Haberin Kürtçesi için tıklayın
Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında, Mersin'de 27 Şubat 2016 yılında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na hakaret ettiği iddiasıyla açılan dava görülmeye devam etti.
Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Demirtaş Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
"Savcı savunmamı almadan mütalaa oluşturmuş"
Demirtaş esas hakkındaki savunmasına davadaki usul hatalarını hatırlatarak başladı:
"Şimdi bu dosyada esas hakkında savunma alınmadan mütalaa oluşturulmuş. Cumhuriyet Savcısı benim savunmamı dinlemeden mütalaa vermiş. Hukuka aykırılığı bir tarafa bırakıyorum. Cumhuriyet Savcısı için savunmaya dair ne söyleneceği ya da ne tür deliller ortaya konulacağı hiçbir anlam ifade etmiyor olacak ki, savunmayı beklemeden cezalandırılmam yönünde mütalaa oluşturmuş. Bu hususa özellikle dikkat çekmek istiyorum. Çünkü insanların savunması alınmadan savcı sadece iddianameye bakarak cezalandırılmasını istiyorsa, savunma açısından ortaya konulacak hiçbir delil Cumhuriyet Savcısını bağlamıyor demektir."
"Dava 4 Kasım'daki operasyounun parçası"
5 yıl önce 4 Kasım 2016 günü kendisi ve diğer Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu HDP'li toplam 12 milletvekilinin bir siyasi operasyonla gözaltına alındığı ve tutuklandığını hatırlatan Demirtaş, "Bunların hepsinin AİHM'nin kararlarıyla siyasi saiklerle yapılan tutuklamalar olduğu tescillendi. Bu davada da yani dönemin başbakanı Davutoğlu'na hakaret gerekçesiyle açılan bu dava da 4 Kasım'da başlayan siyasi operasyonlar çerçevesinde yürütülen yargı tacizinin bir parçasıdır" dedi.
Demirtaş, hakkında açılan ve devam eden davalara ilişkin olarak şunları söyledi:
"Benim hakkımda çok sayıda fezleke düzenlendi, bunların 60'a yakını davaya dönüştü, bir kısmı birleştirildi, bir kısmı başka mahkemelerde görülüyor, bir kısmı da sizin mahkemenizde Cumhurbaşkanına, Başbakana hakaret davaları şeklinde sürüyor. Bunun dışında ayrıca birleştirilmeyen özel olarak seçilmiş ve hızla hükümlü hale getirilmem amaçlanan dosyalar da vardır. Onlar da Ankara'da hükme bağlanıyor. Bunların tamamı Cumhuriyet Savcılarının hükümetten aldıkları açık siyasi talimatlar sonucunda hazırlanmış iddianamelerdir."
TIKLAYIN - Demirtaş "Neden Siyasi Rehine Olduğunu" Anlattı
"Her türlü eleştiri fezleke ve iddianameye dönüştü"
O dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ya da hükümete dönük her türlü eleştirinin fezlekeye ve iddianameye dönüştürüldüğünü ve HDP'liler üzerinde siyasi baskı aracı olarak kullanıldığını savunan Demirtaş, bu davanın da onlardan biri olduğunu ifade ederek şu soruyu yöneltti:
"Mesela ben merak ediyorum. O dönemin fezlekelerini ya da iddianamelerini hazırlayan savcı, Ahmet Davutoğlu'nun AKP'den ayrılıp ayrı parti kuracağını, muhalefet partisi olarak faaliyetlerine devam edeceğini öngörebilmiş olsaydı yine bu davayı açar mıydı? Benim deneyimime göre açmazdı."
"Ahmet Davutoğlu'nun siyasi faaliyetlerini eleştirdim"
Dava konusu konuşmasında Davutoğlu'na yönelik eleştirisinin Başbakan olmasından dolayı aldığı ve uyguladığı kararlara yönelik olduğunun altını çizen Demirtaş, söz konusu eleştirileri Meclis'te de dile getirdiğini ve "mutlak sorumsuzluk hakkını" kullandığına dikkat çekti:
"Mersin'de yaptığım konuşmadan 3 gün önce TBMM çatısı altında Meclis Grup Toplantısında bunları söylemişim. Dosyanızda bilirkişi raporu var. Söz konusu grup toplantısı 23 Şubat 2016 tarihinde gerçekleşmiş, bundan 4 gün sonra Mersin'deki mitingde benzer düşüncelerimi neredeyse aynı cümleleri orada da söylemişim. Yani anayasada bana tanınan, milletvekili olmamdan kaynaklı Meclis çatısı altında ifade ettiğim sözleri ya da düşünceleri dışarıda da tekrarlamakla mutlak sorumsuzluk hakkımı kullanmışım.
