ARTE'nin İstanbul'daki temsilcisi Gülnar Kohne, Aydın Valiliği'ne
başvurarak, Acarlar Beldesi'nde çekim için izin istedi. Valiliğin
onayını alan TV ekibi, Acarlar'a gelerek, kızların evlendirilmesiyle ilgili
çekim yaptı.
Acarlar Beldesi'nde küçük yaşta kızlarla evlendirilen 45 kişi geçtiğimiz aylarda tutuklanmıştı." Anadolu Ajansı, 14. 01.2002
Kaynak :
5 yıldır Türkiye'de serbest gazeteci olarak çalışıyorum; Alman ve İsviçre radyo ve televizyonları için haberler yapıyorum.
Bir Türk kadınıyla evliyim, oğlum da Türk yurttaşı. Alman-Fransız ortak kanalı ARTE adına Türkiye'deki erken evlilikler üzerine 25 dakikalık bir belgesel hazırlıyoruz.
Türk gazeteleri geçtiğimiz haftalarda bu konuyla ilgili pek çok haber yayımladılar. Diyarbakır'da bir kız kaçırma, Tokat'ta 12 yaşında bir intihar, Acarlar beldesindeki skandal gibi...
Biz de, Türk medyasının yaptığı gibi bir haber yapmamız gerektiğini düşündük.
Medeni Yasa'da, evlilik yaşını 15'den 17'ye çıkaran yeni bir değişiklik yapılmadı mı?
Bu, Avrupa standartlarını yakalamak için yapıldı. That was to catch up with european standards. Ne var ki, hayatın bu standartların çok uzağında olduğu çok açık.
Biz bunu ortaya çıkarmak istedik. Eşim Gönül, haberin ilk bölümü için Diyarbakır'a gitti. Gönül, Basın ve Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Valilik'ten gerekli izinleri almasına karşın, polisçe rahatsız edildi.
Nereye gittiyse, polisler de arkasından gitti. Takip edildi, görüştüğü kişiler sorgulandı. Böylece, pek çok insan korktuğu için görüşmeyi kabul etmedi.
Hadi, orası, OHAL bölgesi.
Ama daha önce at arabalarıyla ilgili bir film yaptığım sırada, Burgaz karakolunda geçirdiğim 3 saati gözönünde tutarak, bir daha sorun yaşamak istemedim. Bu yüzden de, Aydın Valiliği'ne ; ne yapmak istediğimizi, İncirliova kaymakamı ve Acarlar Belediye Başkanı ile görüşme talebimizi belirten bir faks gönderme konusunda BYEGM ile aynı görüşteydim.
Oraya vardığımızda, Valilik'te bizimle ilgili özel bir kriz toplantısı yapıldığını öğrendik.
İncirliova Kaymakamlığı'nda, ki o sırada Vali yardımcısı ve Acarlar belediye başkanı da oradaydı, dostça karşılandık.
Yaptığımız röportajda, Kaymakam Acarlar'da, bir problem olarak erken evlilik yaşanmadığını söyledi.
(50 erkek bu nedenle tutuklanmıştı) Sonraki gün Acarlar'da hatta okulda film çekebileceğimiz söylendi.
Bu andan itibaren, otele, lokantaya giderken ve daha önce bu haberi izlemiş olan Ege TV muhabiriyle görüşürken en azından iki polis aracıyla, takip edildik.
Muhabir, cumartesi sabahı karakola götürüldü, iki saat sorgulandı: Sen Aydınlı değil misin? Türkiye hakkında kötü haberler yapan bu yabancılara neden yardım ediyorsun? Vs...
Cuma günü, Türkiye'de yaşadığımı en absürd şey oldu. Beş araçlık bir eskort eşliğinde Acarlar'a gittik. (Yine vali yardımcısı, Kaymakam, belediye başkanı, polis şefi vs. )
Acarlar'da sokaklar boşaltılmıştı. Beldenin Cuma pazarı bizim yüzümüzden iptal edilmişti. Biz boş sokaklarda eskortlarla birlikte dolaştık. Ek olarak, bize yaklaşmaya çalışan kadın ve kızları uzaklaştıran bir ajan provakatör ve düzinelerce seyirci vardı.
Dükkanlar ve kahveler bizim yüzümüzden kapatılmıştı. Hiç kimse bizimle konuşmak istemiyordu. Sanki, önceden hazırlanmış bir tiyatro gibi. Artık okul da bizim için ulaşılmaz olmuştu, dışarıdan bile çekim yapmamıza izin yoktu: 'Öğrenciler psikolojik olarak rahatsız olabilirler.'
Bunun üzerine, biz de dost eskortların çekimini yaptık, yetkililerin arkamızdan nasıl ördek gibi geldiklerini Almanya ve Fransa'da göstereceğiz. Aynı zamanda, sivil polisleri, Ege TV muhabirinin polisin kendisini nasıl taciz ettiğini anlattığı röportajı göstereceğiz.
Vali yardımcısına, sivil polisleri bizim peşimizden çekmesini söylediğimde, böyle bir yetkisi olmadığını söyledi.
En tuhafı ise, onların Acarlar'la ilgili bir yapmaktan ARTE'yi gerçekten alıkoyabileceklerini düşünmüş olmalarıdır. Aslında, ta başından beri Acarlar hikayenin sadece bir parçasıydı.
Ama, yanılıyorlar. Gelecek ay haberi ARTE'de izleyebilirler. Ben, neredeyse her polis ya da bürokratın yabancı gazeteci gördüklerinde yaşadığı bu aptalca paranoyak takıntılardan sahiden çok yoruldum. Hele de yanınızda bir de kamera varsa (yazılı medyada çalışanlar için birçok şey daha kolay olabiliyor) İstanbul dışında kolayca durdurulabiliyorsunuz.
Hukuksuzluktan yoruldum. Herhangi bir polis memuru size istediğini yapabiliyor. Sarı basın kartı ise, daha önce böyle bir şey görmeyen illerde hiçbir işe yaramıyor.