Tutuklu ailelerinin bir bölümünün oluşturduğu Özgür TAYAD(Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği) Mersin Şubesi mensupları, "Hayata Dönüş Operasyonu"nun ardından F-tipi cezaevlerine yerleştirilen mahkûmların çok kötü koşullarda yaşadığını belirterek, durumun bir an önce düzeltilmesini istedi.
Cuma günü İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi'nde toplanan "Özgür TAYAD" üyesi aileler adına basına açıklamada bulunan Sevtap Türkmen, yakınlarıyla yaptıkları görüşmelerde edindikleri izlenimleri anlattı.
Çocuklarıyla operasyondan 10 gün sonra görüşebildiklerini belirten Sevtap Türkmen, mahkûmların elbiselerinin üzerlerinden alındığını, cezaevlerinde sıcak su bulunmadığını ve kaloriferlerin yanmadığını söyledi. Ölüm orucu ve açlık grevindeki mahkumların eker ve tuz gibi gereksinimlerinin karşılanmadığını da öne süren Türkmen, zorla sayıma çıkarılmak istenen tutuklulara günde iki kez işkence yapıldığını da iddia etti.
Türkmen, yarım saatlik görüşmelerde, gardiyanların konuşmalara engel olduğunu belirtti ve Adalet Bakanlığı yetkililerinin, "mahkûmların tüm gereksinimlerinin karşılandığı"nı söyleyerek kamuoyunu yanılttıklarını ve mahkûmları yalnızlaştırdıklarını ileri sürdü.
Ölüm sınırında olan mahkûmların ölümünden Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ü sorumlu tutacaklarını belirten Özgür TAYAD sözcüsü Sevtap Türkmen, kamuoyunu uygulamalar karşısında sesini yükseltmeye çağırdı.
Mersin'deki basın açıklamasıyla aynı saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Tüm Bel-Sen Milas Temsilciliği de F-Tipi Cezaevlerinin kapatılmasını istedi.
Tüm-Bel Sen Milas Temsilciliği adına Belediye Salonu'unda konuşan Gürsel Tekin bu konuda ülkede yaşanmakta olan kaosa dikkat çekti. Bir yandan adli hükümlülere af tartışmaları sürerken, öte yandan siyasal hükümlülerin F-tipi cezaevlerinde tecrit edilmeye çalışıldığını belirten Tekin, konuyla ilgili olarak diğer kamu emekçileri sendikalarıyla birlikte topladıkları 3000 imzayı Adalet Bakanlığı, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı'na göndereceklerini belirtti ve herkesi konuya duyarlı olmaya çağırdı.
Üç bin Milaslının imzaladığı "mahkumu koğuş yaşamından alarak, onu tek başına yaşamaya mahkum eden/etmek isteyen anlayış"a karşı açıklamada şöyle deniyor:
"Kişi tutuklu ve mahkum da olsa, insan hak ve hukukuna, onuruna sahip olmalı, onun bu haklarına saygı gösterilmelidir. Bizler, devletin mahkum ve tutuklusuna da sahip çıkması gerektiği inancı içindeyiz. F-Tipi cezaevlerinin uygulamaya konulmamasını, cezaevlerindeki yaşam koşullarının çağdaş yorumlamalar doğrultusunda iyileştirilmesini istiyor ve devletin, cezaevinde yaşayanın hak ve hukukuna da saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz."
(2001/01/KG/CE/EK/NU)