* Fotoğraf: Orhan Çiçek / AA
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınan gazetecilerle ilgili yaptığı açıklamada, “soruşturmanın, gazetecilik yahut basın-yayın faaliyetleri nedeniyle yürütülmediğini” söyledi.
Davutoğlu, il kongrelerine giderken uçakta Sabah gazetesinden Fahrettin Altun’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil bu. Soruşturmanın detayı yargı süreci içinde ortaya çıkacak. Fakat gazetecilik yahut basın-yayın faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil.”
“Devlet demek tedbir demektir. Tedbir demek, bir tehlike varsa sezmek ve ona göre hareket etmektir. Bakın, burada iki unsur son derece önemli.”
“Bu ülkede seçimler öncesinde hep bir şeyler oldu, tezgahlandı. İkincisi, çözüm süreci ne zaman olumlu gitse hep bir şeyler çıkarıldı. Dolayısıyla her türlü fitne ve olumsuzluğu tahrik edenler çıkabilir. Biz de tedbirimizi alırız.”
Davutoğlu, Cemaat ile örgüt arasındaki ilişkilere dair belgeler olduğu iddiasını da şöyle yanıtladı: “Elimizde açık ve net bilgiler var. Bağlantılar var."
“Dönemin başbakanı” dosyası
Davutoğlu, dün akşam partisinin Adıyaman Üniversitesi Spor Salonundaki 5. Olağan İl Kongresi'nde de şunları söyledi:
“Bugün o paralel çeteyle ilgili yürütülen bir soruşturma çerçevesinde birtakım adımlar atılınca onlardan önce Kılıçdaroğlu konuşuyor çünkü onların kültüründe vesayet var. 'Hiçbir şeyden korkmuyoruz, her şey açıklansın' diyenler niçin bugün telaş içindeler? Neden birtakım yaygaralarla, şüphelerle yürütülen bir soruşturmayı engellemeye çalışıyorlar, beklesinler.”
“Ama şunu da bilsinler ki devletin kurumlarına sızıp başbakanını, cumhurbaşkanını, devletin en mahrem toplantılarını dinleyenler, MİT Müsteşarlığına dönük operasyona kalkışanlar, Suriye'de mazlumlara yardıma giden TIR’ları durdurup ülkemizi dünyaya şikayet edenler bunların karşılıksız kalacağını düşünmesinler.”
“İktidara gelmemizle ülke demokratikleştiğini, kimseye yürüttüğü faaliyet dolayısıyla ön yargıyla bakmadık. Ta ki hizmet görüntüsü altında birileri eğer bürokrasiyi kontrol etmek, üzerinden ülkenin seçilmiş iktidarına savaş ilan etmişse işte o anda durum değişti. O andan itibaren bize tevdi edilen milli irade emanetini, sonuna kadar savunmak boynumuzun borcudur.”
“‘Otoriteye karşı çıkmak doğru değil’ diyenler bir baktık milli iradeyle işbaşına gelmiş AK Parti hükümetlerine kumpas kuruyorlar. İsrail'in otoritesini meşru gördükten sonra Türkiye'de milli iradeyle işbaşına gelmiş bir iktidarın Başbakanı'na 'Dönemin Başbakanı' diye dosyalar hazırlayanlar varsa, işte onlar bugün de yarın da millet ve tarih önünde hesap vereceklerdir.” (AS)