Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi ve “Erdoğan üç gün sussa ülkeye huzur gelir” dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında taşeronluk sistemine, ifade özgürlüğü önündeki engellemelere, gerilim siyasetine yüklenirken, Başbakan Erdoğan’ın Soma’daki tavırlarını da eleştirdi.
Taşeronluğa son
“Taşeron işçilik döneminin bitmesi lazım. TBMM binası dahil bütün kamu kurumlarında taşeron işçi çalıştırılıyor.
“Sadece 2 milyon taşeron işçinin değil Türkiye’deki bütün işçilerin sorunlarını çözmeye talibiz. Emeklinin sorunlarını, çiftçinin sorunlarını çözmeye kararlıyız.
“Ben isterdim ki TEKEL işçileri Kızılay’da dövüldüğü zaman Türkiye’nin bütün işçileri Ankara’da, Soma’da 301 işçi hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun.
TOMA’ya molotof atan polis
“Yüzü maskeli elinde silah olayları çıkaranlar kimse bunlar bunları çıkarsınlar. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA’ya molotof atan polisleri gördük.
“Şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler? Hükümetin bir an önce bunu çıkarması lazım.
Ampulün icadı
“Başbakan Soma’ya gidiyor; sanki miting meydanı gibi kürsüyü koyuyor, başlıyor konuşmaya. Madenciliğin fıtratında doğasında böyle ölümler var diyor ve 1860’ın İngiltere’sinden örnek veriyor.
“1860’da Abdülmecit tahtta ve ampul icat edilmemiş. Sen nasıl bu örneği verirsin. Bundan sonra Soma ayağa kalıyor. Efelenerek vatandaşın üzerine yürüyor. Yuh çekersen tokadı yersin diyor.
“Yahudi dölü diye hakaret ediyor, sonra markete sığınıyor; markette bir vatandaşı tokatlıyor. İlk kez bir ülkenin başbakanı kendi vatandaşını tokatlıyor.
Koltuk
“Toplumu bölüyor, renklere tahammül edemiyor. Senin defolup gitmen lazım. Devlet akılla, sabırla yönetilir.
“Geldiğimiz noktada herkes birbirine kuşkuyla bakıyor. Bütün bunları koltuğunu korumak için bilinçli yapıyor. İnsanlar farklı renklere saygı göstermek isterken, o ısrarla ayrışın diyor.
“Bakın Erdoğan Almanya’ya gitti. Merkel ’Sorumluluk bilinciyle hassas davranacağını bekliyorum’ diyor. Diplomatik bir dille en ağır uyarıdır. Neden? Erdoğan’ın kendisini yönetmeyi beceremediğini, kontrolü kaçırdığını o da çok iyi biliyor.
“Almanya’nın iç barışını bozmasınlar diyor. Sen kavgaya gelirsin diyor, umarım bunu yapmazsın diyor.
Diktatörlük kriterleri
“Diktatörlüğün psikolojisi kitabında dört kriterden söz edilir: ‘Şehir meydanı testi’, ‘Azınlık hakları testi’, ‘Bağımsız yargı testi’, ‘İktidar-seçim sandığı testi’.
“Şehir meydanı testinde şunu diyor ‘Bir yurttaş yaşadığı şehrin meydanına çıkıp tutuklanma korkusu olmadan özgürce konuşabilir mi? Konuşursa demokrasi, konuşamazsa diktatörlük var diyor. Özgürce meydanlara çıkıp konuşabiliyor musunuz?
“İkincisi iktidarı seçim sandığında gönderme testi. Bizde seçim var, oylarımızı kullanıyoruz. Ama iki temel sorun yaşıyoruz. Birincisi bir başka diktatörün getirdiği yüzde 10 seçim barajı için 'Ben de onunla aynı fikirdeyim’ diyor. İkincisi de her seçim sonrası ortaya çıkan şaibeler.
“Üçüncüsü azınlıklar. Azınlıkta kalanların haklarının korunması demokrasinin olmazsa olmasıdır.
”Dördüncüsü de bağımsız yargı testi. ‘Yasama yargı ayak bağıdır’ demedi mi? Sen diktatörsün diyorum, ben diktatör değilim diyor. O zaman nesin? Diktatör bozuntususun.” (EKN)
* Fotoğraf: Dilek Mermer (AA)