İçişleri Bakanlığı soruşturması sonucunda Hrant Dink cinayetinde "ihmal ve sorumlulukları" bulunduğu iddia edilen, aralarında eski İstihbarat Daire Başkanları Sabri Uzun ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de bulunduğu 19 polis aklandı.
Radikal gazetesinde Mesut Hasan Benli'ye göre, müfettiş raporu Başbakanlığın raporuna yanıtlardan oluştu. Rapor kademeli olarak İstihbarat Daire Başkanlığı'nı ardından İstanbul ve Trabzon Emniyeti'ni akladı.
Raporda, Erhan Tuncel'in gönderdiği ihbarları İstihbarat Dairesi'nin "yazıyı arşive kaydetmeleri ilgili büroya havale etmeleri, yazı üzerine not düşerek paraf etmeleri" aklamaya gerekçe yapılırken, Tuncel'in "güvenilir olmaması ve yalan söylemesi" gerekçe gösterilerek de Trabzon Emniyeti aklandı.
Raporda, Dink'e koruma verilmemesi ile ilgili olarak da sorumluluğun İstanbul İl Komisyonu'nda olduğu öne sürülerek de İstanbul Emniyeti aklandı.
Raporda, "Erhan Tuncel'in tetikçi Ogün Samast'ın ismini ihbar etmek için polisi aradığını hatta cinayetten beş gün önce emniyete mesaj çektiği, buna rağmen önlem alınmadığı" iddiası "Erhan Tuncel, mesaj atmak yerine rahatlıkla polise giderek veya 155'i arayarak bu bilgiyi verebilirdi" yorumuyla çürütülmeye çalışıldı.
Öldürülen Gazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in başvurusu üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca bir rapor hazırlanmıştı. Bu raporda ortaya konulan 'ihmal iddiaları' nedeniyle Başbakan Erdoğan "oluru" ile İçişleri Bakanlığı müfettişleri, aralarında Ramazan Akyürek ve Sabri Uzun'un da bulunduğu 19 polis hakkında soruşturma başlatmıştı.
Soruşturma 9 Kasım 2009'da tamamlandı. Raporda, aralarında Akyürek ve Uzun'un bulunduğu Trabzon ve İstanbul Emniyetlerinde görevli toplam 19 polis hakkında işlem yapılmasına gerek olmadığı tespiti yapıldı.
İçişleri raporunda, Başbakanlığın hazırladığı Dink raporununda dile getirilen iddialara şu yanıtlar verildi:
'İstihbarat gereğini yaptı'
Başbakanlık Raporu: Muhbir Tuncel'in ihbarlarına rağmen, İstihbarat Dairesi görevlileri önlem almadı.
İçişleri Raporu: Yazıya ilişkin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü gerekli incelemeyi yaparak cevap vermesi gerekirdi. İstanbul cevap vermediği için çalışmalar eksik kaldı ve operasyona dönüşmedi. İstihbarat dairesi görevlilerinin yazıyı arşive kaydettikleri, ilgili büroya havale ettikleri, ilgili büronun da yazı üzerine not düşerek paraf ettikleri, gereğini yaptıkları anlaşılmıştır.
Koruma görevi
Başbakanlık Raporu: İstihbarat Daire Başkanlığı Dink'e suikast hazırlığından haberdardı ama korunması için gerekeni yapmadı
İçişleri Raporu: Koruma altına alınma görevi İstanbul İl Koruma Komisyonu'ndadır. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Akyürek, yazının gönderilmesinden üç ay sonra İstihbarat Daire Başkanlığı görevine atandı.
Başbakanlık Raporu: İstihbarat Daire Başkanlığı suikast öncesinde haberdar olmasına rağmen iller arası koordinasyonu sağlamadı.
İçişleri Raporu: Koordinasyon sağlama görevi İstihbarat Dairesi'nin değil, Trabzon ve İstanbul Emniyeti'nin görevidir.
Tuncel güvenilmez
Başbakanlık Raporu: Erhan Tuncel'in Dink cinayetinden önce muhbirlik görevine son verilmesi, yeni bilgilerin polise gelmesini engelledi.
