Harekete Geçmek İçin Televizyon İzleyiniz!
Özellikle videoyu kullanarak kenarda kalan ve sesi duyulmayanları görünür kılan birçok proje yaratan Halleck, IPS İletişim Vakfı ve Inter Press Service'in BİA² projesi kapsamında düzenlediği Uluslararası Bağımsız Medya Forumu 'na katılacak.
Bu projelerden en önemli ikisi kadın, emek, çevre ve haklar üzerine yoğunlaşan programlar üreten Paper Tiger Television ve uydu üzerinden bu programları ve daha fazlasını yayınlayan Deep Dish.
Paper Tiger ABD'nin dört bir yanından 100'den fazla bağımsız yapımcı ve sanatçının işlerini derleyip yayıyor.
DeeDee Halleck'in Latin Amerika ve Kuzey Amerika üzerine çektiği filmler birçok ödül kazandı; Venedik, Londra gibi önemli film festivallerinde gösterildi. Aynı zamanda Kaliforniya Üniversitesi'nde iletişim üzerine fahri profesör olan Halleck'in alternatif ve bağımsız medya üzerine birçok çalışması da bulunuyor.
Aşağıda DeeDee Halleck'in Brillo dergisinde çıkan söyleşisini yayınlıyoruz. Söyleşinin devamı yarın yine bianet'te olacak.
Neden bize biraz Paper Tiger ve Deep Dish'den bahsederek başlamıyorsunuz?
Paper tiger 1981'de halkın medyaya bakışını yansıtmak üzere hazırlanan haftalık kollektif bir program olarak başladı. Geçtiğimiz 15 yılda 300 kadar program hazırladık ama tekrarlarla birlikte her hafta yayınlandı bu programlar.
Paper Tiger'ın ana fikri, içeriği dolu ama basitçe kotarılabilecek bir televizyon programı yapmaktı. Bunun için çoğu zaman sesi ana akım medyada duyulmayan ama konusunun uzmanı olan insanlara yer verdik.
Ayrıca televizyonun o akıcı görünüşüne de müdahale etmek ve insanların yapım sürecini görmelerini istedik. Elinde kamerayla çekim yapan kameramanı ekrana taşıdık. Şimdi bu her yerde var ama başladığımızda durum böyle değildi.
Bu söylediğin, yani yansıtılan gerçekliği ters çevirmek çok önemli bence. Gördüğümüz olayın herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda gerçekleştiğini, dolayısıyla gerçek olması gerektiği, sanki bunu gerçekleştiren insanlar yokmuş gibi düşünmeyi sorgulamak...
Televizyonun büyüsü. Bu teknoloji sizin sıradan yeteneklerinizin çok ötesinde gibi algılamanız isteniyor. Bu yüzden yaptığımızın şeylerden biri programın bütçesini yayınlayarak insanlara bunun binlerce dolara mal olması gerekmediğini göstermekti. Programı yapmak için harcadığımız metro bileti paralarını oraya koyduk.
Bu aynı zamanda halkın katılımını cesaretlendirmeye çalışmaktı, buna yol açmaktı. Çünkü halk katılımı çok az yararlanılan bir kaynak. Ve daha fazla kullanıldıkça daha güçlü hale geliyor...
Bütün yeni teknolojilere rağmen, toplumsal katılım medya demokrasisi için çok ilginç bir deney hala. Şirketleri kamu yararı için vergilendirmek de ilginç bir deneme. Basitçesi şöyle: Bu işten büyük paralar kazanan şirketleri insanların katılımının yollarını finanse etmeye zorlamak.
Ve Deep Dish?
Paper Tiger'ın ardından insanlar programların kopyalarını istemeye ve onları kendi yerel alanlarında göstermeyi talep etmeye başladı. Böylece bir uydu kiralamanın ne kadara mal olacağını araştırmaya başladık çünkü postayla göndermek pahalıya patlıyordu.
Yani program dağıtımı için uygun fiyatlı bir yöntem bulmaya çalıştık. Uydunun bu kadar ucuz olmasına da çok şaşırdık. İlk yaptığımız dizide sanıyorum ticari bir uyduyu bir saatliğine kiralamak 300-400 dolar gibi bir şey tutuyordu ve bir yükselticiyle Meksika'dan Kanada'ya kadar yayın yapabiliyorduk.
Bence sağcılar bu teknolojiye çok akıllıca kullandı. Ve birçok erkek. Golf ağı gibi şeyler için. Ama ilerici programlara, kadın programlarına ihtiyaç var ve konulara barış ve adalet çerçevesinde bakmalısınız vesaire...
Başlangıçta Paper Tiger programlarını yayınlayacaktık ama sonra düşündük ki onlara özel bir öncelik tanımamıza gerek yok, etrafta bir sürü başka çok güzel program var.
Dolayısıyla şunu yaptık: ülkenin her tarafındaki bağımsız yapımcıları ve yerel yetenekleri kullanarak magazin formatında ve çeşitli konular etrafında -barınma, kadınlar, emek sorunları- programlar ürettik.
Bu kadar fazla insanın bu programları kaydedip tekrar kullanacaklarını ise beklemiyorduk. Geçen yıl Arizona'ya gitmiştim ve oradaki topluluk televizyonu istasyonunda bana "Deep Dish arşivini görmek ister misiniz?" dediler. Bütün seriyi saklamışlardı. 130 kadar program yapmıştık ve hepsi oradaydı.
Programlarında ne zaman bir boşluk olsa hemen eski bir Deep Dish programını araya koyduklarını çünkü programlarını sevdiklerini ve toplumsal katılımı arttırdığını ve özgür ifade gibi hayatlarını verdikleri bir fikri yaydığını anlattılar.
Orada zaten bir yuppie olmak için çalışmazsınız, ancak bu tip fikirlere kendinizi adadıysanız çalışırsınız. Bu alanda birçok müttefikimiz var.(BM/EÜ)