Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Sarıkamış köyünün Dürümlü Mezrası’nda 12 Mayıs’ta HPG'nin kamyonu patlatması sonucu 16 sivilin ölmesine insan hakları örgütlerinden tepki geldi.
Barış Vakfı Genel Sekreteri Hakan Tahmaz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı (TİHV) Şebnem Korur Fincancı, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER kentlerde yaşanan çatışmanın derhal son bulmasını talep etti.
Tahmaz: Olayın nasıl olduğunun önemi yok
Tartışılabilecek, izah edilebilecek bir konu olmadığı çok açık. Savaşla ilgili ilk kurduğumuz cümle şu; çatışmanın sivil alanda çekilmesi. Aylardır talebimiz bu, uluslararası savaş ilkelerinden birisi de budur zaten.
Bunun bedelini devlet ya da örgütün ödetiyor olmasının arasında fark yok. Devletin ceberrut yüzü nedeniyle “terörle mücadele” kapsamında buna dikkat etmediğini, ciddiye almadığını biliyoruz. Ama sık sık PKK de bu tür şeylerden dolayı özeleştiri yapıyor, “yanlış oldu” diyerek izahata çalışıyor. 30 yıl oldu, aynı yanlışların devam etmesi acı veriyor insana. Bunun geçiştirilecek bir yanı yok. Şu anda ilk yapılması gereken PKK ve hükümet cephesinde sivil alanın silahsızlanması. Bu çatışmalar kentlerde sürerse bu tür olaylarla karşı karşıya kalma potansiyelimiz var.
Ankara’daki patlamada da “araç oradan geçiyordu” dendi. Bu olayda da “öyle oldu, şöyle oldu, araca ateş açıldı” demenin hiçbir anlamı yok artık. Kente savaşı taşırsan sonucu sivillerin toplu biçimde ölmesi olur. Çatışmanın kentte sürüyor olmasının kendisi başlı başına felaketin kendisidir.
Türkdoğan: Cenevre Sözleşmesine uyulmalı
Kimden gelirse gelsin, sivillere dönük her türlü yaşam hakkı ihlali doğuracak eylemi kınıyoruz. Bu olayın ne şekilde meydana geldiği tartışmasına girmiyoruz. Şöyle ya böyle oldu, sonuçta yaşamını yitiren siviller var. Cenevre Sözleşmesi’nin maddeleri açıktır. Sivil yerleşim yerleri bombalanamaz, sivillere yönelik saldırı eylemi yapılamaz, sivillere dönük işkence yapılamaz, zorla tahliye yapılamaz.
Silahlı çatışmanın tarafları bu maddelere uymak zorundadır. Türkiye bu sözleşmenin tarafıdır, örgüt de buna uymak zorundadır. Bunu tekrar tekrar hatırlatmak gerekiyor. Çünkü en önemli şey bu.
Fincancı: Şehirlerde çatışma son bulmalı
7 Haziran’dan beri hükümetin yarattığı savaş ortamı en çok da sivil, çocuk, kadın ve yaşlıları vuruyor. Bu saldırı için de söylenecek hiçbir söz yok. Bu savaş ortamının bitirilmesi lazım, bu iradeyi gösterecek olan da hükümettir. Tabii ki burada halkının özgürlüğü adına savaşan bir örgütün kendi halkını öldürmesi kabul edilebilir değil. Barış için şehirlerde devam eden çatışma halinin son bulması, silahların susması gerekiyor. Hızla bağımsız araştırmalar yapılarak sorumluların yargılanması gerekiyor.
MAZLUMDER: Kınıyoruz
Kamyon her ne şekilde patlamış olursa olsun, o kadar patlayıcıyı köyün içinden geçirmek ve insanların yaşam haklarını ihlale sebep olmak sorumluluğundan hiçbir kişi ve örgütü kurtaramaz. Sivil yerleşim alanlarında düzenlediği bombalı saldırılarla şehirlerimizin güvensiz alanlar haline gelmesine ve toplumsal ortamda gerilimin yükselmesine neden olan eylemlerden vazgeçmesi çağrısında bulunduğumuz PKK’ye böylesi bir facia üzerinden sorumluluğunu yeniden hatırlatıyor ve böylesi eylem ve hareketlerin hiçbir toplumsal talep üzerinden meşrulaştırılamayacağını bir kere daha vurguluyoruz. Bir örneğine bu kez Diyarbekir’in Tanışık köyünde maruz kalınan, şiddet ve tedhiş yöntemleriyle sürdürülen, birçok sivil halkın da canına kasteden bu korkunç ve insanlık dışı katliamı yüksek sesle kınıyoruz. (NV)
* Fotoğraf: AA – Diyarbakır / Kaan Bozdoğan