14’ü tutuklu 22 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin ilk duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapan öğrenciler, aileler, tutuklu öğrencilere özgürlük talep etti.
Açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Zeynep Altıok Akatlı, Selina Doğan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Hüda Kaya, milletvekili adayları Ahmet Şık, Erkan Baş, Oya Ersoy, Sema Uçar’ın da aralarında olduğu isimler katıldı.
19 Mart'ta Boğaziçi Üniversitesi'nde "Afrin Lokumu" dağıtılmasına tepki gösteren öğrenciler önce sosyal medyada daha sonra da Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterildi. Öğrenciler savcı Ergün Güçlü'nün hazırladığı iddianamede Terörle Mücadele Kanunu'nu (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla karşı karşıya.
“TAMAM”
Ortak açıklamada ve Boğaziçi Öğrencileri adına yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “komünistlere okuma hakkı vermeyeceğiz” diyerek öğrencileri hedef gösterdiği belirtildi.
Ortak açıklamada “Eğitim hakkı elinden alınan 70 bin öğrenciye özgürlük ve adalet istemek için buradayız” denildi.
“Bağımsız, özgür, demokratik üniversite hakkımızın elimizden alınmaya çalışılmasından, akademiye, kültürel, sanatsal faaliyetlere yaptığınız saldırılardan sıkıldı. KHK’larınıza, OHAL’inize, kayyumlarınıza, baskılarınıza, tutuklamalarınıza TAMAM diyoruz.”
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de "Baskıyla ve savaş politikalarıyla ayakta durmaya çalışan AKP diktasına karşı çıkan arkadaşlarımızın arkasındayız ve arkadaşlarımızın işlemedikleri bir suçtan ötürü tutuklu olmasını kabul etmiyoruz" dedi.
"Bu meydan demokrasi mücadelesinin hafızası olacak"
Açıklamanın ardından söz alanlar tahliye taleplerini yineledi.
Sezgin Tanrıkulu: Erdoğan Türkiye başsavcısı. İnsanları önceden mahkum ediyor, kararı veriyor, sonra da savcılar harekete geçiyor. Boğaziçi Üniversitesi’nden dostlarımızın başına da bu geldi. Dünyanın her yerinde savaşa karşı olmak en temel insan hakkıdır. Öğrenci dostlarımız barışçıl biçimde gösteri hakların ifade özgürlüklerini kullandılar bunu bedeli zulüm ve zindan oldu. Bu zulüm v e zindan iktidarına ayın 24’ünde son vereceğiz. Son iki yılda parlamentodan daha çok burada oldum, bu meydandaki açıklamalar demokrasi mücadelesinin hafızası olacaktır. Bu düzene son vereceğiz.
Oya Ersoy: Üniversiteyi zapturapt altına almak isteyenler bilsinler ki ben de öğrenci hareketinden gelen bir arkadaşınız olarak bu ülkenin üniversitelerinin tarihi faşizme karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesinin tarihidir. Hiçbir iktidar üniversitelerin bu mücadelesini engelleyemedi bu da engelleyemeyecek. Aklın bilimin ülkesini kurmak için 24’ünde birlikle tamamlayalım diyoruz.
Ali Şeker: Öğrencileri ziyaret ettim, moralleri iyi. Suçsuz olduklarını biliyorlar. İktidardaki kralın ve kraldan çok kralcı yargıçların bu bedeli onlara ödettiğini farkındalar. Cumhurbaşkanının görevi çocukların okumasını engellemek değil tüm çocuk özgür kalmasını ve okumasını sağlamak. Bu çocuklar bir an önce beraat etmeli ve derslerinin başına dönmeli. Barış diyen herkesi düşman belleyen iktidar anlayışı bu ülkeye huzur getirmeyecek. Üniversitenin özgürleşmesi gerekiyor.
"Tüm arkadaşlarımızı alacağız"
Zeynep Altıok Akatlı: Her şey açık. Kendi kültürel iktidarını yaratmayanlar aydınlanma devrimlerinin temeli olan laik bilimsel eğitimi kısıtlayarak sorgulamayan bir toplum yaratmak istiyorlar. Bunun için üniversiteleri öğrencileri hedef alıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Düşünen ilerleyen büyüten ve yürüyen bir nesil için mücadeleye devam edeceğiz.
Erkan Baş: Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri bu ülkede halkların birbirine düşman edilmesine karşı çıktıları için cezaevinde. “Komünistlerin üniversitede okuma hakkı olmayaca”k diye emir veren cumhurbaşkanı aslında barış, eşitlik, özgürlük demenin yasaklanmasını hedeflemekte. Onların istediği üniversite öğrencilerinin emekçilere halka karşı sorumluluklarını unutmaları, üniversite öğrencilerinin bu ülkenin özgürlük mücadelesinde yerini almamasıdır. Bunu şimdiye kadar başarmadıkları gibi bundan sonra da başaramayacaklar.
Ahmet Şık: Yarın bu konun haberini yazarken şöyle bir cümle kurarım; 6 Haziran 2018 günü savaşı ve ölümü kutsayanlara inat barışı ve yaşamı savunan gençler duruşmadaydı, yargılanıyorlardı. Bugün Türkiye’nin geldiği durumun özeti bu. Neden savaşı kutsadıklarını barıştan neden bu kadar korktuklarını biliyoruz; kurdukları suç düzeni devam etsin diye. O suç düzenini yöneten mafya saltanatı yerinde kalsın diye savaşıyorlar. Ama kuşkum yok bu ülkeye barış, demokrasi, özgürlük gelecek. Tüm arkadaşlarımızı içerden alacağız. Yaşasın hürriyet. (BK)
* Fotoğraflar: Twitter