"Mutlak sorumsuzluk yargılanamaz, soruşturulamaz"
"Mutlak sorumsuzluk tekrar hatırlatmak istiyorum dokunulmazlıktan ayrıdır; kaldırılamaz sınırlanamaz, ömür boyu devam eder. Yani Meclis çatısı altında ifade ettiğim düşünceleri ömrüm boyunca dışarıda tekrarlayabilirim; suç teşkil etse bile. Altını çizerek söylüyorum suç teşkil etse bile soruşturulamaz. Bunun anlamı şudur, Anayasa 83/1 maddesi soruşturulamaz derken bu konuda milletvekiline soruşturma açılamaz diyor, soru sorulamaz.
"Bırakın kovuşturmayı, sanık durumuna düşürülmeyi, bugünkü gibi sanık sıfatıyla ifadesinin alınmasını. Soruşturulamaz. Şimdi bunu Cumhuriyet Savcısına da söylemişiz, Meclis'te ifade ettiğim sözleri dışarıda tekrarlamışım. Anayasa'nın 83'üncü maddesi iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısının umurunda değil. Anayasa bizi bağlamaz diyor. Yetmemiş mahkemenizden istemişiz, inceleyin demişiz. Soruşturma yürütülemez. Buradaki düşüncelerim suç teşkil etse bile kamu davasına konu edilemez.
"Dolayısıyla düşme kararı verin, benim savunmamın alınmasına gerek yok dedik. Onu da yapmamışsınız, yetmemiş Cumhuriyet Savcısı mütalaasını hazırlarken yine Anayasa'yı tanımıyorum demiş, milletvekillerinin sorumsuzluğu beni ilgilendirmez demiş ve savunmamı talep etmiş. Dolayısıyla dosyanızda bulunan bilirkişi raporunun dikkate alınarak düşme kararı verilmesi gerekiyor."
"Kürtlere karşı açık ayrımcılık yapıldı"
2015 yılında yaşanan olayları fotoğraflarını göstererek tek tek anlatan ve "size bir korku filmi anlatmıyorum, bunların tamamı bu ülkede yaşandı" diyen Demirtaş, Kürtlere karşı açık ayrımcılık yapıldığını belirterek, "onursuzluğu kabul etmedik, etmeyeceğiz" dedi.
Eleştirilerinin arkasında olduğunu söyleyen Demirtaş şöyle dedi:
"Gelelim konuşmamın içeriğine, yani ben sorumsuzluğun arkasına saklanarak düşme talep etmiyorum. Ben düşüncelerimi, düşünce ve ifade özgürlüğü, eleştiri hakkı ve parlamenter yetkim kapsamında olduğunu iddia ediyorum.
"Bu dosya bu kadar beni inciten yüreğime dokunan bir dosya olmasaydı emin olun savunma yapmaya gerek duymazdım. Savcılık ceza istemiş ceza verecekseniz de takdir sizindir."
Dış politika eleştirisi nasıl hakaret olabilir?
Avukatların savunmasından sonra mahkeme heyetinin Demirtaş'ın IŞİD ve diğer örgütlere ilişkin hükümete yönelttiği eleştirilerini hatırlatması üzerine söz alan Demirtaş şunları söyledi:
"Hükümetin dış politikasını eleştirmek nasıl hakaret olabilir? Hükümet, çıkar 'bunları desteklemiyorum' der. Biz de desteklediğini iddia ediyoruz ve bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Beslemeyin bunları diyoruz. AKP hükümeti Suriye'de çeteleri desteklemiştir, silah göndermiştir. Türkiye de lojistik, istihbarat desteği sunmuştur. Bu bir hatadır. Türkiye, Suriye iç savaşına böyle dahil olmuştur."
Duruşma 31 Aralık'a bırakıldı
Mahkeme heyeti, avukatların tevsi tahkikat taleplerinin reddedilmesine, önceki duruşmada talep edilen somut norm talebinin Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vererek, duruşmayı 31 Aralık'a bıraktı.(KÖ)