Erdoğan Kıbrıslı Köşe Yazarlarını da Kızdırdı
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Kıbrıs için söylediği, "Türkiye'ye karşı böyle bir eyleme hakları yok. 'Türkiye buradan çek git' diyor. Sen kimsin be adam!" sözlerine KKTC'deki köşe yazarlarından da tepki geldi.
"Kimse 'beslemeler' demedi bize"
Şener Levent (Afrika): Tarihimizdeki en ağır hakaretleri bize yapan TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. Ne Turgut Özal'dan, ne Bülent Ecevit'ten, ne de başka birinden duymadık bunları şimdiye kadar. Kimse 'beslemeler' demedi bize... Erdoğan'dan başka.
Bu kadar pervasız yalan da söylemedi. En düşük maaş on bin lira demedi. "Orada şehidim var, gazim var" diyerek Kıbrıslıtürk şehit ve gazilerini sıfırla çarpmadı... Kimse bize "Sen kimsin be adam" gibi aşağılayıcı bir tarzda soru sormadı.
Türkiye'de herkesi hizaya getirdiği gibi, Kıbrıs'ta da bunu başaracağını sanıyor Erdoğan... Adam yerine bile koymadığı Kıbrıslılara hükmedememek onun sindirebileceği bir şey değil...
"Zoraki bir beslemelik ancak "çalma" ile mümkün olur"
Cenk Mutluyakalı (Yeni Düzen): Böyle bir ülkeye "besleme" demek Kıbrıs'ın tarihini bilmemekle, görmezden gelmekle veya örtbas etmek istemekle açıklanabileceği kanaatindeyim; zira bu açıklama ile Kuzey Kıbrıs'ta Türkiye'nin aidiyetinin eğreti durduğunun altı bir kez daha çizilmiştir. Zoraki bir beslemelik ancak "çalma" ile mümkün olabilir ki kendi imzası ile kurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti'nden cumhuriyetin kuruluş tarihi olan 16 Ağustos'ta misilleme yaparcasına topraklarının bir parçasını alı koymuş; her ağzını açıp da bu durumu sorgulamaya kalkan Kıbrıslı Türk'e, tabiri caizse ağzından burnundan para tıkıştırarak konuşmasının önü kestirilmiştir.
Yıllarca para ile satın alabildikleri binlerce kişiden ümitlenerek gün gelip herkesin dilsizleştiği bir halk yaratacaklarını umdular, öyle görünüyor ki Erdoğan bu dönemin kendi saltanatına denk gelmeyeceğini anlamasından duyduğu öfkeyi kusmuş bulunmaktadır.
“Yardımlara ihanet olarak değerlendirdi”
Reşat Akar (Kıbrıs Gazetesi): Türkiye’nin Başbakanı, KKTC’den yükselen tepkileri, bunca yıllık maddi manevi yardımlara bir nevi ihanet şeklinde değerlendiriyor... Yüksek Mahkeme Başkanı, yargının ‘çökme noktasına geldiğini’ açıklıyor... Barolar Birliği, yargıda grevi yasaklayan Anayasa’nın ayaklar altına alındığını vurguluyor ve yetkilileri uyarıyor... Peki tüm bunlar karşısında hükümet ile parlamento ne yapıyor?
İster çözüm olsun, isterse Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘yama olacak’ noktaya getirilsin... Kendi yargı organlarımıza, kendi polisimize her zaman için ihtiyaç vardır... Hassasiyetle korunması gereken makamları, yerlerde süründürme politikası yanlıştır... Devletin geleceğini bertaraf edecek kadar tehlikelidir!..
"Hesaba mı çekileceğiz?"
Doç. Dr. Mehmet Çağlar (Yeni Düzen): Anlaşmaya yanaşmayan Rum tarafı ve onların içlerindeki anlaşmamak adına sistematik olarak yürüttükleri kararlı 'Hayır!' saplantısı, ulusal ve özellikle uluslararası platformda salt dile getirilip asla tam anlamıyla ve kesin yaptırımlarla durdurulamazken... Biz mi hesaba çekileceğiz? Üstelik kendi içişlerimizle ilgili sorunlar hakkında, ekonomik dayatmalar ve antidemokratik uygulamalardaki pesimist ve baskıcı yapıya direnmek için izin mi alacağız?
Ne dememiz bekleniyordu ben kendi adıma anlayabilmiş değilim. Türkiye halkı, IMF'ye direnirken, daha birkaç gün önce basında yer alan adıyla "Torba Yasaya Hayır" diye yürürken, geçen yıl Tekel İşçilerinin haklı mücadelesi içinde... Bilinen ve yasal prosedürler dışında Türkiye halkı başka hangi ülkeden veya ülkelerden izin almak gereği duydu da bizden şimdi böyle bir şey bekleniyor? En azından bu hissettiriliyor?
"Kıbrıslı kimliğine sahip çıkıyor"
Tamer Öncül (Yeni Düzen): Kim ne derse desin; 28 Ocak'taki mitingin yığınsallığını sağlayan ana unsur, Kıbrıs insanın kimlik ve kültürüne sahip çıkma çabasıydı... O gün, Girne Kapısı Meydanı'nda toplananların gözlerindeki parıltı; pankartlara yazılan "alaycı" ifadeler karşısındaki coşku; insanların uzun yıllar görmediği bir yakınını karşılar gibi birbirlerini karşılaması, bunun açık göstergesiydi... Farklı nedenlerle oraya gidenler bile, o "insan" kokan havaya kapılmaktan alamadılar kendilerini... Siz, (faşist kimliklerini örtülemeyi beceremeyen sözde demokrat) kimi sendikacı, politikacı ve köşe yazarlarının kendilerinden farklı düşünenleri (aşırı uç /ajan provokatör diye) karalamalarına fazla kulak asmayın... Kıbrıs insanı, öfkesini ironiyle (karşısındakiyle dalga geçerek) yatıştırır.... (AS/EK)