İçişleri Raporu: Tuncel buluşmalara zamanında gelmeyip, bilgi saklayıp ve sık sık yalan söylemiştir. Tuncel'in güvenilir bir haber elemanı olmadığı yönündeki gerekçelere itibar edilmesi gerekir. Bilgi paylaşmaya değmezdi
Başbakanlık Raporu: Trabzon Emniyeti'nin Tuncel'den aldığı bilgileri İstanbul'a ve İstihbarat Daire Başkanlığı'na sürekli bilgilendirme yapması gerekirken bunu yapmadı. Trabzon Emniyeti, Dink cinayetine ilişkin olarak gelen istihbaratı Trabzon valiliği ve Trabzon Jandarma Komutanlığı ile paylaşmadı.
İçişleri Raporu: Yasin Hayal'in Dink'e yönelik eylem yapacağı bilgisi, istihbarat teknik ve metotları ile doğrulanmadığı ve ham istihbari bilgi niteliğinde kalmıştır. Bu yüzden de planlı istihbarat operasyonu yapılamamıştır. Yönetmeliklere göre, ancak güvenilir bir haber olarak kabul edileceği anlaşılan istihbaratlar paylaşılır. Bu yüzden bilgi verilmemesi mevzuata aykırı değildir.
Başbakanlık Raporu: Polisler Tuncel'le ilişkilerinde kuralları ihlal etti. Gereksiz samimiyet içindeydiler ve kod yerine gerçek isimleriyle hitap ediyorlardı.
İçişleri Raporu: Tuncel'in polislerin gerçek ismini bildiği doğru değil. Böylebir samimiyet sözkonusu değil. (Radikal'in notu: Telefon kayıtlarından Tuncel'in polislere 'Reis' ve isimleriyle hitap ettiği ortaya çıkmıştı.)
Tuncel bizzat gitmeliymiş
Başbakanlık Raporu: Tuncel, Samast'ı ihbar etmek için polisi aradı, hatta cinayetten beş gün önce emniyete mesaj çekti.
İçişleri Raporu: Erhan Tuncel, söz konusu ifadesinin ilerleyen bölümlerinde cinayetten önceki son iki ayda neler olduğunu hatırlamadığını söylemiştir. Mesaj atmak yerine polise giderek veya 155'i arayabilirdi.
Başbakanlık Raporu: Yasin Hayal McDonald's'a yönelik eylemi sonrasında Trabzon Emniyeti tarafından yakalandı, sonra serbest bırakıldı.
İçişleri Raporu: Trabzon Emniyeti'nde böyle bir kayıt bulunamadı ve Hayal'in ifadesinde de bu iddialar doğrulanmadı.
Bilgiler yasadışı kanıt
Başbakanlık Raporu: Bombalama eyleminin ardından Hayal'in cep telefonunun irtibat bilgileri araştırılmadı.
İçişleri Raporu: Yasin Hayal'in yakalanmasıyla ilgili bilgilerin, düzenleme gereğince imha edilmesi gerekirdi. İmha edilmediği için Başbakanlık raporuna yansıyan bu bilgiler, yasadışı kanıt niteliğindedir.
Polisler aklanırken akla Başbakan Erdoğan'ın 26 Ocak'taki konuşması geldi: "Dink olayında, 32 saatte failler yakalandı, uzantılarını söylemiyorum. Ama daha sonra bunların bağlantıları ortaya çıkmaya başladı..."
Raporla aklanan polisler
Eski İstihbarat Daire Başkanları Sabri Uzun ve Ramazan Akyürek, operasyonlardan Sorumlu Daire Başkan Yardımcıları Necmettin Emre ve Vedat Yavuz, Aşırı Sağ Masası eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Müdür Yardımcısı Osman Gülbel, Büro Amiri Yılmaz Angın, polis memuru Hüsamettin Yaman, Trabzon eski Emniyet Müdürleri Reşat Altay ve Ramazan Akyürek, Trabzon eski İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, emniyet amirleri Faruk Sarı ve Ercan Demir, başkomiser Hüseyin Yılmaz, komiser Özkan Mumcu ve polis memurları Muhittin Zenit, Tefik Cantürk, Onur Karakaya, Mehmet Ayhan ve Mehmet Uçar. (EÖ)