Tarih Vakfı'nın Global Diyalog ve Finlandiya Büyükelçiliği'nin mali desteğiyle hazırladığı Toplumsal Bellek, Kuşaklararası Aktarım ve Algı: Dersim 38'i Hatırlamak kitabı yayımlandı.
Sözlü tarih çalışması olan kitap, İstanbul Cezayir Toplantı Salonu'nda kitabın editörü Gürel Tüzün, proje koordinatörü Gülay Kayacan, proje danışma kurulu üyeleri Şükrü Aslan ve Bülent Bilmez tarafından tanıtıldı.
Çalışmada 20 farklı ilden Dersim 38'i yaşayan ve bundan etkilenen en yaşlısı 95 en genci 21 yaşında toplam dört kuşağı kapsayan 146 kişi ile görüşülmüş.
Bilmez, kitabın Dersim 38'de ne olduğunu araştırmanın ötesinde, Dersim 38'in kuşaklar arası nasıl hatırlandığını, algılandığını ortaya koyduğunu söyledi.
"Dersim bugüne kadar çok küçük bir grup tarafından konuşuluyordu. Son dönemde konuya daha fazla ilgi doğdu ama bilgi arayışı karşılık bulamadı. Türkiye'de tartışmalı konularda sözlü tarihle ilgili çalışmak bilgiye ulaşmak açısından tek yol haline gelmekte. Sözlü tarih çalışmasının amacı bir olayı elitler üzerinde değil, olayı yaşamış ya da olayın dokunduğu insanlarla konuşarak, aşağının sesini duyurmak."
"Devlet Dersim'e 1938'den önce girmişti"
Aslan, Dersim 38'i siyasi iktidarların "isyan ve bastırma" olarak görürken tanıkların "katliam" olarak tanımladığını ancak son zamanlarda artık siyasilerin de her ne kadar gerekleri yerine getirilmemiş olsa da bunu katliam olarak kabul etmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
* Dersim 38 niçin yapıldı sorusuna 1930'lu ve 1940'lı yıllardaki belgelerde "Dersimliler, askere gitmeme, vergi vermeme, okul yaptırmama gibi davranışlarla Dersim'e devletin girmesine izin vermiyordu" deniliyordu.
* Araştırmada edindiğimiz belgelerde yazan, o dönemde askere gitme oranları , ödenen vergi oranları, okula giden öğrenci sayısı, karakol sayısı devletin Dersim'e girdiğinin kanıtı. 1935 Tunceli Kanunu'ndan sonraki iki yıl içinde Dersim'de 10 karakol, dokuz ilkokul, beş hükümet konağı yapılmış; devlet 1938'den önce Dersim'e her bakımdan girebilmişti.
* O zaman devlet bu katliamı niçin yaptı? Cevap şu; Dersim 38, merkezi yönetimin asimile ve tasfiye ile kendine has kültürü olan coğrafyaya yapılan müdahaledir.
Kimi köy boşaltma, kimi HES'leri Dersim 38'in devamı görüyor
Kayacan, görüşme talep ettikleri bazı kişilerin bunu direk reddettiklerini, bazılarının konuştuktan sonra "çocuğuma bir şey olur" diye vazgeçtiğini söyledi ve farklı kuşakların Dersim 38'i de farklı biçimlerde bağlantılandırdıklarını belirtti.
* 1980'lerde Dersimli öğretmenlere Dersim'de öğretmenlik yaptırılmıyordu. Bir kısmı bunu Dersim 38'in devamı görüyordu. 1990'de köyü boşlatılan bunu aynı politikanın devamı sayıyor. Son kuşak ise Dersim'de yapılan baraj ve hidroelektrik santrallerini, o dönem insanı uzaklaştıran bugün ise doğasını yok ederek Dersim'in insansızlaştırılmasını amaçlayan politikanın devamı olarak görüyor.
Dersim 38'in Dersimlilerin kendilerini tanımlamada merkezi bir yer teşkil ettiğini belirten Kaycan, bu olayın sadece kolektif bir travma değil, ailelerin parçalanması, kadınların tecavüze uğraması, sürgün edilen yerlerde ötekileştirilme gibi bireysel travmaları olduğunu söyledi.
"Arşivler açılmalı, siyasi istismara uğramamalı"
Bilmez, insan haklarına saygılı demokratik bir toplum için, bu tramvayı yaşayanlar, yaşatanlar ile bundan habersiz olanların yüzleşmesinin çok büyük bir ihtiyaç olduğunu söyledi.
"Mutlaka bu konuyla ilgili arşivler açılmalı ve bu konu siyasi hesaplar için istismar edilmemeli." (NV)
* Toplumsal Bellek, Kuşaklararası Aktarım ve Algı: Dersim 38'i Hatırlamak, Şükrü Aslan, Gülay Kayacan, Bülent Bilmez, Tarih Vakfı, 168 sayfa, üç adet haritayla birlikte Tarih Vakfı'ndan temin edilebilir.