Türkiye Psikiyatri Derneği devletin ilgili birimleri, tüm üniversite ve eğitim kurumlarıyla medya ve sivil toplum örgütlerini kadına yönelik şiddetin önlenmesi için eylem planı hazırlamaya, gerekli tüm adımları hızla atmaya ve önlemleri yaşama geçirmeye çağırıyor.
Doç. Dr. Ayşe Devrim Başterzi Merkez Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklamada cinayetlerin önlenmesi için örgüt olarak her türlü çalışmaya gönüllü olduklarını duyurdu.
Başterzi son on günde sekiz kadının öldürüldüğüne dikkat çekiyor, elektronik kelepçe ve benzeri uygulamalarla kadınların güvenliğini sağlayacak yasal düzenlemeleri sevindirici ama yetersiz buluyor.
Talep ve tespitler
* Aylık ve yıllık kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri verileri yayınlanmalı: Veriler yorumlanmalı, risk grupları ve şiddeti kışkırtan toplumsal etkenler belirlenerek önleyici çalışmalar etkin kılınmalıdır.
* Kadınların katilleri çoğunlukla aile üyeleridir: Ailedeki şiddet üreten ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarla kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran zihinsel altyapıyı irdelenmeldir.
* Ekonomik şiddet ve fiziksel şiddet sarmalı: Birbirini besleyen bu iki şiddetidurdurabilmek için kadınların eğitim almasını ve çalışma hayatına etkin biçimde katılmasını arttıran, özendiren politik müdahaleler çoğaltılmalıdır.
* Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını gidermek: Her düzeyde toplumsal cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmaya yönelik eğitim programları düzenlenmeli, medyanın bu konudaki farkındalığı artırılmalıdır. Anaokulundan başlayarak toplumsal cinsiyet ve kadın sorunlarına duyarlı eğitim programları desteklenmeli, ders araçları buna uygun hazırlanmalıdır.
* Aynen sigarayla mücadele gibi: Televizyon dizileri ve medyada cinsiyet ayrımcılığı ve şiddetin her türlüsünün, özellikle kadına yönelik şiddetin özendirilmesine karşı mücadele ve müdahale edilmelidir. Sigara kullanımına karşı yürütülen kampanyalar kadına yönelik şiddet içinde geçerli kılınmalı, şiddetin olağan bir insanlık hali gibi gösterilmesi önlenmelidir. .
* ''Namus cinayetleri'' yargısız infaz kabul edilmelidir: Kadına yönelik şiddet davalarında uygulanan 'haksız tahrik indirimleri' derhal kaldırılmalıdır.
* Kadın sorunu aile sorunu değildir: Dünyanın birçok ülkesinde Kadın Bakanlığı vardır. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adlandırılması üzücü bir gelişmedir. Bu anlayış kadının erişkin bağımsız bir kişi olduğu gerçeğini yok sayıyor, kadını ikincilleştiriyor.
* Sığınma evlerinin sayıları halen çok yetersizdir: Yerel yönetimler ve uluslararası sözleşmelerle vaat ettiği devlet sığınma evlerinin açılması için etkin ve hızlı çalışılmalıdır. "Kadın Dostu Şehirler" yaşama geçirilmeli ve desteklenmelidir.