Eğitim-Sen: Bakanlık Kriz Masası Oluşturmalı
Dinçer, şiddet olaylarının önlenmesi için okul, aile, öğretmen, öğrenci, yönetim, Bakanlık ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu bir yapı içerisinde sendikalar, rehberlik ve sosyal hizmet uzmanları ile bilim insanlarıyla birlikte hareket etmeleri gerektiğini söyledi.
Dinçer, geçen cumartesi Ankara'daki sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Eğitim-Sen'in şiddet olaylarına ilişkin tespitlerini ve önerilerini açıkladı.
Öğretmenler derslerde şiddeti anlatacak
Dinçer, okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunun çözülemeyeceğini belirterek, her okulun şiddetle mücadele için alınması gereken somut önlemleri ve eylem planı olması gerektiğinin altını çizdi.
Okullardaki şiddetin öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliklerini tehdit eder duruma geldiğini söyleyen Dinçer, Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerin derslerde en az 10 dakika öğrencileri şiddet konusunda bilgilendirerek şiddetin ortadan kaldırılması için çaba göstereceğini söyledi.
"Suçlu Milli Eğitim Bakanlığı"
Dinçer, "Suçlu, Milli Eğitim Bakanlığıdır. Suçlu bugüne kadar bu ekonomik düzeni uygulayanlardır. Suçlu 20 yıldan fazla zamandır ülkenin savaş ortamında yaşatılmasıdır. Bu çatışmaların yarattığı toplumsal gerilimlerin, olumsuzlukların etkilerini göz ardı etmek mümkün müdür?" dedi.
Dinçer, mafya ve çete içerikli televizyon dizileri ve filmlerin şiddet ve çeteleşmenin tırmanmasında önemli rol oynadığını vurguladı.
Dinçer, Ankara'daki okullarda Eğitim-Sen üyeleri ile birlikte yaptıkları ziyaretlere ilişkin gözlemlerini ise şöyle aktardı:
"Bir okul kapalı cezaevi gibiydi 'başka türlü koruyamıyoruz' dediler. Adı 'Polis Amca' olan bir okul var Ankara Çinçin Bağları'nda, öğretmenler can güvenlikleri olmadığını söylüyorlar. Başka bir okulda ise, yapılan aramada çıkan delici kesici aletleri gördük. Muşta, ustura, bıçak gibi aletler var öğrencilerin üzerinde. Hatta, ajandayı oyan bir öğrenci, içine sustalı koymuş."
Şiddet tüm yönleriyle ele alınmalı
Çocuklar ve gençlerin hem şiddetin uygulayıcısı, hem de şiddetin mağduru olduğunu, bu nedenle okullarda yaşanan şiddet olayları hem psikolojik, hem de sosyolojik bir sorun olarak ele alınması gerektiğine dikkat çeken Dinçer, sendika olarak önerilerini şöyle sıraladı:
"Aile içi şiddetin önüne geçecek mekanizmalar oluşturulmalı, aile ve çocuk eğitim kurumları geliştirilerek yaygınlaştırılmalı. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamak olmalı. Alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların yaygınlaşması önlenmeli. Rehberlik hizmetlerine ağırlık verilmeli. Göç eden ailelerin çocukların yeni toplumsal çevrelerine uyum sağlamaları için gerekli psikolojik destek sağlanmalı."
İmza kampanyası
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) da okullarda şiddete karşı Türkiye genelinde imza kampanyası başlatıyor.
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Kampanyanın ardından toplanan imzaları; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakan, Milli Eğitim Bakanı, İçişleri Bakanı, siyasi partilerin genel başkanları, medyanın üst düzey yöneticileri ve sivil toplum kuruluşlarına göndereceklerini açıkladı.
Geçen yıl Türkiye genelinde 7. ve 8. sınıftan 1136 öğrenci arasında şiddet ve tacize ilişkin yaptıkları araştırmada, öğrencilerin yüzde 21'lik oran ile en çok mafya dizilerini izlediği ve öğrencilerin yüzde 92'sinin sözlü, fiziksel veya cinsel tacize uğradığı yönünde çarpıcı sonuçlar çıktığını söyleyen Özcan, şöyle devam etti:
"Alınan önlemler ise oldukça yetersiz. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nın duyarsızlığı ve Bakan Hüseyin Çelik'in okullarda şiddete yönelik yaklaşımı kaygı vericidir." (KÖ/EÖ)