Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, KESK Haber Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Osman Köse Diyarbakır’da gazetecileri ziyaret etti.
Meslek örgütü temsilcileri, zor şartlar altında görevlerini yapmaya çalışan meslektaşlarıyla dayanışmak için Diyarbakır’a geldiklerini ifade etti.
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ile de görüşen heyet, Anadolu Ajansı ve TRT dışında tüm gazetecilere güvenlik güçleri tarafından baskı uygulandığına dikkat çekti ve Diyarbakır’daki gazetecilerin güvenli haber yapabilmesi gerekli ortamın sağlanmasını istedi.
“Bölgedeki gazeteciler yalnız bırakıldı”
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Üyelerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Kamer şöyle konuştu:
“Güneydoğu'daki gazeteciler, yalnız bırakıldı. Haber alma özgürlüğümüz ortadan kalktı. Ana akım medyada bölgeyle ilgili haber çarpıtılıyor. Haberlerin veriliş nedeniyle gazeteciler burada sokakta tepkiyle karşılaşıyorlar. Gazetecilikte barış dili yerine politikanın sözcülüğü yapılıyor. Sesimizi duyurmakta zorluk çeksek de mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz.”
Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Hakkı Boltan ise konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Savaş bilinen bir olay değildir. İktidar burada yaşananların bilinmesini istemiyor. Gazeteciler arasında bütünlük yok. Gazetecilerin bütünlüğü sağlanırsa iyi sonuç alabiliriz. Talimatlı gazetecilik yapılıyor. Mesleğini, haberini, haber yaparken çektiği görüntüleri canından öne gören arkadaşlar var. Refik (Tekin) bunlardan birisiydi, ödüllü bir gazeteciydi. Ölümle tehdit edilen gazeteciler var.”
“Batı, doğunun kadrajını ayarlarken hep karanlık görüyor”
Toplantıda bölgede çalışan gazeteciler şu noktalara dikkat çekti:
* AA ve TRT dışında bölgedeki diğer kuruluşların gazetecileri haber yapmakta, haberi takip etmekte güçlük çekiyor.
* Gazetecilerin iktidar reklamı yapması isteniyor. Hoşa gitmeyen haber yapılmak istenince gazeteciler engelleniyor.
* Gazeteciler çekim yaparken gözaltına alınıyor. Gazeteci gözaltına alındığı anda suçlu ilan ediliyor. Örneğin İMC Muhabiri Refik Tekin, devletin resmi ajansı tarafından terörist ilan edildi.
* Gazeteciler, yüzü maskeli kişiler tarafından tehdit ediliyor. Şiddete maruz kalıyor. Gazetecilere yapılan saldırılar görünür değil. Kimse gazetecilerin ne yaşadığını bilmiyor.
* Haberler sebep gösterilerek ‘terörist’, ‘casusluk’ suçlamalarıyla gazeteciler gözaltına alınıyor, saatler süren gözaltı sürecinden sonra tutuklanabiliyor, denetimli serbestlik kaydıyla serbest bırakılıyorlar.
* Batı, doğunun kadrajını ayarlarken hep karanlık görüyor. Masalarından internet haberciliği yapıyorlar. Bölgede yaşananları bilmedikleri için buradaki gazetecileri yargılayabiliyorlar. Burayı doğru görmelidirler.
* ‘Geçmişte öldürülüyordunuz şimdi tutuklanıyorsunuz’ deniliyor. Tutuklanmayı iktidar gelişme sayıyor. Ancak bölgede gazeteciler, öldürülme endişesi yaşıyor.
* Çalıştığımız kurumları sorarak ‘Neden Kürt kanalında çalışıyorsun?’ diyerek güvenlik kuvvetlerince şiddete maruz kalınabiliyor.
* Gazeteciler bölünmüş durumda. Bir gazeteci saldırıya uğradığında hepsinin tepki göstermesi gerekiyor. Gazetecilerin birbirine sahip çıkması lazım.
* Özgür gazetecilik yapmamıza izin verilmiyor.
* Ölümün değil barışın haberini yapmak istiyoruz. (ÇT)