Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada Mısır’daki darbenin arkasında İsrail’in olduğunu iddia etti ve ekledi:
"Elimizde belgesi var, 2011 seçimleri öncesinde Fransa'da yapılan bir oturumda, Adalet Bakanıyla, Fransa'dan bir entelektüel, o da Yahudi, aynen şu ifadeyi kullanıyorlar: 'Mısır'da Müslüman Kardeşler seçimi kazansa da onlar kazanamayacaktır, çünkü demokrasi sandık değildir. Aynı uygulama o. O zaman Batı demokraside bir defa tanımı yakalaması lazım, öğrenmesi lazım."
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigal Palmor ise Erdoğan’ın iddiasına ilişkin Associated Press haber ajansına yaptığı açıklamada, “Bu üzerine yorum yapmaya değmeyecek o açıklamalardan biri" dedi.
Hürriyet'in haberine göre, 2 Haziran 2011 tarihli bu panelde, Fransız düşünür Bernard Henri-Levy ve İsrail'in şu anki Adalet Bakanı Tzipi Livni görülüyor. Panelde Levy konuşurken, İsrail eski Dışişleri Bakanı ve MOSSAD ajanı Livni de başını sallayarak ona destek veriyor. Levy o konuşmasında, Müslüman Kardeşler'in seçimleri kazanması durumunda "Demokrasi bunu istiyor diyemem, bırakalım seçim süreci işlesin diyemem" yorumunu yapıyor. Levy, Mısır'daki seçimleri Müslüman Kardeşler'in kazanması durumunda tutumunun nasıl olacağı sorusuna "Bu durumda orduyu göreve çağırırım" diye yanıt veriyor.
Erdoğan, Mısır’daki darbe hakkında "Bunun yenilir, yutulur hiç bir yanı yok. Bu, siyasi literatürde bal gibi, dört dörtlük darbedir. Bu darbede insanlar acımasızca öldürülmüş ve bu sayı bini aşmıştır, yaralılar 5 bini aştı” dedi ve ekledi:
“İşte şu anda Batı'nın demokrasi sandık değildir veya demokrasi sadece sandık değildir mantığı o zaman da işlendi ve şimdi bunu yine işlemek isteyenler var. Ama biz diyoruz ki demokrasinin yolu sandıktan geçer, sandık milli iradenin ta kendisidir. Şu anda işte Mısır’da uygulanan da budur. Mısır’da ne diyorlar 'demokrasi sandık değildir' arkasında neresi var, İsrail var.”
“Diktatör olsa ‘diktatör’ diyemezsiniz”
Başbakan Erdoğan, diktatör görmek isteyenin Mısır’a gitmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) kastederek “Gidin bakın bakalım milli şefiniz döneminde bir tek kişi cesaret edip de ona diktatör diyebilmiş midir? Darbeci arkadaşlarınıza bugüne kadar aranızdan bile diktatör diyebilen çıkabilmiş midir acaba?” dedi ve şöyle devam etti:
“Diktatörlükten bahsediyorlar, kimse kusura bakmasın, diktatörlüğün olduğu yerde hiç kimse diktatör kelimesini ağzına dahi alamaz. Diktatörlüğün olduğu yerde gazeteler, dergiler, televizyonlar sabah akşam 'diktatör' ifadesini kullanamaz, sallandırırlar."
“AKP, sırtını statükoya dayamış bir parti değildir, gücünü, yetkisini, mevcudiyetini, sırrını belli güç odaklarından devşirmiş bir parti değildir, Hakka, millete inanarak bu günlere ulaşmıştır.
“Bizi şiddete sevk etmek için tuzak kuranlar, tahrik edenler, provokasyonlara başvuranlar her zaman oldu. Bizi ezmek, yok etmek, silmek için kendilerine gerekçe, bahane arayanlar oldu. Hiçbirine bu gerekçeyi vermedik.
“Silah ve şiddet, davasının haklılığından kuşku duyanların yöntemidir. Silah ve şiddet arkasına halk desteğini almayanların yöntemidir. Biz davamızın haklılığına, halkımızın hissiyatına güvendik ve gayrimeşru yollara hiç bir zaman tevessül etmedik.
“Partimiz birçok hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Her seferinde ya sabır çektik. İşte bugün bu seviyelere o sabrın, o metanetin, o dirayetin ve tahammülün bir neticesi olarak ulaştık. Buradan öteye de yine sabırla hareket edeceğiz. Sırtını statükoya dayayan, sırtını millet dışında güç odaklarına dayayan er ya da geç kaybetmeye mahkumdur. Sırtını hakka, sırtını millete dayayan ise her zaman hiç endişe etmeyin kazanacaktır."
“Gezi’de gereken ders verildi”
Sandığı demokrasinin namusu olduğunu belirtirken mart ayında bunu herkese göstereceklerini söyledi.
“Türkiye'yi, tüm dünyada karalamaya çalışanlara, kendi ülkesini şikayet edecek kadar alçalanlara, bu ülkenin ne kadar demokratik olduğunu bir kez daha göstermek zorundayız. Utanmadan, sıkılmadan diktatörlük türküleri söyleyenlere mart ayında gereken cevabı hep birlikte vermeliyiz.
“Gezi olaylarında benim milletim iradesine sahip çıktı ve gereken dersi gerekenlere gerektiği şekilde verdi. Ama cam çerçeve indirerek değil, molotofkokteyli kullanarak değil, sadece yasalar içerisinde, hukuk içerisinde meydanlarda ne söylenmesi gerekiyorsa bunu söyleyerek bu dersi verdi.” (EKN)