Yazı “Dijital Partner Şiddeti” başlığıyla ilk olarak Yakın İlişkiler sitesinde, İlayda Deringör imzasıyla yayınlandı.
“Bana tam 12 dakikadır cevap vermedin!” “Şu anda üstünde ne var, fotoğraf atmayacak mısın?” “O kişiyi takipten çıkacaksın demedim mi?” “Yine mi şifreni değiştirdin?”
Bu cümleler size veya bir yakınınıza tanıdık geliyor olabilir mi? Eğer daha önce böyle söylemlere maruz kaldıysanız veya birine buna benzer cümleler kurduysanız dijital flört şiddetine maruz kalmış veya dijital flört şiddeti uygulamış olabilirsiniz.
Dijital araçlar yan yana olmadığımız insanlarla bile bağlı olduğumuzu hissettiren, iletişimde kalmamızı sağlayan ve ilişkilerimizi güçlendiren bir işleve sahip. Yakınlığı sağlayan bu araçların olumlu yanları olsa da bu araçların kullanımı, ilişki sırasında ve sonrasında romantik partnerlerin birbirine zarar vermelerine veya birbirlerini kontrol etmelerine yol açabiliyor. Dijital partner istismarı, tıpkı diğer şiddet biçimleri gibi ihlal edici, baskıcı ve tehdit edici unsurlara sahip oluyor. Bu kavramın partneri taciz etmek, takip etmek ve partnerin gözünü korkutmak gibi birçok duygusal şiddet yolunun dijital yollar üzerinden yapılan hali olduğu söylenebiliyor. Genellikle çevrimiçi olarak gerçekleştirildiği için duygusal ve sözlü istismara giren bu şiddet biçimi, maruz bırakılan kişiyi kötü hissettiren, özgüvenini düşüren ve manipüle eden söylemler ve duygular ortaya çıkarabiliyor.
Dijital partner şiddeti, tıpkı diğer istismar türleri gibi güç ve kontrol uygulamak amacıyla uygulanıyor. Şiddeti uygulayan kişi partnerinin sosyal medya hesaplarının şifrelerini isteyebiliyor, partnerini takip edebiliyor, partnerine aşırı derecede fazla mesaj gönderebiliyor. Bu davranışlar sonucu şiddeti uygulayan taraf partnerinin sosyal medya kullanımı üzerinde kontrol elde etmiş oluyor. Bunun yanı sıra, şiddeti uygulayan kişi partnerden cinsel içerikli mesajlar göndermesini talep edebiliyor ve partnerinin hareketlerini takip etmek için çeşitli teknolojik araçları kullanabiliyor. Cep telefonları partnerler üzerinde sürekli iletişimde olma baskısı yaratabildikleri için bu sırada kişisel sınırların korunması zorlaşabiliyor.
Dijital şiddet yabancı kişiler tarafından da uygulanabilse de güncel veya eski romantik partnerler tarafından bu şiddete maruz kalma ihtimalinin daha yüksek. ABD’de yapılan araştırmalarda 25 yaş ve altındaki genç yetişkinlerin yüzde 26-56'sının dijital flört istismarı mağduru oldukları görülüyor. Bu araştırmalarda LGBTIQA+ bireylerin, boşanmış veya hiç evlenmemiş kişilerin ve sosyoekonomik durumu düşük olan genç yetişkinlerin daha fazla istismar raporladığı belirtiliyor.
Hiçbir genç yetişkin, istismar edilebileceği beklentisiyle flört ilişkisine giriyor olmasa da dijital istismar durumuna özellikle gençler arasındaki ilişkilerde oldukça sık rastlanıyor. Dijital şiddete uğrayan gençlerin yüzde 96'sı aynı zamanda partnerleri tarafından psikolojik şiddet, fiziksel şiddet ve cinsel tacizle de karşı karşıya kaldıklarını raporluyorlar. Bahsi geçen diğer şiddet türleri, dijital şiddet içeren ilişkilerde dijital şiddet içermeyen ilişkilere kıyasla daha sık gözlemleniyor.
Dijital şiddetin içeriğiyle ilgili yayınlanan raporlar, cinsiyete göre de farklılıklar gösteriyor. Örneğin, kadınlar rıza dışı pornografik içerik gönderilmesine erkeklerden daha fazla olumsuz duygusal tepki (utanmak ve korkmak gibi) gösterdiklerini bildirirken şifre paylaşımı konusunda erkeklerin daha çok endişe bildirdikleri ortaya çıkıyor. Ayrıca erkeklerin, dijital partner şiddetinin diğer şiddet türlerine kıyasla daha az ciddi olduğunu düşündükleri görülüyor. Kadın mağdurların deneyimlerine bakıldığında ise dijital ve psikolojik flört şiddeti ve cinsel zorlamaya erkek mağdurlara kıyasla önemli ölçüde daha sık maruz kaldıkları belirleniyor.
