Eğitim-Sene Değil, Demokrasiye Saldırı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi dünkü saldırıların Eğitim-Sen üzerindeki artan baskının göstergesi olduğunu savunurken, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu, Eğitim-Sen'in kapatılması istemli davayı ve Eğitim-Sen üyelerine yönelik şiddeti, "demokratikleşme talebine saldırı" olarak nitelendirdi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Sekreteri Mustafa Avcı, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Haydar İlker, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali ve Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Ercan Karakaş da saldırıları kınayarak Eğitim-Sen'lilere desteklerini açıkladılar.
Sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi parti yöneticilerinin Eğitim-Sen'e destek mesajları şöyle:
Dinçer: Polisin tutumu, hükümetin talimatı
Eğitim-Sen Genel Başkanı Dinçer, polisin sendika üyelerine yönelik müdahalesini "hükümetin talimatı" olarak değerlendirdi; mücadelelerini her koşulda sürdüreceklerini söyledi:
* Saldırının, Ankara 2. İş Mahkemesi'nde 10 Aralık Cuma günü görülecek kapatma davasına katılmak üzere Ankara yürüyüşünü başlattığımız sırada gerçekleşmesi, tesadüf değil.
* Arkadaşlarımıza yönelik müdahale, tek başına kolluk güçlerinin işi değil, sahte gülücükler dağıtan hükümetin izdüşümüdür. Bu saldırıyı, hükümetin talimatı olarak değerlendiriyorum.
* Tabelalarımızı indirip kapılarımızı kapatabilirler. Ancak bu örgütün, mühürleri kırarak, yasakları aşarak sendikaları kurma geleneği vardır. Eğitim-Sen güneşi, Türkiye'yi aydınlatmayı sürdürecek.
Avcı: Bunu AB'ye anlatamazsınız
"200 bin üyeli bir sendikayı kapatır, demokratik tepkilere dünkü gibi cevap verirseniz, bunu Avrupa Birliği'ne (AB) anlatamazsınız" diyen Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Saldırının planlı olduğunu ve toplumsal muhalefetin tümünü hedef aldığını düşünüyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti onay vermeseydi, bu saldırı gerçekleşmezdi.
* Türkiye'nin AB üyeliği sürecindeki bu saldırı, sabotaj niteliğindedir. AB üyeliği için yoğun çaba harcayan hükümet, böylesi bir davada siyasi taraf olmayarak riyakarlık yapıyor.
* Hükümet, Meclis'teki çoğunluğuyla 4688 Sayılı Yasa'da yapacağı bir tek maddelik değişiklikle Eğitim-Sen davasını düşürebilir. Ancak bu önerimize kulak tıkadılar.
* Mahkeme, hukuksal zemini bulunmayan bir davada, Eğitim-Sen'in kapatılması yönünde bir karar vermeyecektir. Fakat sendikaları kapatılsa bile, eğitim emekçileri sendikasız kalmaz, mücadelelerinden vazgeçmezler.
İlker: Örgütlenme ve düşünce özgürlüğüne yönelik bir tehdit
İlker, İstanbul'da yaşananları örgütlenme ve düşünce örgütlülüğüne yönelik bir tehdit olarak nitelendirdi; parti olarak Eğitim-Sen'in mücadelesinin sonuna kadar yanında olacaklarını söyledi.
İlker, "KESK ve Eğitim-Sen tarafından, demokratik talepler için başlatılan özgür Türkiye meşalesi söndürülemez" dedi.
Koçali: Dava, Türkiye'nin başlıca politik sorununa dönüştü
Koçali, "AB'den müzakere tarihi almak için AB kapitalistleri karşısında iki büklüm olan hükümetin, eğitim emekçilerine yönelik saldırısını kınıyoruz" diye konuştu.
* Eğitim-Sen davası, alışılmış bir yargı sorunu olmaktan çıktı, Türkiye'nin başlıca politik sorununa dönüştü.
* Bu dava, işçi sınıfının sendikal özgürlüklerine ve Kürtlerin kimliklerine karşı her tarihsel dönemde yürütülen saldırının tartışıldığı bir platform olacak.
* Eğitim emekçilerinin 200 bin üyeli sendikal örgütü, ana dilde eğitim hakkı talebine tüzüğünde yer verdiği için kapatılmak isteniyor. Ana dilde eğitim hakkı Eğitim-Sen bugün tüzüğünde yer aldıysa, yakın bir gelecekte anayasada da yer alacaktır.
* Hiç bir güç insanların doğuştan elde ettiği ana dilini yasaklayamaz, onun eğitim ve öğrenimini engellemeye güç yetiremez.
Karakaş: Bu girişim, demokratikleşme çabalarıyla bağdaşmıyor
Karakaş ise, "Tüzüğünde ana dilde eğitim hakkını savunduğu için Eğitim-Sen'in kapatılmak istenmesi, demokratikleşme çabalarıyla bağdaşmayan bir girişimdir" dedi.
* Bütün uluslararası sözleşmelerde de yer aldığı gibi, şiddet içermediği sürece her türlü düşüncenin açıklanması bir haktır. Bu temel hakkın yasaklandığı rejimin adı demokrasi olamaz.
* Eğitim-Sen'in kapatılması girişimlerine karşı çıkmak, yalnız öğretmenlerin değil, ifade özgürlüğü ve demokrasiyi savunan herkesin meselesidir.
* Eğitim-Sen'e sahip çıkmak, çağdaş eğitime, eğitimde fırsat eşitliğine ve demokrasiye sahip çıkmakla eş anlamlıdır.
İHD: Artan baskının göstergesi
İHD İstanbul Şubesi, saldırıların Eğitim-Sen'e yönelik artan baskının göstergesi olduğunu söyledi, "militarizmin yargı kurumu üzerindeki etkisine" dikkat çekti:
"Militarizmin, yargı kurumu üzerindeki etkisi sonucu, Yargıtay aşamasında kapatılma tehlikesi artan Eğitim-Sen'lilere yönelik baskı daha da yoğunlaştı. Öğretmenlere yönelik şiddet, artık söze gerek bırakmayacak niteliktedir."
EMO: Demokratikleşme talebine saldırı
EMO Yönetim Kurulu da, "Eğitim-Sen'e açılan dava ve uygulanan şiddet demokratikleşme talebine saldırıdır" dedi. Yönetim Kurulu açıklamasında, şu görüşler yer aldı:
* Eğitim-Sen, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana, Türkiye'nin eğitim-öğretim alanında oluşturduğu birikimi temsil ediyor.
* Eğitim-Sen, eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik sosyal ve özlük haklarının geliştirilmesi, insanca bir yaşam sürdürebilmeleri, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı için mücadele ediyor.
* Herkese eşit ve parasız, laik, bilimsel, demokratik eğitim; grevli, toplu sözleşmeli sendika hakları için yıllardan beri uğraş veren Eğitim-Sen'in kapatılmak istenmesi, Türkiye'nin demokratikleşme özlemlerine ve girişimlerine karşı saldırıdır. Demokrasinin sınırlarının daraltılmak istenmesine EMO hep karşı çıkmıştır, bundan böyle de karşı çıkmaya devam edecektir.(KÖ/BB)