87 yaşındaki Ali Doğan, 1937/38 Dersim Katliamı esnasında, kendisinin süngülenmesi ve annesi ile iki küçük kardeşinin öldürülmesiyle ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Doğan, 2012 yılında Bakanlar Kurulu’na yaptığı Dersim katliamı nedeniyle kendisi ve toplumdan özür dilenmesiyle ilgili başvurusu reddedilince avukatı Barış Yıldırım aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak davanın yeniden görülmesini talep etti.
Başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesi ile Anayasanın 36. maddesindeki adil yargılanma hakkının, yine AİHS 8. Maddesi ve Anayasanın 20. maddesindeki özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini belirtti.
Başvurucunun taleplerinin Türkiye'nin de üyesi bulunduğu Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi Uluslararası resmi örgütlerin temel hukuk belgelerinde/uluslararası insan hakları hukuku belgelerinde tanınan talep ve haklar olduğuna dikkat çekildi.
Doğan ve ailesine ne oldu?
1938'de sekiz yaşında olan Ali Doğan, annesi Fayime, dört ve iki yaşındaki kardeşleri Şıh Hasan ile Ali Rıza, dedesi Seyit Ali ile amcası Haydar'ın da aralarında olduğu 20 kişiyle birlikte, yeni adı Buzlupınar, eski adı Kergene olan mevkide süngülendi.
Bakanlar Kurulu'na verilen dilekçede olay şöyle anlatılıyor:
"1938 yılı yaz mevsiminde bir gün kışla inşaatına kireç taşımakta olan Düzpelit köylüleri bir alay asker tarafından durduruldu.
"Bu sırada hayvanların yükleri askerlerce yere döküdü ve anılan kişiler elleri bağlanarak köye getirildiler. Asker muhtara “Tüm yakınlarını buraya çağır, kıymetli eşyalarını yanlarına alsınlar, sizi garba sürgüne göndereceğiz” şeklinde beyanda bulundu.
"Muhtarın bütün yakınları toplandıktan sonra askerler toplamda yirmi kişiyi şu an Buzlupınar ismiyle bilinen ve fakat adı evvelki Kırnık olan yere götürdü. Askerler anılan grubu götürürlerken erkeklerin ellerini bağlayıp herkesi birbirine bağladı. Kadınları ise epey bir yol yürüdükten sonra birbirine bağlamışladı.
"Davacı dahil gruptaki herkes askerler tarafından süngülendi. Davacıya vurulan süngülerden ikisi sol arka omuz bölgesine, diğeri başına geldi. Ayrıca süngüleme esnasında davacının sol kolu ve sol bacağı yerinden çıktı. Davacının kurtulmasının sebebi davacının ölmüş olabileceğinin düşünülmesi. Davacı takriben dört veya beş gün orada kaldı.
"Öldürülen kişilerin hepsi toplu olarak öldürüldükleri yerde sonradan yakınları tarafından toplu olarak defnedildi. Bilahare de anılan kişiler için defnedildikleri yerde bir anıt dikildi."
Özür dilenmesi
Doğan, Dersim tartışmalarının başlamasıyla birlikte 2012 yılında yargı yoluna başvurdu.
Bakanlar Kurulu’ndan şunları talep etti:
1. Ali Doğan’dan özür dilenmesine ve özrün kamuoyuyla paylaşılmasına,
2. Dersim 1937/38 sürecine dair hakikatin tamamının kamuoyuyla paylaşılmasına,
3. Başvurucunun ve başvurucunun öldürülen yakınlarının onurlarını, itibarlarını ve haklarını iade eden resmî bir açıklama yapılmasına,
Tekrarlanmayacağının garantisi
4. Dersim 1937/38 süreci ve sonrasında meydana gelen hadiselerle ilgili olarak sorumlulukların kabûlünü ve gerçeklerin tanınmasını içerecek şekilde kamuoyundan özür dilenmesine,
5. Başvurucunun öldürülen yakınları için anma törenleri düzenlenmesine,
6. Dersim 1937/38 süreci ve sonrasında meydana gelen ihlâllerin doğru bir anlatımının uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk eğitimi ve çalışmalarına yönelik dokümanlara dahil edilmesine,
7.Söz konusu ihlâllerin bir daha tekrar edilmeyeceğine dair garanti verilmesine; Bakanlar Kurulu’nca karar verilmesi.
İdare mahkemesi reddetti
Ancak dilekçeye yanıt alamadığı için zımnen red işlemi oldu. Açtığı davada Danıştay Görevsizlik Kararı vererek dosyayı Ankara İdare Mahkemesi'ne gönderdi.
Ankara 14. İdare Mahkemesi ise, davacının başvurusunun niteliği itibariyle idari davaya konu edilemeyeceğini belirterek davanın incelenmeksizin reddine karar verdi. Danıştay Onuncu Dairesi de İdare Mahkemesi kararını onadı.
Bu sebeple de Doğan, Anayasa Mahkemesine başvurdu. (NV)