*Fotoğraf: Can Candan
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından başlattıkları nöbette 35 haftayı geride bıraktı.
Bulu'nun görevden alınmasından sonra 20 Ağustos'ta rektör olarak atanan Naci İnci'yi de istifaya çağıran akademisyenler, rektörlük binasına 162. kez arkalarını döndü.
Akademisyenlerin 32. açıklaması"Bugün 3 Eylül Cuma. Nöbetimizin 163., direnişimizin 243. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz. "20 Ağustos gece yarısı Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin yüzde 95'inin ret oyu verdiği Naci İnci rektör olarak atandı. Bu atamayla bir kez daha üniversitemizin demokratik iradesi alenen çiğnendi. "Kayyımlık rejimi devam ediyor. Sekiz aydır demokratik, özgür, özerk üniversite yapısını yok ederek, şeffaflıktan, hesap verebilirlikten uzak bir şekilde, kapalı kapılar ardında yürütülen bu rektör atama usulünün kabul edilmesi mümkün değildir. TIKLAYIN - Boğaziçi'nde "güven oylaması" sonuçlandı TIKLAYIN - Boğaziçi akademisyenleri nasıl bir rektör istiyor? Gerekçe ne?"Rektör belirleme sürecinde, akademisyenlerimizin güvenoyu vererek destekledikleri, üniversitemizin liyakat sahibi, her biri alanında saygın ve değerli bilim insanı olan 17 adayının neden mülakata dahi çağırılmadığı, Naci İnci'nin hangi gerekçe ve beklentilerle görevlendirildiği açıklanmalıdır. 2021-09-03 Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri Nöbeti No. 163 ve Açıklaması (5/5) from Can Candan on Vimeo.
"Hukuksuz bir şekilde kurulan Hukuk ve İletişim Fakültelerinde ilgili tüm kurulların karar alma süreçlerini ve kriterlerini yok sayarak, niteliksiz ve siyasi sadakate dayalı bir kadrolaşma sürecine ön ayak olan Naci İnci'nin amacı açıktır. "Boğaziçi Üniversitesi'ni Türkiye'nin en nitelikli kamu araştırma üniversitelerinden biri yapan gelenek ve değerleri yok etme niyetinin ve üniversiteler üzerinde kurulmak istenen vesayet rejiminin bir uzantısı, bir aracısı olmaktan başka bir şey olamayacak bu kişinin derhal istifa etmesini talep ediyoruz. KHK ile ihraç edilen akademisyenler"Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nin (Ünivder) bu hafta yaptığı açıklamasında yer verdiği taleplere katılıyoruz. Üniversitelerin kamusal, özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulması için kayyım rejiminin son bulmasının; hukuksuz biçimde işine son verilen, kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile işten atılan barış akademisyenleri dahil tüm akademisyenlerin işlerine iade edilmesinin gereğini bir kez daha vurguluyoruz. "Üniversiteler; bilim, teknoloji ve özgür düşüncenin gelişip serpilmesi gereken kurumlardır. Üniversiteler ancak bu yolla kamusal fayda ve evrensel değer üretebilir, nitelikli insan gücü yetiştirebilir. Üniversitelerin antidemokratik uygulamalarla, liyakatten uzak ölçütlerle yönetilmesi, ülkenin geleceği için bir tehdittir. "ÜAK skandal kararından dönsün""Üniversiteler Arası Kurul'un (ÜAK) uluslararası seçkin üniversitelerde yapılan doktora tezlerine bilimsel, akademik ölçütlerin dışına çıkarak denklik vermemesi Türkiye'de eleştirel sosyal bilimlerin gelişimini engelleme amacıyla alınan siyasal ve sansürcü bir karardır. Bu skandal karardan bir an önce geri dönülmelidir.
"Üniversitemizdeki tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürleri bir an önce görevine atanmalıdır. "Atanmış rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Türkiye'de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!" | |
(DŞ)