Fotoğraf: Genel-İş / Twitter
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, ekonomik kriz, dövizdeki yükseliş ve zamlara ilişkin bir açıklama yaparak işçi sınıfını eyleme çağırdı.
25 Kasım Perşembe günü (yarın) DİSK'in örgütlü olduğu tüm illerde ve bölgelerde kitlesel basın açıklamaları yapılacağını duyurdu.
Diğer işçi konfederasyonlarına da seslenen Çerkezoğlu “Türk-İş, Hak-İş başta olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerini emeğimizi, geçimimizi ve memleketimizi savunmak için, üretimden gelen gücün kullanımı da dahil olmak üzere demokratik her türlü yöntemle ortak mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
"Geçinmek imkânsız hale geliyor"
“Yoksulluğa ve emeğin ucuzlatılmasına teslim olmayalım” diyen Çerkezoğlu, “Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir” dedi ve yarınki eylemlerde okunması için şu metni paylaştı:
"Artık yeter! Geçinmek istiyoruz! İşsizlik, pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor. 1 Ekim'den beri geçinmemiz için alınması gereken önlemleri iş yeri işyeri, meydan meydan anlatıyoruz.
"Milyonlarca işçi adına, emekçi adına, emekli adına, geçinemeyenler, barınamayanlar, iş bulamayanlar adına haykırıyoruz. Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükü altında karakışa girerken geçinebilmek için ülkeyi yönetenleri önlemler almaya çağırıyoruz.
"Tüm bu çağrılarımıza ve somut taleplerimize yanıt verilmedi. Üstüne üstlük yaşadığımız döviz krizi ile geçinmek giderek daha imkânsız hale geliyor.
Ülkeyi yönetenler 'dövizden size ne' diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası kazanıyoruz, ancak döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz.
"Bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir"
"Ayrıcalıklı 3-5 müteahhit şirketiniz gibi döviz üzerinden geçiş garantili ihalelerle yaşamıyoruz. Döviz artıkça milyarlarımıza milyarlar katmıyoruz. Aksine Türk Lirası değer kaybettikçe, emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor. Ülkeyi yönetenler Türk Lirasının değer kaybetmesi ile övünüp buna 'kurtuluş savaşı' diyorlar.
"Oysa paramız değer kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor. Asgari ücretin Avrupa'da en düşük olduğu ikinci ülke, Arnavutluk'tan sonra Türkiye idi. Ama ekonominin kitabını yazanlar bu unvanı da kimseye kaptırmadılar. TL'nin hızla değer kaybetmesi ile Avrupa'nın en düşük asgari ücreti bugün artık Türkiye'de.
"Türk Lirası değer kaybedince ücretler azalacak, rekabet gücümüz artacak, yabancı sermaye Türkiye'ye akacak' diyorlar. Yok öyle yağma! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir. Uluslararası pazarlarda kelepire satılığa çıkarılacak şahsa ait bir mal değildir.
"Türk Lirasını ucuzlatarak, işçi sınıfını yoksullaştırarak rekabet gücü kazanmaya, yabancı sermaye çekmeye çalıştığını kendi ağzıyla itiraf eden bir iktidarı uyarmak görevimizdir. Bugün ülkemize, emeğimize sahip çıkmak yurtseverliğin gereğidir."
"Emeğin değersizleştirilmesi politikası"
Çerkezoğlu daha sonra şu talepleri sıraladı:
- TL'nin ve emeğin değersizleştirilmesi politikasından derhal vazgeçilmelidir.
- TL'nin değersizleşmesi nedeniyle yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta işçiler büyümeden de pay almalıdır.
- Asgari ücretin ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere 1000 lira iyileştirme yapılmalıdır.
- İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımı önündeki tüm yasal ve fiili engelleri kaldırılmalıdır.
(HA)