Muş'un Bulanık ilçesinde 18 yaşındaki Evrim Demir, Diyarbakır 5 No.'lu Cezaevi'nde 14 Temmuz 1982'de başlatılan ölüm orucunun yıl dönümünde kendini yaktı.
Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek, 14 Temmuz 1982'de Diyarbakır Cezaevinde yaşanan zulmü protesto etmek için başlattıkları ölüm orucunda hayatını kaybetmişti.
Taraf'ın haberine göre, Demir'in ağabeyinin dağda olduğu, amcasının cesedinin ise üç ay önce toplu mezardan çıktığı belirtildi. Haberde, Demir'in geçen yıl liseyi birincilikle bitirdiği, avukat olmak istediği ve üniversiyeti kazanmasına kesin gözüyle bakıldığı belirtildi.
"Savaşın esirinden kurtulmuş bir dünya..."
Demir, ölmeden önce günlüğüne yazdığı mektupta şöyle diyor:
"Tüm Türkiye halklarına savaşın esirinden kurtulmuş kan olmadığı bir dünya diliyorum.
Biz kardeşiz ama 'Haklarınız yok, Kürt sorunu yoktur' denilirse biz de tüm gücümüzle bu hakları savunuruz ve isteriz. Bütün zorluklara rağmen 36 milletvekili seçildi fakat bir milletvekilimiz düşürüldü. Benim sesim hukuk adı altında susturuluyor. Böyle hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz. Hatip Dicle ve diğer tutuklu vekillerimiz onurumuzdur.
Biz Kürtçe söyleyip oynamak değil, statü istiyoruz. Biz kendi kendimizi yönetmek hakkını istiyoruz."
Demir, günlüğünde yazdığı son notta, "Bu eylemle barışını sesi olmak istiyorum" diyerek Diyarbakır'da geçen yıl 15 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının yıldönümünde kendisini yakan Mustafa Malçok'un yanına gömülmek istediğini söyledi. (NV/ŞA)