Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, 15 bin YTL (15 milyar TL) manevi tazminat istemiyle açılan davasının, 10 bin YTL (10 milyar TL) üzerinden kısmen kabulüne karar verdi.
Dava, Hürriyet gazetesinin, Baykal'ın TBMM Grubu'nda Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan 2547 sayılı yasada değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısıyla ilgili Baykal'ın eleştirilerini içeren konuşmasını yayımlaması üzerine açılmıştı.
Çelik, "basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı" gerekçesiyle dava açarken Eğitim Bakanı'na tazminat ödenmesine dair kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne geldi. Bu daire, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Temel ölçüt "kamu yararı"
Dairenin kararında, basın özgürlüğünün sınırsız olmadığı, yayınlarda kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk olduğu vurgulandı.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin, çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altında alması düşünülemeyeceği belirtilen kararda, bunda temel ölçütün kamu yararı olduğu ifade edildi.
Kararda, gerek yazılı, gerekse görsel basının, bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi ve haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de koruması gerektiğine işaret edildi.
Basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerektiği vurgulanan kararda, o anda ve görünürde var olup da gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basının sorumlu tutulmaması gerektiği ifade edildi.
Yargıtay Haber verme hakkına vurgu yaptı
Dava konusu yazının, Anamuhalefet Partisi CHP Genel Başkanının parti grup toplantısında söylediği sözlerin "yorum katılmaksızın aynen verilmesinden" ibaret olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:
"Muhalefet liderinin bir yasa tasarısı hakkındaki görüş ve eleştirilerinin açıklanmasına ilişkin sözlerinin basın ve yayın organlarınca kamuoyuna duyurulmasının basının Anayasa ile düzenlenmiş bulunan haber verme hakkı kapsamında kaldığı kuşkusuzdur.
Aksinin kabulü, muhalefet liderinin sözlerinin basın ve yayın organlarınca sansür edilmesi sonucunu doğurur. Böyle bir uygulama ise demokratik toplumlarda kabul edilebilir bir durum değildir. Muhalefet liderinin söylediği sözler açıkça hakaret içermediği takdirde basının bu sözleri aynen yayınlaması basının haber verme hakkı kapsamında kalacağından hukuka aykırılık içermemektedir." (EÖ/AD)