HDK'nin Karadeniz programına katılan milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel bugün Mecliste bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında konuşan Önder, Sinop Belediye Başkanı hakkındaki iddialarını geri aldıklarını söylerken Kürkçü, saldırıları Sinop halkının gerçekleştirmediğini belirterek hükümetin olaylardaki sorumluluğuna dikkat çekti: "Başbakana şunu sormak isterim: Bizlerin milletvekili olduğumuz, Türkiye'nin her yerinde, beğensinler beğenmesinler, konuşma hakkımız olduğunu bunu CHP'ye karşı koz olarak kullanacağı gün mü akıl ediyor?"
Önder: Sinop Belediye Başkanı hakkında iddialarımızı geri alıyoruz
Sinop'ta yaşadıkları saldırının polisin gözetiminde ve müsamahasında gerçekleştiğini söyleyen Önder, Sinop Belediye Başkanı hakkında söyledikleri iddialara konu olan 'Bunlar barış için gelmiyorlar' sözlerini Levent Tüzel ile yerel bir gazetede okuduklarını söyledi:
"Sinop Belediye Başkanı'nın 'Bunlar barış için gelmiyorlar' dediği yazıyı okuduğumuz gazeteyi bulamıyoruz. Kamuoyunun linç kısmını değil, bu polemik kısmını tartışmaması için iddiamızı geri alıyor ve kendisinden özür diliyoruz."
Önder konuşmasında Sinop Belediye Başkanı'nın "Gelişlerinden haberim olsaydı çay içirirdim" sözlerine de değindi: Geziyi düzenleyen yereldeki arkadaşlardan bizim gelişimizle ve yer teminiyle ilgili Sinop Belediye Başkanı'ndan iki kez randevu talep edildiğini ancak bu randevunun kabul edilmediğini, dolayısıyla gelişimizden haberdar olduğunu öğrendik.
Taş atan grupta CHP'liler de vardı
"CHP'li Gerze Belediye Başkanı'nın ise bu randevuyu verdiğini ve 'gelen heyeti refüze etiğini öğrendik. Yereldeki tanıklıklar, Tayfun Ertem isimli CHP Merkez İlçe Yöneticisi'nin bize taş atanların içinde ve bizzat bize taş atan kalabalığı kışkırtan insanlardan birisi olduğunu söylüyor.
"CHP'nin kurumsal olarak bu meseleye sessiz kalışı ve gerek Çorum'da gerek Trakya'da CHP İl Örgütlerinin ve yöneticilerin HDK toplantılarına karşı hasmane tutumu, bize yer tahsisi eden cemevlerini arayıp 'Niye yer veriyorsunuz?' şeklindeki baskılarını biliyoruz. Bize taş atan gurupta CHP'liler de vardı.
"MHP'nin kurumsal ve örgütsel olarak böyle bir işin içinde olmamasıyla birlikte orada MHP'liler de vardı. Bu bir kafatasçı koalisyondu."
Kürkçü: Karşı karşıya kaldığımız şey halkın tepkisi değildi
Programa değerlendirme için ara verdiklerini daha sonra devam edeceklerini söyleyen Ertuğrul Kürkçü ise konuşmasına "Bizim bölgede karşı karşıya kaldığımız şey halkın bir hoşnutsuzluğu ya da halkın bir direnişi değil" değerlendirmesiyle başladı.
"Bize bir protesto yapılması bizce bir problem değil, protesto herkesin hakkı. Ama bir CHP milletvekili kentin öğretmenevinin camlarının aşağıya indirilmesini, 9 saat süren bir abluka içinde insanların hayat haklarının tecavüz altına girmesini, dört milletvekilinin dokunulmazlığına, ifade ve toplantı özgürlüklerine taşla sopayla saldırılmasını protesto olarak kabul edemez.
Karadeniz'in kapısının bize kapatılmasını kabul etmeyiz
"Türkiye'de belli bölgeler kimi insanlar ve kimi siyasetler için kapalı alan mıdır' diye soran Kürkçü konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim hayatımız da Karadeniz'in sonsuz izleri var. Bu kentlerde mücadele ettik, hayatımızın en ağır siyasi deneyimlerini yaşadık. Ömrümüz boyunca gittik, geldik. Şimdi Türkiye'nin yeni konjonktüründe barıştan fayda göremeyecek olduklarını görenler, bir özel harp koalisyonu, bir ırkçı koalisyon, bir linç koalisyonu bize Karadeniz'in kapısını kapatacak. Asla bunu kabul etmeyiz.
"Halkla bizim aramızda bir problem yok ama halkla bizim aramıza bir şiddet perdesi çekilmek istendi. Bu bizim mesajımızı bulandırıyor." (BK/HK)
Fotoğraf: Mahmut Serdar Alakuş - AA