Fotoğraf:Evrim Kepenek/bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Koronavirüs pandemisi ile birlikte olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte yayınlanan verilere göre erkek şiddetinin arttığını görüyoruz. Bunu önlemek adına 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi en hızlı şekilde uygulanmalı.
Avukat Tuba Torun, bütüncül politikalarla hareket ederek erkek şiddetini önlemek adına yazılı olanın ötesine geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
bianet Erkek Şiddeti Çetelesi nisan ayı verilerine göre, erkekler en az 17 kadını öldürdü ve en az 19 kadının ölümü de basına şüpheli olarak yansıdı. Bunlar karşısında yapılması gereken şey her zaman söylendiği gibi 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin tamamen ve etkin bir şekilde uygulanması.
"Cezada indirim yapılmamalı"
Avukat Tuba Torun, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik tehditleri ve İnfaz Paketi sonrası artan erkek şiddetini bianet’e değerlendirdi.
Torun, İstanbul Sözleşmesi’nin dört ilke çerçevesinde (Önleme, Koruma, Soruşturma/Kovuşturma, Bütüncül Politikalarla Hareket Etme) yapılması gerekenleri tek tek ve en açık şekilde sıraladığını belirtiyor. Torun şunları söylüyor:
"Örneğin toplumsal cinsiyet eğitimi ilkokul düzeyinden başlayarak zorunlu müfredata alınmalı. Bir yandan bu konuda sağlıklı veri analizi yapılabilmesi ve şiddetin kontrol altına alınabilmesi için veriler detaylı şekilde tutulmalı ve kamuya açılması sağlanmalı. Şiddet faillerine verilen cezalarda indirim yapmamalı.
"Şiddet mağduru ile faili arabuluculuk adı altında aynı masaya oturtmamalı. Sığınma evlerinin kapasitesini artırmalı ve şartlarını iyileştirmeli, şiddet tehdidi altındaki kişinin en üst düzeyde korunması sağlanmalı. İşte bunlar İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya başlamış olmak demektir. Erkek şiddetini önlemek için yazılı olanın da ötesine geçmek gerekiyor."
“6284 No'lu yasa kadınların cansimidi"
Torun, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın ise bir nevi İstanbul Sözleşmesi’nin içinden süzülerek hazırlanmış kısa ve pratik bir yasa olduğunu belirtiyor.
Torun, şiddete maruz bırakılan veya şiddet tehlikesi içerisindeki bir kişinin, mülki idare makamlarından (valilik, kaymakamlık), kolluk makamlarından (karakol, jandarma) ve adli makamlardan (aile mahkemeleri, savcılık) 6284 Sayılı Kanun’a göre koruma kararı talep edebileceğinin altını çiziyor.
Bu karar, 24 saat içerisinde, delil ve belge aranmaksızın veriliyor. Ancak mülki makamların ve adli makamların verebileceği karar içerikleri farklı olabiliyor. Bu anlamda, adli makamların daha geniş çerçevede karar verebildiğini belirtmek gerekiyor.
İnfaz değişikliği, İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı
Torun, son infaz değişikliğinin yalnız kadının insan haklarını değil, insan haklarını savunan herkes adına düş kırıklığı olduğunu söylüyor ve son olarak şunları söylüyor:
“Kendileri infaz değişikliği diyor, biz ‘kısmi özel af’ diyoruz. Yasadaki tanımı özel af çünkü. Özel affa ilişkin bir yasa değişikliğinin gerçekleşmesi için Meclis’in 3/5 çoğunluğu gerekir. İktidar, bu çoğunluğu sağlamakla uğraşmamak adına ‘infaz değişikliği’ demeyi tercih etti. Muhalefet, hem bu bahsettiğimiz usul hem de esas bakımından bu yasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götürecek. Fakat pratikte, suçlular salındıktan sonra neye yarar, orası tartışılır." (SA/EMK)