Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, gazetecilerle bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantıda dört başlık konuşuldu: 2015 genel seçimlerine HDP'nin parti olarak girmesi, çözüm süreci, Cizre'deki olaylar ve Meclis'te bekleyen güvenlik yasası.
Oyumuz yüzde 9,4
Demirtaş, kasım sonunda kendi yaptıkları araştırmada HDP'nin oy oranının yüzde 9,4 olduğunu belirtti ancak parlamentoya girememenin hayat meyat meselesi olmadığını da ifade etti.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde doğu ve güneydoğu bölgesinde mevsimlik tarım işçileri vb nedenlerle 250 bin oy dışarıda kaldı. Bu olsaydı yüzde 12 olacaktık. O dönem barajı geçmemize 68 bin oy gerekiyordu. Ayrıca yurtdışındaki seçmen de oyunu kullanamamıştı. Biz seçimde arttırdığımız oyumuzun dörtte üçünü AKP seçmeninden aldık. Sadece dörtte biri CHP'den geldi. CHP tabanı yine Ekmeleddin İhsanoğlu'na verdi. Yani biz emanet oy almadık. Aynı araştırma gösterdi ki, bize oy verenlerin yüzde 94'ü HDP'ye de oy veririm dedi.
Parlamento bizsiz 4 yıl devam edemez
"Ancak mesele sadece rakamlar değil, ilkeler bütünü de. İki seçimdir bağımsız giriyor seçime. Ama HDP olarak yeni bir yaşam projesi sunuyoruz. Yeniden bağımsız girmemiz bu projenin de iflası demek. Yani rakamlar düşük de olsaydı yine de partiyi büyüterek bu seçime girmemiz gerekiyordu. Barajın altında kalırsak bu hayat meyat meselesi değil. Parlamentoya girmedik diye de kan gövdeyi götürmez. Ancak yüzde 18'in iradesi dışarıda kalır. Yani toplumun beşte biri, bütün farklılıkları. Ve parlamento dört yıl gönül rahatlığıyla yoluna devam edemez. Biz de erken seçim ve barajın düşmesi için dışarıdan siyaset yürütürüz."
Çözüm süreci biz parlamentodayız diye başlamadı
"HDP parlamento dışında kalırsa çözüm süreci nasıl ilerleyecek" sorusuna Demirtaş şöyle yanıt verdi:
"Çözüm süreci biz parlamentodayız diye başlamadı. Bizim parlamentoda olmadığımız çok uzun yıllar oldu. Ancak çözüm süreci mekanizmaları nasıl işleyecek, vekiller İmralı'ya nasıl gidecek? Bunlar da hükümetin çözmesi gereken sorunlar. Süreç Öcalan ve hükümet arasında biz yardımcı oluyoruz. Biz parlamentoda yokuz diye süreç bitsin demiyoruz."
Patinajdayız, sıçrama şart
Figen Yüksekdağ ise aynı soruya "Yıllardır gelinen süreçte patinaj noktasındayız. Buradan ancak bir siyasi sıçrama ile çıkabiliriz. Bu da risk almadan olmaz. Barajı aşarsa Kürt sorununun yanında neler neler çözülür. Buna odaklanmak lazım. Bu bir tercih değil, zorunluluk" diye yanıt verdi.
Yüksekdağ, seçim için iki haftadır Haziran Hareketi, TMMOB, KESK, TTB gibi meslek örgütleri, sendikalar, inanç grupları, yöre dernekleri gibi birçok kesimle görüştüklerini belirtti. Adaylar konusunda ikisi de henüz kesinleşen bir isim olmadığını belirtti.
Velev ki PKK dağdan indi, sonra?
"Çözüm sürecinde hangi aşamadayız" sorusuna Demirtaş, "Diyalog masasından müzakere masasına oturunca göreceğiz" diyor.
"Basına da yansıyan bir taslak metin vardı. Bir ay içerisine bir, iki görüşmeyle o metin üzerinden bir müzakere sürecinin başlaması gerekiyor. Şu anda bir diyalog masası var müzakare değil. Yani masaya oturulunca ne aşamada olduğumuzu göreceğiz.
