Greenpeace: Nükleer Yasa Tasarısını Reddedin
Greenpeace bugün yaptığı yazılı açıklamada, "Tasarı, hem bugüne kadar defalarca nükleer enerji istemediğini bildiren Türk halkına kulaklarını tıkayan Enerji Bakanı Hilmi Güler'in 21. yüzyılın enerji vizyonundan yoksunluğunu yansıtıyor, hem de hükümetin şimdiye kadar yürütmeye söz verdiği enerji politikalarıyla çelişiyor" dedi.
Tasarıyı reddedin
Hükümetin çağdışı nükleer enerji planlarından bir an önce vazgeçmesini ve tasarıyı geri çekmesini isteyen Greenpeace tüm milletvekilleri yasa tasarısını reddetmeye çağırdı.
Greenpeace, yıllar önce doğal gaz ile yapılan büyük politik hata nükleer enerjiyle tekrarlanmamasını ve enerji ihtiyacını karşılamak için yenilenebilir enerjilerin ve enerji verimliliğinin teşvik edilmesi ile bunlar için yasal bağlayıcılığı olan hedefler konulmasını talep etti.
Tasarının gerekçesi samimiyetten uzak
Greenpeace yasanın gerekçesi olarak verilen iklim değişikliğine karşı CO2 emisyonlarının düşürülmesinin de samimiyetten uzak olduğunu ifade etti.
"Bu hükümet şimdiye kadar iklim değişikliğiyle mücadele için tek bir etkili adım atmamışken, hiçbir hedefi yokken ve emisyonların artış hızıyla Türkiye (yüzde 72) BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Ek 1 ülkeleri içinde ilk sırada yer alırken hükümetin sadece nükleer enerji yasasıyla CO2 emisyonlarını hatırlaması gerçekçi değildir. Kaldı ki BM İDÇS'nde iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer enerji bir opsiyon olarak verilmemiştir."
Greenpeace'in tasarının eleştiri getirdiği maddeleriyse şöyle:
* Tasarı 3. maddesiyle, nükleer enerjiye alım garantisi vererek, nükleer enerjiye karşı olan Türk halkına 15 yıl süreyle zorla nükleer elektrik satmayı öngörüyor. Bakanlar Kurulu 7. madde ile, teşvik verme yetkisini kullanırken, vergilerimiz de bu pahalı enerji için kullanılacak. Kısacası bu tasarıyla Türk halkına hem pahalı elektriğin faturası çıkarılacak, hem de vergilerimiz istemediğimiz bir kaynağa aktarılacak.
* Tasarının 6. Maddesi ise Kamu-Özel Sektör ortaklığının önünü açıyor. Bu gerçekleştirilirse yatırım maliyetleri 5 milyar ABD Dolarına varacak tek bir santralin tüm finansal yükü yine devletin üzerine atılırken özel sektörün kar etmesi sağlanabilir. Bu yine devlete ödediğimiz vergilerin boşa akıtılması anlamına gelir. Ayrıca madde, bu hükümet döneminde çıkarılmış enerji yasasıyla çelişmektedir. Hükümet devletin enerji alanına yatırım yapmasını veya teşvik vermesini istiyorsa bu ancak en az çevresel maliyeti olan rüzgar, güneş, jeotermal ve küçük hidro gibi yenilenebilir kaynaklara olabilir.
* Tasarıda geçici madde 1 ile TAEK'e bu alanda yeteri kadar bilgi ve deneyimi olmadığı halde yetkisi dışında inanılmaz sorumluluklar veriliyor. Bu aceleciliğin nelere mal olabileceğini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok.
* Ayrıca kaza olması durumunda şirketin 3. kişilere yükümlülüklerinin yani Türk Halkına olan yükümlülüklerinin Paris Sözleşmesi'ne göre sınırlandırılması kesinlikle yeterli değildir. Bilindiği gibi Paris Sözleşmesi bu yükümlülüğü 700 milyon Avro olarak belirlemiştir. Devletin yükümlülüğü ise 500 milyon Avro'dur. Çernobil kazasının şu ana kadarki ekonomik bedelinin yaklaşık 300 milyar Avro'ya denk olduğu gerçeğinden yola çıkarsak bu rakamın devede kulak kaldığını görürüz. Bu nedenle bu tasarının 6. maddesinin 4. bendi Türk halkını böylesi bir kazaya karşı ekonomik anlamda korumaktan oldukça uzaktır. (KÖ)