Sözgelimi, şu 'devlet sırrı' konusu... Unuttunuz bile, değil mi? İddiaya girerim, hatırlayanınız da farklı bir bağlamda sanacaktır 'devlet sırrı' konusunu... Oysa, Yargıtay Başkanı gazeteler aracılığıyla konuşmak yerine Anadolu Ajansı'nın aracılığına başvurarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Kozinoğlu'yla görüşmem istişariydi. Sorduğumda, bana, 'Resmen geldim, müsteşarımın izniyle geldim. Haberi var. İsterseniz açayım, konuşayım' dedi. Kozinoğlu bana bir devlet sırrı verdi. Bunu açıklamayı mahzurlu görüyorum."
MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ise Eraslan Özkaya ile görüşmesi için örgütün operasyon başkan yardımcısı Kaşif Kozinoğlu'na görev vermediğini, "Kozinoğlu bana gelip, Yargıtay Başkanı'nın kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Ben de gidip görüşmesini söyledim" sözleri ile ifade ediyor. "Yani sizin bilginiz dahilinde mi görüştü?" sorusuna verdiği cevap da şu: "İki noktayı birbirinden ayırmak gerekir. Arkadaşımızın söylediğine göre, Yargıtay Başkanı görüşme talebinde bulunmuş. Buraya kadar benim bilgim dahilinde. Ama Çakıcı ile ilgili konunun görüşülmesi benim bilgim dahilinde değil."
Bu durumda, 'devlet sırrı' diye bir şey söz konusu ise, bunun görüşmeyi isteyen Yargıtay Başkanından MİT'in önemli adamına aktarılmış olması gerekir. Mantık bunu söylüyor. Oysa, Eraslan Özkaya, MİT'in kendisine bir 'devlet sırrı' tevdi ettiği iddiasında ve üzerine bu kadar gidilmesine rağmen, biraz olsun rahatlatlamasına da yarayacağı halde, o 'sırrı' kimselerle paylaşmıyor...
Bu da garip değil mi? MİT'in müsteşarı ağzıyla doğru söylememekle itham ettiği Yargıtay Başkanı, 45 yıllık 'onurlu' hizmetini sıfırlamaya razı da, kendisine tevdi edilen 'devlet sırrı' konusunda ağzından tek cümle kaçırmamaya kararlı... Bu sürecin başından itibaren 'istihbarat' konularına meraklı ve o câmiadan dostları bulunan bir yargıç olduğunu düşündüğüm Eraslan Özkaya, bu tutumuyla, bana bundan biraz daha ileri bir ilişki içinde gibi geldi... Şenkal Atasagun'un iyi tanıdığını sandığım başkanın dürüstlüğünü sorgulamasını anlamakta zorlanıyorum...
Bütün bu tartışmalarda ismi geçen Kaşif Kozinoğlu ise konuşmuyor. Kendisinin 'Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan binbaşı rütbesinde ayrıldıktan sonra MİT'e geçtiği ve örgütün en önemli birimi olan 'operasyonlar başkanlığı' bünyesinde çalıştığı biliniyor.
Mehmet Eymür, daha önce, "Oyakbank eski genel müdürü olan Coşkun Ulusoy ve bir siyasi partinin halen başkanı olan birisi ile üvey akrabalıkları olduğu bilinen, İstanbul'un yeraltı kesimiyle karanlık irtibatları olan bir başkanımız Sayın Atasagun ile beraber hareket ederek, illegal operasyonlar planlayıp icra etmişlerdir" cümlesi ile ad vermeden andığı kişinin Kaşif Kozinoğlu olduğunu ifşa etti. Kozinoğlu'nun 'üvey kardeşim' dediği Coşkun Ulusoy halen OYAK'ın yöneticisi; 'akrabalık bağı' bulunduğunu ileri sürdüğü parti başkanı da Mehmet Ağar imiş...
İlginç bağlar bunlar...
Kimse önem vermese ve MİT Müsteşarı "Doğru söylemiyor" dese de Yargıtay Başkanı Özkaya'nın, "Kaşif Kozinoğlu bana bir devlet sırrı tevdi etti" cümlesini önemsiyorum ben. Başkanın bütün koruma duvarlarını yıkan önemde, rezillenmeyi göze almasına sebep olacak ciddiyette bir 'sır' olmalı bu... Bize söylemese de, skandalla ilgili soruşturmayı yürütecek meslektaşlarına ve devletin sözü dinlenir büyüklerine aktardığında kendisine hak vereceklerine inandığı bir 'sır'... Ha şunu da aklımızda tutalım: Eraslan Özkaya Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Ankara Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşı; ikisinin dostluğu bugün de devam ediyor...
Acaba, MİT'in operasyon başkan yardımcısı Kaşif Kozinoğlu Yargıtay Başkanına verdiği 'sır' mâhiyetindeki gizli bilgiyi başkalarıyla da paylaştı mı? Meselâ askerlerle?
Bu soruyu öylesine soruyor değilim. Bir internet sitesindeki yazılarında ilginç konulara değindiğini fark ettiğim Yeşim Küçükköylü, son kavga patlamadan önce (31 Temmuz 2004) Kaşif Kozinoğlu'ndan söz ederken, Afganistan'da Raşit Dostum'la yakınlıklarına değinme ihtiyacı duyuyor. Kozinoğlu çevresinde 'İkinci Korkut Eken' diye bilinirmiş... Birdenbire, Kozinoğlu'nun yakın zamanda kapısını aşındırdığı bir askeri de anıyor Küçükköylü: Org. İlker Başbuğ...
Küçükköylü'nün verdiği bilgiye göre, 24 Haziran, 19 Temmuz ve 26 Temmuz günlerinde Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Başbuğ ile görüşmüş Kozinoğlu... Bu bilgi doğruysa, Yargıtay Başkanı Özkaya'yı gördüğü tarihler ile Org. Başbuğ'u ziyaret ettiği tarihler arasında yakınlık göz açıcı. Acaba, aynı 'devlet sırrı'nı paylaşmak için mi yapıldı bu ziyaretler?
Susurluk konusunu hem Meclis araştırmıştı, hem de Başbakanlık Teftiş Kurulu; son günlerde tartıştığımız konular da derinlemesine incelenmeyi hak ediyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu ilk açılışı yapmayı düşünebilir. (TK/BA)
* Taha Kıvanç'ın yazısı Yeni Şafak gazetesinde 24 Ağustos 2004'te yayımlandı.