"AKP yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik diyor. Öcalan Newroz'da PKK silah bırakacak iddiası var. Görüşmelerimizde Öcalan ile böyle bir şey konuşulmadı ancak velev ki PKK dağdan indi. Ne yapacaklar, buna dair hiçbir plan yok. Yer isimlerinin değiştirileceğine dair bile bir adım yok.
Üçüncü göz şart
"Müzakerede taraflar yani biz ve hükümet dışında mutlaka üçüncü bir göze ihtiyaç var. Hiçbir gizlilik olmamalı. Bu da izleme heyeti denen içinde daha çok akil insanların yer alacağı, belki sizlerin yer alacağı bir heyetle olacak. Ancak böyle aleniyet ve şeffaflık olur. Ve toplumsal destek artar."
Hükümet Cizre'de "kendinize güvenmeyin" diyor
Demirtaş, Cizre'deki olaylar için ise hükümetin halka "Devlet sizi vuruyor ve iz bırakmıyor, çok da kendinize güvenmeyin" mesajı verdiğini belirtti.
"Her şeyi paralele yıkmak işin içinden çıkmaya çalışmak demek. Cizre'de MİT, emniyet, Kürt hareketi herkes çok kuvvetli. AKP'nin hakim olmadığı hiçbir yer yok. Cizre'deki emniyet amiri, valiyi de o atadı. AKP Kürt halkının en güçlü olduğu Cizre'de 'kendinize çok da' güvenmeyin diyor. Yalçın Akdoğan'a da İçişleri Bakanı'na da ikili görüşmelerde söyledik, plakasız araçlardan halka ateş açılıyor. Faili yok, balistiği yok. Orada bir otorite boşluğu yok, Öcalan'ın mesajından sonra gençlerin hendekleri kapattığı gece bunlar başladı. HÜDA PAR kullanıyor. Kendisi provokasyon var diyor. Bizde provakatör yok. O zaman kim öldürdü bu insanları? Küçücük bir ilçe.
Hükümet kendi içinde de "paralel var" diyebilir
"Hükümet ileride cemaat dışında 'kendi içimizde de bir paralel yapı daha var' diyebilir. Bülent Arınç HÜDA PAR ile görüşüyor. Ama AKP içinde bundan çok rahatsız olan bir kesim var. Bunlar birbirilerinin paralelleri mi? HÜDA PAR'ın İslam dünyasında bir karşılığı yok, devletin gerek gördüğünde kullandığı bir yapı. AKP kendisinde HDP'ye kaçan İslami oyları almak için HÜDA PAR'ı paravan olarak kullanıyor. Ancak bizim durduğumuz çizgi zaten muhafazakar Kürtleri kapsıyor. Cizre'de herkes daha dikkatli olmalı. Şimdi müdür görevden alındı ne olacağını göreceğiz. "
Güvenlik paketi kabaran öfkeye karşı
Demirtaş, güvenlik paketinin sadece HDP'ye karşı değil, muhalif olma ihtimali olan tüm kesimlere karşı baskı aracı olarak getirilmek istendiğini belirtti.
"Polisin zaten yeteri kadar yetkisi vardı. Polis şiddetine karşı ne zaman soruşturma açıldı ki? Ancak bu da yetmemiş demek ki, çünkü hükümet halkın öfkesinin kabardığının farkında. Buna karşı güvenlik ağıyla önlem alıyor. Bu paket çözüm sürecinin ruhuna aykırı. Hükümetin tek teslim alamadığı yer sokak."
Karikatüre en fazla gülmezsin
Demirtaş, Charlie Hebdo saldırılarıyla ilgili de "Bir karikatür komik değilse en fazla gülmezsiniz" dedi.
"Katliam destek gördü, acıtıcı olan budur. Başbakan Paris'e gidip yürüyüşe katıldı ama üzerinde oluşan baskıyı atmak için Cumhuriyet'i günah keçisi yaptı. Cumhuriyet'in hedef gösterilmesi doğru bir iş değil. Sokakta bu kadar çılgın ve bu kadar IŞİD'çi yapılanma varken cumhurbaşkanı ve başbakanın hedef göstermesi çok tehlikeli bir iş." (NV)