Benzer bir araştırma, cinsiyetçi ve şiddeti haklı çıkaran tutumları inceliyor. Araştırma, daha güçlü cinsiyetçi inançlara sahip olan ve şiddete gerekçe gösterme eğiliminde bulunan katılımcıların hem kontrolcü davranışlara hem de doğrudan saldırganlığa daha yatkın olduklarını gösteriyor. Öte yandan, cinsiyetçiliği aşmanın zor veya imkânsız olduğunu düşünen katılımcılar, partnerleri tarafından daha çok kontrol edildiklerini hissettiklerini bildiriyorlar.
Genel olarak dijital flört şiddetinin genç çiftler arasında yaygın bir etkileşim biçimi olduğu ve kıskançlık adı altında sıklıkla ortaya çıktığı gözlemleniyor. Öte yandan, bu şiddet biçiminin gerçek hayattaki psikolojik saldırganlıkla da ilişkili olduğu bulunuyor. Tam da bu sebeple, flört şiddeti için farkındalık yaratırken dijital alana özellikle vurgu yapılması gerektiğini söyleyebiliyoruz. Bu şiddet biçimini destekleyen “Kıskançlık ilişkide sevgiyi ve sadakati gösterir” şeklindeki inançların ve davranışların farkına varılması ve değiştirilmesi de bu noktada önem taşıyor.
Dijital şiddetin göstergelerinin farkına vararak, dijital ortamdaki ilişkilerimizi daha sağlıklı hale getirerek, elimizden geldiğince bu şiddet türüne maruz kalmayı önleyerek ve maruz kalanlara yardımcı olarak dijital araçların zararlarını azaltabilir, faydalarının tadını doyasıya çıkarabiliriz. Bunları nasıl yapabileceğinizi merak ediyorsanız okumaya devam edebilirsiniz.
Dijital şiddetin göstergeleri nelerdir?
- Sosyal medya mecralarında kiminle arkadaş olabileceğimizin söylenmesi
- Olumsuz, aşağılayıcı ve hatta tehdit edici mesajlar almamız
- Davranışlarımızın ve paylaşımlarımızın sürekli kontrol/takip edilmesi
- Bizi küçük düşüren paylaşımlarda bulunulması
- Rızamız dışında pornografik görüntüler paylaşılması, bu görüntülerin bizden ısrarla talep edilmesi veya bu konuda üzerimizde baskı kurulması
- Şifrelerimizin çalınması veya şifrelerimizi vermemiz için ısrar edilmesi
- Sürekli iletişimde kalınmasının talep edilmesi, cevap vermediğimiz durumda cezalandırılacağımızın hissettirilmesi
- Telefonumuzun kurcalanması ve telefonumuzdaki içeriklerin kontrol edilmesi
Dijital ortamda ilişkilerimizin daha sağlıklı olması için neler yapmalıyız?
- Karşılıklı olarak ilişkimizin sınırlarına saygı göstermeliyiz.
- İhtiyacımız olduğunda telefonumuzu kapatabilmeliyiz. Partnerimiz öfkelenmeden kendimize vakit ayırabilmeliyiz. Aynı hakkı partnerimize de sunmalıyız.
- “Sexting” olarak bilinen pornografik içerikleri zorla talep etmemeli, rızamız yoksa göndermek zorunda kalmamalıyız.
- Son olarak şifrelerimizi, konumumuzu ve telefonumuzdaki içerikleri kimseyle paylaşmak zorunda kalmamalıyız. Aynı şekilde kimseyi bunları yapması konusunda zorlamamalıyız.
Dijital flört şiddetini önlemek veya engellemek için neler yapabiliriz?
- Dijital partner şiddeti mağdurlarını bilinçlendirme konusunda yardımcı olabiliriz.
- Sosyal medya mecralarında güvenlik önlemleri alabiliriz.
- Yukarıda bahsettiğimiz dijital şiddet göstergelerine dikkat edebiliriz. Örneğin, partnerimizle iletişimimizdeki kontrol edici ve sınırları ihlal edici davranışları saptayabiliriz.
- Yardım alabiliriz. Ailemiz, arkadaşlarımız, ruh sağlığı çalışanları ve gerekirse diğer otoritelerle bu durumu konuşabilir, desteklerini isteyebiliriz.
Kaynaklar
[1] Ybarra, M., Price-Feeney, M., Lenhart, A., & Zickuhr, K. (2017). Intimate partner digital abuse: Report. Data & Society.
[2] What Is Digital Abuse. (n.d.). Love Is Respect Org.
(İD/AS)