Fotoğraf: JinNews
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Demokrasi İçin Birlik (DİB), kadınların savaşa, yoksulluğa, eşitsizliğe, sömürüye karşı sesini yükseltmesi için Kadıköy’de bulunan Beşiktaş İskelesi önünde “Demokrasi Kürsüsü” kurdu.
Etkinliğe Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve çok sayıda kadın örgütü katıldı. “Kadınlar yoksulluğa ve savaşa karşı” pankartının açıldığı etkinlikte sık sık “Kadınlar birlikte güçlü”, “Jin jiyan azadî” sloganları atıldı.
"Kayyımlar kadınları hedef alıyor"
“Demokrasi Kürsüsü”nde ilk olarak söz alan Kampüs Cadıları’ndan Beyda Ceylan, üniversitelere atanan kayyımların ilk yaptıkları işin kadınlara saldırmak olduğunu söyledi.
Daha sonra söz alan Mor Dayanışma üyesi Rojda Aksoy, 8 Mart’ta kadınların polis şiddeti ile karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, devletin yürüttüğü savaş politikasının farkına varılması gerektiğini belirtti.
"Özgür gelecek kadınların olacak"
Etkinlikte söz alan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de kadının yoksullaştırılmasına, şiddeti besleyen politikaların uygulanmasına ve Kürt sorunun büyütülmesine “hayır” demek ve kendi kazanımlarını savunmak için alanda olduklarını söyledi. “Nafaka hakkımızın elimizden alınmasına izin vermiyoruz. Yeni kazanımları büyütmeye devam edeceğiz. Özgür gelecek kadınların olacak. Kadın özgürlük mücadelemiz kazanacak” dedi.
"Savaşa karşı sesimizi yükseltiyoruz"
Konuşmaların ardından DİB üyesi Nesteren Davutoğlu ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP)üyesi Perihan Koca basın açıklamasını okudu.
Barınma, beslenme, ısınma gibi en zaruri temel ihtiyaçların bile lüks hale geldiğini söyleyen Davutoğlu, kadınların mobbing, taciz, erkek şiddetiyle çevrelenmiş ucuz ve niteliksiz işlerde, kayıt dışı, esnek, güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda bırakıldığına dikkat çekti.
Davutoğlu şöyle dedi:
“Kadın işsizliği her geçen gün artıyor. Yoksul hane içindeki en yoksul birey yine kadınlar. Kadınlar dünyanın en yoksulları ve mülksüzleri. Kapitalizm, kadınların emeklerini ve bedenlerini sömürerek varlığını sürdürmeye çalışıyor. Sermaye, iktidar ve erkek egemen aile iş birliği ile kadın hayatlarına el konuluyor. Ekonomik krizin her geçen gün ağırlaştığı koşullarda, tüm ihtiyaçları karşılama sorumluluğu kadınlara yükleniyor. Hayatta kalmaya bile yetmeyecek ücretler, kadınların karşılıksız ev içi emeği sayesinde ailenin ayakta kalabilmesini sağlarken çocuk, hasta ve yaşlı bakımı yine kadınlara düşüyor."
"Kadınlar mücadelenin ön saflarında"
Ekoloji ve emek mücadelesinde kadınların en ön saflarda yer aldığını hatırlatan Perihan Koca da şöyle dedi:
“Erkek egemen devletten, iktidardan ve erkeklerden alacaklıyız. Şiddet ve göç anlamına gelen savaşlara, ücretli ve ücretsiz emek sömürüsüne, kadın yoksulluğuna, kazanılmış hakların gaspına sessiz kalmayacağız. Savaşa karşı barışı savunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi acilen tekrar imzalanmalı ve etkin şekilde uygulanmalıdır.
"Kadın cinayetlerini ve erkek şiddetini önleme merkezleri, toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri, kreşler, hasta ve yaşlı bakım evleri, Eşit işe eşit ücret, güvenceli çalışma ve güvenceli yaşam koşulları için mücadeleye devam edeceğiz”
(EMK)