Her zaman yanı başınızda olacağım. En azından, şerefli ve sadık bir adam olarak hafızalarınızda kalacağım.
Ülkemin emekçileri: Şili'ye ve Şili'nin alın yazısına inanıyorum. Vatan hainliğinin egemenliğini kurduğu bu kara ve acı anın üstesinden başkaları gelecek.
Bilin ki çok yakında, çok daha iyi bir toplum yaratmak üzere özgürce yürüyeceksiniz.
Yaşasın Şili! Yaşasın Şilililer! Yaşasın Emekçiler! Bunlar benim son sözlerim. Fedakarlığımın boşa çıkmayacağına eminim. Bu en azından suçu, korkaklığı ve hainliği cezalandıracak ahlaki bir ders olacaktır. (EA/EK)