Eminönünden İnsan Manzaraları
Kiraz Biçici'nin "Eminönü'nde Neler Oluyor????" başlığı ile yayımladığı basın bildirisinin tamamı şöyle:
İşini alış verişini yapan 2 - 3 milyon İstanbullu, Eminönü vapur iskelesinde balık ekmek yiyip, Yeni Camii'de kuşlara mısır attıktan sonra çekilir gider. Gün battıktan sonra Eminönü'nde kalan 50 bin insan ise yoksulluk ve sefaletle geçen yaşamlarına başlarlar. Güneşle birlikte zenginlik de el ayak çeker.
İstanbul'un göbeği Eminönü belki de Türkiye'deki en ilginç seçim kampanyalarından birini yaşıyor. Bunun nedeni açık. Eminönü kendine has özellikleri ile başka bir yere benzemeyen bir yapıda.
Etnik siyaset
Etnik siyasetin kimilerince yoğun bir şekilde eleştirildiği Eminönü'nde, bizzat o eleştirinin sahiplerinin mensup olduğu partinin propaganda araçlarında Kürtçe kaset çalınıp, anons yaptığını biliyor musunuz?
Pankart renkleri de malum: sarı kırmızı yeşil ...
Sadece onlar olsa iyi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Doğru Yol Partisi (DYP) ve Anavatan Partisi (ANAP) de aynı yöntemi kullanıyor ...
Eminönü'nde sokaklar Harlem gibi
Eminönü'nde gece geç saatlerde sokaklara çıkan biri kendini Harlem'in arka sokaklarındaymış gibi hissedebilir. Afrika ülkelerinden türlü sebeplerle İstanbul'a gelenler 'nedense' Eminönü'nü mesken tutmuş durumda.
Eminönü'nde tersine göç
Eminönü halkı sokakların güvenli olması umuduyla bekliyor...
Eminönü nüfusu son yıllarda sürekli olarak azalıyor. Her geçen gün burada yaşamanın güçleştiğini düşünüyorlar. Eminönü halkı gün battıktan sonra sokaklara endişe ile çıkıyor. Kapkaç, yan kesicilik, hırsızlık günlük yaşamın bir parçası. Bu nedenle de evi ve iş yeri olan insanlar taşınarak ailelerini korumaya çalışıyorlar. İş yerleri ise hala Eminönü'nde. Burada kalanlar ise her an taşınmaya hazır bir şekilde, yeni yönetimin bu olaylara bir çözüm getireceğini beklemekte...
Apartmanların kozmopolitesi had safhada...
Bir apartman düşünün... üç odalı bir dairesinde büyük çoğunluğu Güneydoğu illerinden gelen10 - 15 genç yaşıyor. Genellikle hamallık, işportacılık gibi işlerde çalışan bu gençler, Afrika ülkelerinden gelen komşularıyla 'huzur' içinde ikamet ediyor. Aynı apartmanda, genellikle Rusya ve Romanya'dan gelen 'sarışın şık giyimli hanımlar' yaşıyor.Onlar gibi, Kürt kökenli diğer apartman sakinlerinin de bazıları Türkçe bilmiyor...
Dersaadet'in gölgesinde sefalet
Yüzyıllar önce, son on yıllara kadar, burada yoksulluğun hiç böylesine yaşanmamış olduğunu anlamak zor değil. İki katlı cumbalı evler geçmiş dönemin saadet içindeki günlerini anımsatıyor.Artık sokaklar güvenli değil, pislik içinde. Bu evlerin sakinleri terk edip gitmiş. Evler bakımsız ve viran halde. Kimse evleri restore etmeyi düşünmüyor. Çünkü burada yaşamaya sıcak bakmıyorlar.
İlçenin yeni sakinleri ise yoksulluktan, yıkılmaya yüz tutmuş, küçük izbe viranhanelerde yaşamaya çalışıyor. Tarihi doku zenginliği sefalet ve yoksullukla örtülmüş.
İstanbul hatıralarıyla dolu evler kendilerine çeki düzen verecek, yeniden eski güzelliklerine kavuşturacak bir belediye başkanını bekliyor...
Aşevi kuyruklarında insan manzaraları
600 otel, 40 bin iş yerinin olduğu bilinen Eminönü, 55 bin olan nüfusunun büyük çoğunluğuna iş alanı sağlayamıyor.
"Belediye işçi bulma kurumu değildir" diyen belediye başkanı yoksulluğa çare olarak belediyeye ait bir araçla günlük bin 500 kişiye yemek veriyor. Kaplarını sıcak yemekle doldurmaya çalışan yoksul kadınlar fotoğraflarını çekmeye çalışanlardan yüzlerini gizliyorlar. Belediye görevlileri de fotoğrafların çekilmesinden rahatsız oluyor.
Her fırsatta belediyenin en büyük hizmeti olarak gösterdikleri, insanları afişe ettikleri bu aşevi kuyruklarını başkalarının eleştirmesini engellemeye çalışarak insanların onurlarını korumaya çalışıyorlar herhalde...
Oysa halk bundan rahatsız. Onurlarının incindiğini düşünüyorlar ama yoksullukları bu duygularını da ezip geçiyor. Onları aş evi kuyruklarına muhtaç etmeyecek, iş sağlayacak bir belediye başkanı bekliyorlar...
Yalnızca onlar değil, tüm Eminönü halkı bu durumdan şikayetçi. İlçelerinin böyle anılmasından hoşnutsuzlar. İstanbul'un göbeği, gecekondu mahallelerinden daha yoksul. Üstelik her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
Eminönü'nde kanayan bir yara: Bekar odaları
Başka hiçbir belediyenin sorunları arasında göremeyeceğiniz bir başka yara... İstanbul'a iş umuduyla gelen gençler onar yirmişer bir araya gelip bir daireye doluşup yaşıyorlar. Düzenli bir iş ve hayat yaşamadan, her geçen gün daha da bilenerek yaşıyorlar.
İç içe yaşadıkları aileler tarafından potansiyel suçlu görüldüklerinin, dışlandıklarının farkındalar.Eminönü'nde hepsine yetecek kadar iş imkanı var oysa. Kendilerine iş alanı yaratacak, meslek edindirecek, eğitimlerini tamamlamaları için burs sağlayacak bir belediye başkanı umut ediyorlar.
Eminönü'nde kanayan bir yara olan bekar odalarını mutlu yuvalara çevirecek, onları 'ev'lendirecek bir başkan bekliyorlar...
Eminönü'nde diğer renkler
Eminönü Süryani, Ermeni, Roman gibi değişik cemaatlerin yoğun olarak yaşadığı bir ilçe. Kültürlerini yaşamak ve yaşatmak isteyen bu insanlar sadece seçim zamanı hatırlanıp daha sonra unutulmaktan şikayetçiler. Onları anlayıp, kendilerini ifade edebilmelerine olanak verecek, din ve inançlarını yaşamalarını sağlayacak bir belediye başkanı arıyorlar...
İnsanın temel hak ve özgürlüklerinin güvencesi olacak bir başkan umudu taşıyorlar.
Farklılıkların eşit ve özgürce yaşandığı bir Eminönü istiyorlar...
Son söz...
Eminönü ortadan ikiye ayrılmış. Zenginlik içinde yoksulluğun en ağırını yaşıyor. İlçeyi orta yerinden kesen bu çizgi bir duvar gibi iki tarafın da birbirinden haberdar olmasını engelliyor. Kimse 'öbür taraf'la ilgilenmiyor.
Eminönü'ne bekliyoruz. Daha anlatacak çok şey var... (YS/BB)