DİSK, KESK, TMMOB ve TTB Kadın Temsilcileri, yazılı bir açıklama yayınlayıp pandemi süresince kadın çalışanların uğramış olduğu hak ihlallerine dikkat çekti.
"Kadınlara ücretli izin verilmeli"
"Pandemi sürecinde bedenimize ve emeğimize yönelik oluşan bu yeni sömürü biçimine asla rıza göstermiyoruz" denilen açıklamada şöyle denildi:
"1. Her şeyden önce, virüsün bulaşmasını engellemek ve salgının yayılma hızını düşürmek amacıyla temel ve zorunlu hizmetler ve üretimler haricinde üretim durdurulmalıdır. Bunun yanı sıra, temel ve zorunlu hizmetlerde çalışanlar için iş güvenliğinin, sağlık ve hijyenin sağlandığı çalışma koşulları oluşturulmalıdır. İster kamu kurumunda ister özel sektörde çalışan tüm kadınlara iş güvencesi verilmelidir.
"2. Ekonomik kriz ve sağlık krizi nedeniyle işten çıkarılmak, ücretsiz izne zorlanmak gibi bedeller ödemek istemiyoruz. İster kamu kurumunda ister özel sektörde çalışan tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi verilmelidir. Kadınlar, sağlık hakkı ile çalışma hakkı arasında seçim yapmak gibi bir ikilemde bırakılmamalıdır. Hem ekonomik güvence taahhüt edilmeli, hem de sağlığımızı korumak için gerekli tüm koşullar üretilerek, bir an evvel uygulamaya konulmalıdır.
"3. Kadın sağlık çalışanlarının talepleri karşılanmalı, süt izninde olan kadınlar ücretli idari izinli sayılmalı, olağandışı dönemde alınan izinlerin yıllık izinden sayılması uygulamasına son verilmeli, kamu ve özel taşeron şirketlerinde çalışan tüm sağlık çalışanları aynı haklardan yararlanmalıdır.
"4. Kadınlar bir yandan kendi ruh sağlığını korumaya çalışırken, bir yandan da onlardan hane üyelerini sakinleştirmesi ve pandeminin yol açtığı psikososyal sorunlar için “tampon” olması beklenmektedir.
"Bu bağlamda ev içindeki yüklerin kadınların üzerine yıkılmasına ve artan cinsiyet eşitsizliğine karşı çıkıyor; sadece pandemi koşullarında değil olağan dönemlerde de ev işlerinin zaman ve emek açısından erkeklerle eşit paylaşımını savunuyoruz. Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmeli; çocuklarını yalnız büyüten ebeveynlere salgın süresince ücretli izin hakkı tanınmalı ve/ya uygun koşullar yaratılabiliyorsa evden çalışma biçimleri formüle edilmelidir.
'Erkek şiddetine karşı acil eylem planı oluşturulmalı'
"5. bianet’in 1 Mart 2020 – 1 Nisan 2020 döneminde Türkiye'de basına yansıyan haberlerden derlediği verilere göre de erkekler en az 25 kadını öldürmüş, en az 46 kadına şiddet uygulamış, 83 kadını seks işçiliğine zorlamış, en az on kadını taciz etmiş, 23 çocuğa cinsel istismarda bulunmuştur. Öte yandan pandemi döneminde şiddete uğrayan kadınların ilgili birimlere başvurmakta çeşitli şekillerde zorluklarla karşılaştıkları ve yardım isteyemedikleri de bilinen bir gerçektir.
"Evde kalma zorunluluğu; kadınların uygulanan şiddetten uzaklaşma olanaklarını ortadan kaldırmakta, şikayet etmek ve şiddeti belgelemek için sağlık kuruluşlarına başvurusunu geciktirmekte ya da yok etmekte, artan bulaş riski nedeniyle sağlık kuruluşları ve adliyelerde acil gereksinim dışındaki başvuruların ertelenebileceği gerekçesiyle şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılması ve sağlığını koruyamaması endişeleri kadının başvurudan vazgeçmesini kolaylaştırmakta, bu şiddete tanıklık eden ya da cinsel/fiziksel istismar gören çocukların da sürekli travma yaşamasına neden olmaktadır. Sonuç olarak bilinen ve kayıtlara geçen şiddet olguları buzdağının görünen yüzünü oluşturmakta, kapalı kapıların ardında kadınlar şiddetin her türüyle yaşamak zorunda kalmakta ve seslerini duyuramamaktadır.
"6. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), 6284 sayılı kanunun 11. Maddesini askıya alan “ tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi ” biçimindeki kararı derhal geri çekilmelidir. Cinsel istismarcıların affı, infaz yasasındaki değişiklik kapsamından çıkarılmalıdır. 6284 sayılı etkili bir biçimde uygulanmalı ve kadına yönelik artan şiddete karşı acil eylem planı oluşturularak hayata geçirilmelidir.
"7. Özellikle kadın sağlığının korunması ve sağlık gereksinimlerinin karşılanması açısından belirleyici önem taşıyan birinci basamak sağlık kurumlarında pandemi nedeniyle ortaya çıkan yoğunluk, kadın sağlığı hizmetlerinin yürütülmesinde aksamaya neden olmamalıdır. Bu bağlamda kadın sağlığına ilişkin sorunların çözümü yanı sıra aile planlaması, gebe izlemi, doğum öncesi ve sonrası bakım ve izlem, ana-çocuk sağlığı hizmetleri, kronik hastalıkların izlemi, menapoz dönemi sağlık sorunları gibi temel hizmetlerin sürdürülmesi gerekmektedir.
"Kürtaj hakkının suistimale uğramaması için gereken önlemler alınmalıdır. Kürtaj olmak isteyen kadınlar düşük hapları için reçete alabilmeli, yapılacak geç dönem kürtajlar acil bakıma dahil edilmelidir. Kadınların, sağlık hizmetlerine ve adli hizmetlere erişimleri önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu çerçevede ilgili kurumsal ve hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Pandemiye dair geliştirilen politikaların acilen toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilerek yeniden ele alınmalıdır. Bu sürecin ne kadar devam edeceği belirsizken, bulaşıyı azaltmak üzere başvurulan yolların cinsiyetçi ve eşitsiz biçimde ifa edilmesine karşıyız. Ekonomik krize eklemlenen salgın krizinin daha da arttırdığı kadına yönelik her türlü şiddete karşı kadın dayanışması yaşatır. " (EMK)