Farklı Düşüncelere Tahammülsüzlük Sürüyor
Siyasi partiler ve STK'lar, hükümet sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Şükrü Elekdağ 'ın Meclis kürsüsünden konferansı düzenleyen akademisyenleri hedef gösteren açıklamalarda bulunmalarının, resmi ideoloji dışında farklı düşüncelere olan tahammülsüzlüğü ve Türkiye'de düşünce özgürlüğü konusunda mesafe alınmadığını bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladılar.
Hükümetten ve ana muhalefet partisinden gelen açıklamaların, her iki partinin de özgürlüklere ve bilime bakışını açıkça ortaya koyduğunu belirten siyasi partiler ve STK'lar, tek bir teze yer verildiği iddialarının inandırıcılıktan yoksun olduğunu söylediler.
İHD: "Baskı şiddet ve yok sayma kültürü"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş, "Özgürlükleri istedikleri gibi yorumlayıp, sadece izin verdikleri ölçüde kullandırmak isteyen; bunun dışına çıkanları vatan haini ilan edip, hedef gösterme alışkanlığındaki siyaset ve yönetim anlayışı bu kez de üniversitelerin düzenlemek istedikleri bir toplantı için kendini gösterdi" dedi.
Dün Meclis'te hükümet ve ana muhalefet adına yapılan konuşmaların, "Türkiye'nin özgürlükler düzeyini de ortaya koyduğunu" ifade eden Alataş şöyle devam etti:
"Farklı ya da aykırı düşüncelerin açıklanması neredeyse vatan hainliği olarak nitelendirilip, konferans düzenleyicileri hedef gösterildi. Çiçek'in sözleri aslında hükümetin özgürlüklere bakışını da ifade ediyordu".
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'nün tavrını da, "Türkiye'nin niçin bir türlü tam olarak özgürleşemediğinin göstergesi" olarak nitelendiren Alataş, "Bilim özgürlüğüne, tartışma ve düşünce özgürlüğüne sahip çıkamayan ve en küçük bir tepkide geri adım atan üniversitelerimiz, bu olay vesilesi ile kendilerini bir kez daha sorgulamalıdırlar" dedi.
ÖDP: "Demokrasi buraya kadar!"
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu, "Konferansın ertelenmesi Türkiye'de düşünce özgürlüğü konusunda çok fazla mesafe alınmadığını bir kez daha gözler önüne serdi" dedi.
Ermeni meselesine resmi ideolojiden farklı şekilde bakan akademisyenlerin bilimsel bir toplantı düzenlemelerinin milliyetçi çevrelerde tahammülsüzlük yarattığını ifade eden Kozanoğlu, "Hükümet bu tahammülsüzlük karşısında farklı görüşlerin tartışılmasını demokratik değerler adına güvence altına alacağına linç söylemine katılarak toplantıyı düzenleyenleri 'vatana ihanet'le itham etmiştir" diye konuştu.
"Fikirlerin özgürce tartışıldığı, kendinden farklı düşüncelerin dile getirildiği akademik toplantılara dahi tahammül edemeyen bir iktidardan ülkenin kangrenleşmiş sorunlarına çözümler beklemek en hafif deyimle safdillik olacaktır. Bu tutum ayrıca Tayyip Erdoğan'ın Ermenistan ile ortak bir tarihçiler komisyonu kurulması önerisinin ne kadar samimiyetten uzak olduğunu da göstermiştir".
SDP: "Örgüt binalarımız Ermeni sorununu tartışmak isteyenlere açık"
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali, bütün örgüt binalarının, Ermeni sorununu tartışmak isteyen aydınlara, tarihçilere ve akademisyenlere açık olduğunu söyledi.
Koçali, "Tarihçilerin ve uzmanların tartışacağı Ermeni sorunu ile ilgili konferansın yapılmasını engelleyen AKP ve CHP'li şövenistler, Ermenistan'a yazdıkları 'sorunu tarihçiler tartışsın' diyen mektubu yırtıp atmış bulunuyorlar" dedi.
"AKP yönetimi ile onun dindar tabanını karşı karşıya getiren, hükümet içinde Adalet Bakanı'nın başını çektiği, hükümet dışında ise Baykalların, Elekdağların öncülük ettiği, tertip ve provokasyonlar karşısında Tayyip Erdoğan bindiği dalı kesiyor".
Tarih Vakfı: "Tek tez iddiası inandırıcılıktan yoksun"
Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Silier, konferansın iptalinin, Türkiye'nin demokrasi sınavında ağır bir başarısızlığa uğraması anlamını taşıdığını belirterek, "Ermeni sorununun çeşitli yönleri açısından birbirinden farklı değerlendirmelere sahip bulunan, ancak konuya 'milli propaganda' açısından değil, tarih ve sosyal bilimler disiplininin çeşitli uzmanlık alanları açısından yaklaşan bir grup aydınımızın bir üniversite içinde kendi aralarında tartışmalarını Türkiye'nin egemen kadroları kaldıramamıştır" dedi.
Silier, Boğaziçi Üniversitesi'ne yönelik ve üniversite kavramının özüne aykırı düşen kaba hakaret ve tehditlerin hükümet sözcüsü tarafından dile getirilmiş olmasını, "yalnızca bilim kurumlarımıza ve akademik özgürlüklere karşı kabul edilmez bir tutum olmayıp, hükümetin kendi programına ve hem ulusal, hem de uluslararası taahhütlerine ters düşen, entelektüel yaşamımız bakımından dehşet verici bir gelişme" olarak değerlendirdi.
Konferansta sadece tek bir teze yer verildiği iddialarının inandırıcılıktan yoksun olduğunu ifade eden Silier özetle şunları söyledi:
"Bilimsel toplantılar münazara platformları değildir. Ermeni Sorunu'na ilişkin tek tartışma konusu da 1915 tehcirinin nasıl adlandırılacağı değildir.
Bugüne kadar yarattıkları tabularla, sosyal bilimler ve tarih alanında çoğulcu tartışma olanaklarını, dolayısıyla bilimsel çalışma ortamını yok etmeye, üniversitelerimizi dünya taşrasının meslek mekteplerine dönüştürmeye çalışanların, bu konferansta sadece tek bir teze yer verildiği, farklı görüşlere tahammülsüzlük gösterildiği iddiaları inandırıcılıktan yoksundur". (KÖ/EÜ)