Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Terörle Mücadele Yasası (TMY) uyarınca hapisle yargılanacak olan sosyolog İsmail Beşikçi ve "Çağmızda Hukuk ve Toplum" dergisi sorumlu müdürü avukat Zeycan Balcı Şimşek'e destek verdi.
Beşikçi ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi'nin yayın organının yetkilisi Balcı, "Ulusların kendi geleceğini tayin hakkı ve Kürtler" başlıklı yazı nedeniyle 28 Temmuz, saat 9:10'da, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlayacak.
Girişim: Kürt'e potansiyel terörist muamelesi var
Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, "iktidarın şaşaalı biçimde ilan ettiği 'Kürt Açılımı'nın büyük bir fiyaskoyla duvara tosladığı"nı savundu; "Egemen sistemin her bir aksamı, yaşamı Kürtlere ve halkların eşitlik ve özgürlük temelindeki kardeşliğini savunan herkese zehir etme yönünde yemin etmiş gözüküyor" dedi.
"DTP'nin kapatılması, Kürtlerin seçilmiş yerel yöneticilerinin 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla toplanıp naklen yayın altında cezaevlerine kapatılması; ilkokul çocuklarının tutuklanıp örgüt üyeliği suçlamasıyla yaşlarını aşkın ceza talepleriyle Terörle Mücadele Kanunu'ndan (TMK) yargılanması; Kürt dergi ve gazeteleri üzerindeki amansız takip, her Kürde "potansiyel terörist" muamelesi yapan zihniyetin ülkede kol gezmesi... yeni -ve korkarız ki şimdiye dek yaşadıklarımızdan daha vahim- bir cehenneme doğru giden yolun döşeme taşlarını oluşturuyor."
"Bu ülkenin 'düşünce suçluları' beşinci kuşağında..."
Bu taşlardan sonuncusunun Beşikçi ve Şimşek'e açılan dava olduğuna yer verilen yazılı açıklamada şunlar söylendi:
"Bizim isyanımız, 90 yılı aşkın süredir her başı sıkıştığında ilk aklına gelen önlem, aydınları, anaakım dışında düşünenleri, aykırı sesleri boğmak, zindanlara kapatmak olan bu rejimin kireçleşmiş reflekslerine...
"Bu ülkenin 'düşünce suçluları' beşinci kuşağına erişirken, egemenlerin hiç bıkmadan, usanmadan aynı korku masallarını anlatmalarına... Bu ülkenin yıllardır patlayıcı biriktiren sorunlarına egemenlerin (kısır) tahayyülleri dışındaki her türlü alternatif önerinin tartışmaya açtırılmayışındaki o kifayetsiz ceberutluğa..."
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali'nin 11 Mayıs'ta kaleme aldığı iddianamede Beşikçi'nin "Kürtler 200 yıldır özgürlük için, özgür bir vatana kavuşmak için mücadele etmekte, bedel ödemektedir... Suriye, İran, Türkiye Kürtleri baskıyla, zulümle yönetmektedir... Kürtleri müştereken baskı altında tutan devletler her zaman politik, ideolojik ve askeri güçlerini, diplomatik güçlerini Kürtlere karşı birleştirebilmişlerdir. Bu müşterek denetimin hukuk, adalet yaratmadığı, bilakis hukuk ve adalet duygularını çiğnediği, rencide ettiği çok açıktır. Bu baskı ve zulüm süreçlerine karşı baskıya karşı direnme meşru bir hak olarak belirmektedir..." sözleri suça gerekçe olarak gösteriliyor. (EÖ)