Haberin Kürtçesi için tıklayın
Mahir Karabey ve Eyüp Karabey kardeşler, 21 yıl önce bugün Hakkari, Çukurca’da zorla gözaltına alındı ve işkenceyle öldürüldü.
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nin Zorla Kaybedilenler Veritabanı’nda yer alan bilgilere göre, Mahir Karabey ve Eyüp Karabey, 26 Aralık 1995’te Hakkari’nin Çukurça ilçe merkezinde bir kahvehanede arkadaşlarıyla birlikte oturuyordu.
Gece saatlerinde arkadaşları Arafat Tek ve Mehmet Ertunç’la beraber kahvehaneden ayrılarak, evlerine gitmek üzere yola çıktılar. Evlerine yakın bir mesafeye geldiklerinde 21 plakalı (Diyarbakır) beyaz renkli Toros marka bir otomobil yollarını kesti.
Aracın içinden dört sivil giyimli kişi [Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (Yakay-Der) kayıtlarına göre iki kişi] çıkarak kimlik kontrolü yaptıktan sonra Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’i zorla arabaya bindirdi ve oradan uzaklaştı.
Olaya Arafat Tek ve Mehmet Ertunç şahit oldu.
Aynı akşam Arafat Tek ve Mehmet Ertunç da Çukurca Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı ve ertesi gün serbest bırakıldı.
“Karakola götürüp ifade alacağız dediler”
Baba Recep Karabey’in beyanlarına, Uluslararası Af Örgütü’nün 1 Mart 1996 tarihli eylem çağrısına ve Yakay-Der) kayıtlarında, olay şöyle anlatıldı:
Arafat Tek ve Mehmet Ertunç, araçtan inen dört kişinin Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’i ifadelerini almak için karakola götüreceklerini ve ardından serbest bırakacaklarını söyledi.
Oğullarının götürüldüğü haberini alan Recep Karabey, hemen Çukurca İlçe jandarma Komutanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Kaymakamlığına başvurarak durumları hakkında bilgi almak istedi.
Ancak Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’in gözaltına alınmamış olduğu cevabını aldı.
Recep Karabey oğullarının akıbetini öğrenmek için araştırmalarına devam ettiyse de iki ay boyunca herhangi bir bilgiye ulaşamadı.
Otopside işkence izleri tespit edildi
Mahir Karabey ve Eyüp Karabey’in bedenleri, 26 Şubat 1996’da, Çukurca ilçesine bağlı Tabur Komutanlığının 1 km yakınındaki Narlı köyünün Değirmen mevkiinde bir köylü tarafından, ağızlarına bez parçaları doldurulmuş ve kumda gömülü şekilde bulundu.
Yapılan otopsi sonucunda yoğun işkence görmüş oldukları tespit edildi. Kol ve bacakları kırılmış, vücutlarında yanık izleri tespit edilmiş, bilekleri kesilmiş ve çelik telle boğularak öldürülmüşlerdi.
Yakay-Der kayıtlarına göre, ailesi, “Mahir Karabey’in daha önceden örgüte katıldıktan sonra pişman olup kaçtığını, teslim olup Pişmanlık Yasası’ndan yararlandığını ve gözaltına alınıp kısa sürede serbest bırakıldığını” belirtiyor.
Ailesi, Eyüp Karabey’in de sürekli yakalanıp işkenceye tabi tutulmasından dolayı dayanamayıp Kuzey Irak’ın Duhok şehrine kaçtığını ve dört yıl burada yaşadığını, sonra pişman olup geri döndüğünü, gözaltına alınıp bir süre sonra serbest bırakıldığını 8–9 ay sonra da bu olayın yaşandığını anlattı.
Hafıza Merkezi, dönemin politik sorumlularını şöyle sıraladı:
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Adalet Bakanı Firuz Çilingiroğlu, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, Emniyet Genel Müdürü A. Cemil Serhadlı, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal. (AS)